Davacının MERNİS doğum formu incelendiğinde; bildirim usulüne göre düzenlendiği, bildirimde bulunanın 2014 yılında vefat eden baba Rahmi Baş olduğu ve MERNİS doğum formunda anne olarak bildirilen ismin Emine olduğu davacının hastane doğum kaydının olmadığı bu bildirim üzerine davacının diğer kardeşlerinden farklı olarak anne adının nüfusa Emine olarak tescil edildiği görülmektedir. Açılan dava, davacının nüfus kaydındaki anne adının gerçek annesinin adı olarak düzeltilmesi ve gerçek annesi ile arasında bağ kurulması davasıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, davacının nüfus kaydında ... ve ... olan baba ve anne adının gerçek anne ve babası olan ... kızı ... ve ... oğlu ... olarak düzeltilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı dava dilekçesinde, gerçek anne ve babasının nüfusta kaydı olmadıkları ve resmi nikahları da olmadığı için başkalarının adına kayıt edildiğini, bu nedenle babasından kalan taşınmazlarda tam tasarrufta bulunamadığını bildirerek, nüfusta ... olan baba adının ... oğlu ..., ... olan anne adının da ... kızı ..., ... olan soyadının da "..." olarak değiştirilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir....
Asliye Hukuk ve ... 1. Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, nüfus kaydında anne ve baba adı düzeltilmesi istemine ilişkindir. ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın soybağına ilişkin ve görevin aile mahkemelerine ait olduğu gerekçesi ile görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. ... 1. Aile Mahkemesi ise "nüfus kaydındaki ana adının değiştirilmesi ve baba adının silinmesi istemi tefrik edilip ayrı esasa kayıt edildikten sonra tefrik edilen davanın yanlış yanıltıcı beyan ve işlemle kanuna aykırı olarak yapılan kayıtların düzeltilmesine ilişkin olduğu, Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi uyarınca davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesine ait bulunduğu" gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir....
Somut olayda, davacı, ...’nin gerçek anne ve babasının ölü ... ve ... olduğunu ancak doğduğu tarihte oğlu ...’nin askerde olması ve ...’nin de sağlık sorunları olması nedeniyle bunların halledilmesi için torunu ...’yi kızı gibi üzerine kayıt ettirdiğini iddia ederek, ...’nin nüfus kaydındaki anne ve baba adının gerçek duruma uygun olarak düzeltilmesini talep etmiştir.Dosya kapsamına göre, ...’nin gerçek anne ve babasının kim olduğu konusunda bir çekişme olmadığından ortada soybağı ile ilgili bir uyuşmazlıktan söz edilemeyeceğine göre, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 09.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Çocuk ile anne arasındaki soybağı doğum ile kendiliğinden kurulacağından, anne yönünden soybağı tesisi amacıyla değil, sadece, çocuğu doğuran kadının kim olduğunun tespiti amacıyla dava açılabilir. Nüfusta kayıtlı anne ve baba adının gerçeği yansıtmadığı ve bu nedenle gerçek anne ve baba adının yazılması istemiyle açılacak ve nüfusa kayıtlı bulunan hanenin de değiştirilmesi sonucunu doğuracak davalarda, esasen iki iddia bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi, çocuğun kayden anne olan kadından değil, başka bir anneden doğduğu; ikincisi ise, kayden baba olarak gözüken kişinin genetik baba olmadığı iddiasıdır. Bu davada, kayden anne gözüken kişinin çocuğu doğurmadığı, genetik annenin başka bir kadın olduğunun tespit edilmesi halinde, yukarıda sözü edilen babalık karinesi aksi yönde işleyecek ve “genetik annenin kocası olmayan” kayden babanın, babalık sıfatı kendiliğinden ortadan kalkacaktır....
Asliye Hukuk Mahkemesince ise kesin yetki kuralının bulunmadığı ve yetki ilk itirazında bulunulmadığı gerekçesiyle yetkisizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Somut olayda; ... ve ...'in nüfus kaydında ... ve ... (...) olan anne ve baba adının iptali ile küçüklerin anne baba adının gerçek anne babası olduğunu ileri sürdüğü ... ve ... olarak düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesinin 1/a bendinde, nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının düzeltmeyi isteyen Cumhuriyet Savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılacağı hükme bağlanmıştır. Her ne kadar kayıt düzeltilmesi istenen davalılardan ...'in güncel ... adresinin “.../...” olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, uyuşmazlığın 5490 sayılı Kanunun 36/1-a maddesi uyarınca ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir....
Davacı, paydaşı olduğu 4 parsel sayılı taşınmazda yanlış yazılan adının nüfus bilgileri ile uyumlu biçimde düzeltilerek “... kızı ...” olarak yazılmasını istemiştir. Kaydında düzeltme istenilen 4 parsel sayılı taşınmaz kadastro yoluyla tapuya bağlanmıştır. Tutanağın eki olan 28.06.1962 tarihli kadastro komisyon kararında 20/900 pay sahibi olarak tespit olunan ..., ... kızı olarak belirlenirken aynı kararda kardeşleri olarak da ... ile ... da tespite tabi tutulmuş, onlara da taşınmazda pay verilmiştir. Davacıya ait anne, baba ismi ve kardeşleri gösterir nüfus kaydı örneğinde anne, baba ismi ve kardeşleri aynı olan ... adında biri olmayıp “...” adında birisi olan davacı bulunmaktadır. Ayrıca, Cumhuriyet Savcılığı aracılığıyla, taşınmazın bulunduğu mahalde kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi bulunup bulunmadığı araştırılmış, “...’nin” tapu kayıt maliki “...” olarak tanındığı bildirilmiştir....
Davacı bu dava ile üzerine kayıtlı olan çocuk Şevval'in gerçek anne ve babasının davalılar Hidayet ve Emine olmasına rağmen, nüfus kaydında babası olarak kendisinin, annesi olarak da eşi Fikriye'nin tescil edildiğini bildirerek, adı geçenin nüfus kaydındaki anne ve baba adının iptali ile gerçek anne ve babası olan Hidayet ve Emine olarak düzeltilmesini istediğinden, davacının birbiriyle bağlantılı iki ayrı davası vardır. İlki mevcut nüfus kaydındaki anne ve baba kaydının iptali, ikincisi ise gerçek anne ve baba üzerine kayıt istemidir. Nüfus kaydının düzeltilmesi davası, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 30.01.2008 tarih 2008/2- 36- 47 sayılı içtihadında açıklandığı üzere, resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi nedeniyle, mevcut kaydın düzeltilmesi davasıdır....
Davacı bu dava ile üzerine kayıtlı olan çocuk Şevval'in gerçek anne ve babasının davalılar Hidayet ve Emine olmasına rağmen, nüfus kaydında babası olarak kendisinin, annesi olarak da eşi Fikriye'nin tescil edildiğini bildirerek, adı geçenin nüfus kaydındaki anne ve baba adının iptali ile gerçek anne ve babası olan Hidayet ve Emine olarak düzeltilmesini istediğinden, davacının birbiriyle bağlantılı iki ayrı davası vardır. İlki mevcut nüfus kaydındaki anne ve baba kaydının iptali, ikincisi ise gerçek anne ve baba üzerine kayıt istemidir. Nüfus kaydının düzeltilmesi davası, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 30.01.2008 tarih 2008/2- 36- 47 sayılı içtihadında açıklandığı üzere, resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi nedeniyle, mevcut kaydın düzeltilmesi davasıdır....
Yanıltıcı beyanla küçüğün anne adının nüfus kaydında.... olarak tescil ettirildiği ancak DNA incelemesi sonucu gerçek annesinin davalı ... olduğunun tespit edildiği, bu talebin ise Nüfus Hizmetleri Kanunu hükümlerine göre kayıt düzeltilmesi niteliğinde olduğu anlaşıldığından, usulsüz tescile dayalı, gerçek durumu göstermeyen nüfus kaydının düzeltilmesi talebinin, 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesine göre asliye hukuk mahkemesinin görev alanında bulunduğu, öncelikle, anne adının düzeltilmesine karar verilmek üzere bu konudaki talep yönünden davanın tefriki ile görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle davanın bu yönden kabulüne karar verilmiş olması, Ayrıca, mahkemenin davayı soybağının düzeltilmesi davası olarak nitelendirdiği ve buna göre karar verdiği, baba adının düzeltilmesinin soybağı hükümlerine göre değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmışsa da; Türk Medeni Kanununun soybağına ilişkin hükümleri dikkate alındığında; yasa koyucunun Cumhuriyet...