Boşanma kararının kesinleştiği tarih (28.06.2007) ile iştirak nafakası talepli bu davanın açıldığı tarih (13.03.2014) arasında yaklaşık 5 yıla yakın bir süre geçtiği,bu süreçte müşterek çocuklar Ayşe ve Mehmet'in ihtiyaçlarının artmış olduğunun açık olması karşısında,iştirak nafakasının TMK 4. maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesine uygun bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Somut davada,tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları,nafakanın niteliği,müşterek çocukların yaşları,eğitim durumları,ihtiyaçları ve nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu nazara alındığında,takdir olunan iştirak nafakası miktarı az olup,TMK 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır. Bu nedenle mahkemece,müşterek çocukların ihtiyaçlarındaki değişim ve davalının gelir durumu gözetilerek hakkaniyete uygun bir nafaka takdir edilmesi gerekirken,yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup,bozmayı gerektirmiştir....
Dairemizin 29/06/2022 tarih, 2022/3573 Esas, 2022/6397 Karar sayılı ilamıyla; Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinde; ortak çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında iştirak nafakası miktarının az olduğu anlaşıldığından iştirak nafakası miktarına yönelik erkeğin istinaf talebinin reddine, iştirak nafakası miktarına yönelik kadının istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının 2 nolu bendinin iştirak nafakası yönünden kaldırılmasına, müşterek çocuk için kararın kesinleştiği tarihten itibaren aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasının her ay erkekten tahsil edilerek kadına verilmesine, fazlaya ilişkin talebin ise reddine karar verildiği belirtilmesine rağmen hüküm kısmında tarafların iştirak nafakasına yönelik istinaf talepleri hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamış olmasının doğru görülmediği, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde...
Ancak,boşanmadan sonra talep edilemeyeceğine ilişkin yasada bir hüküm bulunmamaktadır.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 175.maddesi ve devamı hükümlerine göre nafaka talep edilen tarihte nafaka alacaklısının yasanın öngördüğü şartları taşıması halinde mahkemece, yoksulluk nafakasına hükmedilebilecektir. Başka bir deyişle, boşanma davası sonrasında yoksulluk nafakası isteme hakkını kaybetmemiş davacı (nafaka alacaklısı) aynı yasa 178.maddesi hükmü gereğince bir yıl içerisinde boşanmadan ayrı olarak açacağı dava ile yoksulluk nafakası isteyebilecektir....
Diğer taraftan iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir....
Somut olayda, boşanma davası reddedildiği için tedbir nafakaları yoksulluk ve iştirak nafakası olarak devam edemez. Zira, iştirak ve yoksulluk nafakaları boşanmadan sonra hüküm doğuran, talep edilebilen nafaka türleridir. Eldeki davada hükmedilen nafakalar ise evlilik birliği devam ederken ayrı yaşamaya hak kazanan davacının ve onun yanında kalan ortak çocuğun yararına takdir edilen tedbir nafakalarıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm iştirak nafakası yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Mahkemenin 14.12.2004 tarihli kararında; velayeti anneye verilen 1989 doğumlu ... yararına 300 YTL tedbir ve iştirak nafakalarına hükmolunmuştur. Davacının temyizi üzerine Dairemizce karar yargılama masrafı ve davacı kadına verilen tedbir nafakası yönünden bozulmuş temyize konu diğer yönler ise onanmıştır. Karar, çocuk için hükmolunan 300 YTL tedbir ve iştirak nafakası yönünden kesinleştiği halde bozmadan sonra bu nafaka hakkında yeniden karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....
davası, kusur belirlemesi, erkeğin manevi tazminat talebinin reddi, kadın yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminat, kadın ve çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakaları ile iştirak nafakası ve yoksulluk nafakası yönünden istinaf edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : TURGUTLU AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 17/04/2015 NUMARASI : 2013/776-2015/344 Taraflar arasındaki iştirak nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesinde; tarafların Turgutlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2002/254 Esas- 2002/170 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, bu karar ile müşterek çocuk Sude'nin velayet hakkının davacı anneye verildiğini, söz konusu karar ile küçüğe iştirak nafakası takdir edilmediğini, aradan geçen sürede müşterek çocuğun ihtiyaçlarının artığını bu nedenle Sude için aylık 750 TL iştirak nafakasının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile davacı kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası miktarı az olup, hakkaniyete uygun olmayıp bozmayı gerektirmiştir....
İştirak nafakası, çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşulları ile genel ihtiyaçları ve ana-babanın mali durumlarına göre ve ayrıca ... devam ederken çocuğun alıştığı yaşama şekli de dikkate alınarak belirlenmelidir. Babanın ödeme gücünü aşacak şekilde gerektiğinden fazla nafaka ödeme yükümlülüğü yoktur. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine ve günün ekonomik koşullarına göre, özellikle önceki nafaka tarihinden sonra çocuğun ihtiyaçlarında meydana gelen değişiklikler ve ekonomik göstergelerin taraflara etkisi nazara alındığında; takdir edilen(artırılan) iştirak nafakası miktarı fazla olup, TMK'nun 4.maddesi kapsamında hakkaniyete uygun bulunmamıştır. Mahkemece, tarafların ekonomik durumuna ve hakkaniyete uygun nafaka takdir edilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....