"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Uyuşmazlık; boşanma ve ferisi olan tazminat, nafaka ve velayet istemlerine ilişkindir. Davanın niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 2.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 2.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 29.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ancak nafaka takdir edilirken; velayet kendisine tevdi edilmeyen tarafın ekonomik imkanları yanında; çocuğun yaşı, eğitim durumu ve ihtiyaçları da dikkate alınmalı, velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeği ve yüklendiği sorumluluklar da gözönünde bulundurulmalıdır. Bu bağlamda somut olaya baktığımızda; tarafların 2000 yılında anlaşmalı boşandığı; 28.09.1998 doğumlu çocuğun velayetinin anneye verildiği, anlaşma hükümleri çerçevesinde boşanma ilamında çocuk lehine iştirak nafakası takdir edilmediği, 12 yıl sonra eldeki davanın açıldığı, davacı annenin polis memuru olduğu, aylık 2.700,00 TL gelirinin bulunduğu; davalı babanın bir şirkette operasyon memuru olarak çalışıp, aylık 1.000,00 TL kazandığı, 28.09.1998 doğumlu.....9.sınıf öğrencisi olduğu anlaşılmaktadır....
Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan nafaka belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte, velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Nafaka takdir edilirken tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları gözönünde bulundurulmalıdır. Somut olayda dosyadaki bilgi ve belgelerden; tarafların 01.05.2001 tarihli karar ile boşandıkları; 1995 doğumlu müşterek çocuğun velayetinin anneye verildiği, daha sonra tarafların anlaşması ile 2005 yılında nafakanın 350,00 TL'ye çıkarıldığı, eldeki artırım davasının ise 7 yıl sonra 28.08.2012 günü açıldığı, davacı annenin çalışmadığı; davalı babanın ise üniversite öğretim görevlisi olduğu anlaşılmaktadır....
Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları göz önünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir. Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir. Dosyanın incelenmesinden; tarafların 13.06.2016 tarihinde kesinleşen karar ile anlaşmalı olarak boşandıkları, müşterek çocuğun velayetinin anneye verildiği, kararda müşterek çocuk lehine iştirak nafakasına hükmedilmediği anlaşılmaktadır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Velayet-Nafaka Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Her çeşit nafaka davaları ile velayet işlerine ait davalar adli ara vermede görülür. (HUMK. m. 176) Adli aravermede görülen davalara ilişkin temyiz süreleri, adli aravermede de işler. Temyiz edilen karar temyiz eden tarafa *9.8.2007 günü tebliğ edilmiş ve fakat söz konusu karar yasada öngörülen (HUMK.432) l5 günlük süre geçtikten sonra *28.8.2007 tarihinde verilen dilekçe ile temyiz edilmiştir. # Kuşkusuz Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 2494 sayılı kanunla değiştirilen 432.maddesine göre, temyiz kanuni süre geçtikten sonra yapılır ise, temyiz isteminin reddine karar verme yetkisi hükmü veren mahkemeye aittir....
Mahkemece, annenin velayet değişmediği için birikmiş nafakayı isteyebileceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerlerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir ( TMK.nun 329/1. maddesi ). Yine, iştirak nafakası velayetin fiilen (eylemli olarak) kullanılmasına bağlı bir haktır. Kendisine verilen anne veya baba çocuğu yanına alarak fiilen bakmıyorsa hükmedilen iştirak nafakasını diğerinden isteyemez. Somut olayda, çocuğun boşanma tarihinden itibaren davacı babanın yanında olduğu dinlenen tanık beyanları ile sabit olup salt velayet hakkının annede olması birikmiş nafaka alacağını isteme hakkı vermez. O halde mahkemece, davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesi anılan yasa hükmüne aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tanıma ve Tenfiz Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı, yabancı mahkeme kararında yer alan nafaka yükümlülüğüne ilişkin bölümün tenfızine karar verilmesini ve "tanınması ile tenfizi talep olunan karar gerekçesi, içeriği ve hükümleri ile Türk Medeni Kanununun velayet ile ilgili düzenlemeleri dikkate alınarak" müşterek çocukların velayetlerinin kendisine verilmesini talep etmiştir. Mahkemece verilen ilk hüküm, tarafların temyizi üzerine Dairemizin 30.04.2015 tarihli ilamı ile "....davacının velayet ile ilgili talebi hakkında ve yabancı boşanma kararında yer alan nafaka yükümlülüğü hakkında bir karar verilmediği" gerekçesiyle bozulmuş, tanınmasına karar verilen boşanma kararı yönünden onanmıştır....
Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile anne ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur" (TMK. 330/1). İştirak nafakası takdir edilirken, çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, nafaka yükümlüsünün ve velayet kendisine bırakılan tarafın mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun bir karar verilmelidir. Dosyadaki belgelerden ortak çocuk ....'in 2004 yılında doğduğu, davacı annenin ev hanımı olduğu, evlendiği, yeni evliliğinden 2009 yılında bir çocuğu daha olduğu; davalı babanın ise, özel şirkette çalıştığı, 1.252.68 TL aylık ücret aldığı, yeniden evlendiği anlaşılmaktadır....
Türk Medeni Kanunu'nun 182/2 maddesi gereğince velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı ve TMK'nın 4. maddesinde düzenlenen hakkaniyet ilkesine uygun bir miktarda nafakaya hükmedilmelidir....
Belediyesine ait büfeyi işlettiğini, bu işyeri için 650 TL kira ödediğini, satın aldığı evi de banka kredisiyle aldığını, talebin fahiş olduğunu, nafaka artışının ....'in yayınladığı ... oranında yapılmasını talep etmiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 280 TL iştirak nafakasının 350 TL'ye çıkartılmasına karar verilmiştir. TMK.'nın 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur....