Zira davacı kendi nüfus kaydının değil, Emine Türk isimli kişinin nüfus kaydının iptalini talep etmekte olup, bu durumda Emine Türk'ün yerleşim yeri mahkemesi, bunun bulunmaması halinde nüfus kaydının bağlı olduğu mahkeme yetkilidir. Nüfus davalarında yetki kesin nitelikte olup, ilk derece mahkemeleri birbirlerinin vermiş olduğu yetkisizlik kararı ile bağlı değildir. Sonuç olarak, dava konusu uyuşmazlıkta yetkili mahkeme, nüfus kaydının iptali istenen Emine Türk'ün nüfus kaydının bağlı olduğu Akçakoca Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan,..." gerekçelerine yer verilerek;"1- Davanın dava şartı yokluğundan ötürü usulden reddine, mahkememizin yetkisizliğine, 2- Davada yetkili mahkemenin Akçakoca Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna," dair, karşı yetkisizlik karar verilmiştir. Akçakoca Asliye Hukuk Mahkemesi ile Düzce 3.Asliye Hukuk Mahkemesi arasında karşılıklı verilen yetkisizlik kararlarına istinaden dosya dairemize yetkili mahkemenin belirlenmesi için gönderilmiştir....
in nüfus kütüğündeki kaydının iptaline karar verilmesini Davanın kabul edilmesi halinde ...'in baba adının değiştirilmesinin yanında nüfus kaydındaki soybağının iptali de gerekeceğinden, dava bu niteliği itibariyle bir nesep davasıdır. Soybağı hukuku ile ilgili davalar 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin görev ve yargılama usullerine dair kanunun 4. maddesinde gösterilen davalardan olup TMK.'nun 282 vd. maddelerinde düzenlenen soybağı kurulmasıyla ilgili olan bu davanın Aile Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. Somut olayda davacı kendisinin kimliğinin çıkartıldığı tarihte anne ve babasının gayri resmi olarak evlendikleri için soyadının annesinin bekarlık soyadı olan “...” olarak yazıldığını ileri sürerek kendisinin ve çocuklarının “...” olan soyadının “...”olarak tashihine karar verilmesini talep etmiştir. Dava bu niteliğiyle bir nesep davası olmayıp, hatalı yapılan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkindir. 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36....
un kendi çocuklarıymış gibi nüfusa eşi ve kendisi üzerine kaydettirdiklerini ileri sürerek davalının kendi çocuğu olmadığının tespiti ile nüfus kaydının iptali istenilmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. a-)Dava nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkin olup Nüfus Hizmetleri Yasası'nın 36.maddesine göre, nüfus kayıtlarının düzeltilmesine (ad ve soyadı değişikliği davaları dahil) ilişkin davalarda nüfus müdürü veya memurunun bulunması ve kararın onların önünde verilmesi zorunludur. Mahkemenin oluşumuna ilişkin bu yasa hükmü dikkate alınmadan, nüfus idaresi temsilcisinin yokluğunda yargılama yapılarak karar verilmesi, b-)Nüfus kaydındaki düzeltme davaları kamu düzeni ile yakından ilgili olup, mahkemeler hiç bir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorundadır. Somut olayda; davalı ...'...
in ölüm kaydının iptali yönünden talebin reddine, davalının 1973 doğumlu ...olarak nüfusa tesciline karar verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır. Doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne işlenmesi, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 15, 31 ve 33. maddelerine göre nüfus idaresine verilmiş idari bir görevdir. Diğer yandan, bir kimsenin doğumdan nüfusa kayıt edilmeyerek kendisinden önce doğup ölen kardeşine ait nüfus kaydını kullanması nedeniyle ölen kimsenin ölüm kaydının düşülmesi ve nüfusa kaydedilmeyen kimsenin nüfusa tescil edilmesi dolayısıyla, saklı nüfustan sicile yazılması idari işlem niteliğindedir. Nitekim, Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 35/1. maddesinde de "Saklı nüfus olduklarını iddia edenlerin aile kütüklerine tescil için müracaat makamı illerde valilikler, ilçelerde kaymakamlıklardır..." şeklinde hüküm bulunmaktadır....
Kimlik Numaralı, Kadiriye ERDOĞAN isimli Samsun İli, Ladik İlçesi, Ahmetsaray Mahallesi, 11 Cilt No, 147 Hane No ve 3 Sayfa No’da bekar, kadın şeklindeki nüfus kaydının ve 10/12/2005 tarihli ölüm kaydının nüfus kütüğünden terkini ve T.C. Kimlik Numaralı Kadiriye GÖKMEN isimli Samsun İli, Havza İlçesi, Çay Mahallesi, 2 Cilt No, 6 Hane No ve 51 Sayfa No’da dul, kadın şeklindeki önceki nüfus kaydının ve 06/01/2006 tarihli ölüm kaydının devamına karar verilmesini talep etmiştir. SAVUNMA: İLK DERECE MAHKEMESİNDE İLERİ SÜRÜLEN DELİLLER:Nüfus kayıtları, vergi kayıtları, seçmen kayıtları, tapu kayıtları, veraset ilamı, ölüm bildirim formları, evlilik ve çocukların tesciline dair ilmühaber, tanık beyanları, bilirkişi, keşif ....
in kızı olarak "............." şeklinde kaydettirdiği, ailevi sorunların giderilmesinden sonra ise kendi nüfusuna "..." olarak kaydettirdiği iddiasıyla, mükererer olan ve ............ ile ...... çocuğu olarak görünen "............." kaydının iptali ile hatalı yapılan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğu anlaşılmakla, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi gereğince davanın genel hükümlere göre .........Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle;6100 Sayılı HMK'nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ......... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 20/03/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Somut olayda davacı, uzun zamandır Suriye'de yaşadığı için Türkiye'deki nüfus kayıtlarında ölüm araştırması kaydı düşüldüğünü belirterek ölüm araştırması kaydının iptali ile nüfus cüzdanı verilmesini talep etmiştir. 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesinin 1/a bendinde, nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının düzeltmeyi isteyen şahısların yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılacağı hükme bağlanmıştır. Davacının talebinin çekişmesiz yargı kapsamında olmadığı, adı geçen Kanun maddeleri uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesinde görüleceği anlaşıldığından, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.'nın 21. ve 22. maddeleri gereğince... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 14.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
in hanesindeki kaydının iptali ile ...'in çocuğun babası olmadığı ileri sürüldüğüne göre dava nüfus kaydının iptali değil Türk Medeni Kanunu’nun 298. maddesine dayanan tanımanın iptali niteliğindedir. Davanın yasal dayanağını teşkil eden Türk Medeni Kanunu’nun 298. maddesi ise aile hukuku kitabında yer alıp 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4. maddesi gereğince davaya bakma görevi aile mahkemesine aittir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözetilir. Bu husus dava şartıdır. O halde davaya aile mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken bu husus nazara alınmadan karar verilmiş olması, 2-...'...
ın kaydının iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hüküm Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: ... tarafından düzenlenen 28.01.2005 gün ve 2005/1 sayılı davaname ile Asliye Hukuk Mahkemesine, davalılar ..., ... ... ile ... aleyhine açılan davada; nüfusta davalı ... ve ... kızı olarak görünen ... ...'ın, nüfus kaydının iptali istenilmiştir. Yargılamanın 30.12.2005 günlü oturumuna davalı ... ve ... katılmadığı, davalı ... temsilcisinin ise durumu mahkemenin takdirine bıraktığı, yargılamaya katılan ......
in sağ iseler kendilerinin ölü olduklarının tespiti halinde bütün mirasçılarının davalı sıfatı ile davaya katılmaları gerekirken, mahkemece re'sen gözetilmesi gereken bu durum nazara alınmadan ve taraf teşkili de sağlanmadan davanın esası hakkında karar verilmesi, 2.Mahkemece dava, nüfus kaydının iptali istenen ...'in 12.06.2011 ve 10.08.2014 tarihli seçimlerde oy kullandığı, gerçekte var olmayan kimsenin iki ayrı seçimde oy kullanamayacağı gerekçeleriyle reddedilmişse de, dava dilekçesinde ...'in nüfus kaydının tümden iptali istenmeyip, yalnızca anne yönünden düzeltilmesi istendiğinden,...'nin muhtelif seçimlerde oy kullanmış olması davanın reddini gerektirmez. Buna göre, mahkemece taraf teşkili saplanıp, ...'in doğum tutanağı tanıkları dinlenip, taraf delilleri toplanıp, somut iddia ile ilgili olarak DNA testi yaptırılıp, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesi, Doğru görülmemiştir....