Nüfus kayıtlarının düzenli ve gerçeğe uygun olarak tutulması kamu düzeni ile ilgilidir.Nüfus kayıtlarındaki değişiklikler ve düzeltmelerle ilgili davalarda, mahkemelerin, taleple bağlı kalmayıp, resen de yapacağı araştırma ile hiç bir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunmaktadır. Somut olaya gelince; davacı DSİ vekilince T6 ile T5'nın aynı kişi olduğu, nüfus kaydının mükerrer olduğu ileri sürülmüş, Mahkemece her iki kişinin de ayrı kişiler olduğu tespit edilerek Remziye'nin ölü olduğunun tespiti ile nüfus kaydına tesciline karar verilmiş ise de davacının eldeki davayı açmakta aktif dava ehliyeti olup olmadığı saptanmadığı gibi tescil kararı ile de tarih bakımından nüfus kayıtlarında çelişki oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 36/1. maddesine göre kişisel durum, bu amaçla tutulan resmi sicille belirlenir....
ve kesinleşmiş bir mahkeme kararı ile kişinin ölmüş olduğu belirlenmiş olmadıkça dar yetkili Sulh Hukuk Mahkemesince kişinin sağ olduğunun kabul edilmesi gerekir....
nüfus kayıtlarında sağ gözüktüğünden ve dosya kapsamında da ...'in öldüğüne ilişkin bilgi ve belge bulunmadığından mahkemece davacıya, eşi ölü ise buna ilişkin bilgi ve belgelerin dosyaya sunulması amacıyla süre verilerek belirtilen eksikliğin giderilmesinden sonra gönderilmek üzere dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 26/12/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı nüfus müdürlüğü temsilcisi duruşmadaki beyanınında özetle; ölü kişilerin kaydında bir değişikliğin yapılamayacağını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi Kararı: Mahkemece; "Davanın KABULÜNE, İSTANBUL ili, FATİH ilçesi, SEYYİD ÖMER mah/köy, 61 Cilt, 1002 Aile sıra no, 1 sırada nüfusa kayıtlı, AKDEM ve TEVHİDE oğlu/kızı, 01/07/1915 doğumlu, TC kimlik numaralı SAFFET ARAT'IN nüfus kayıtlarında "AKDEM" olan baba isminin "ACTEM" olarak, nüfus kayıtlarında "TEVHİDE" olan anne isminin "FERİDE" olarak DÜZELTİLMESİNE, " karar verilmiştir....
Bu çelişki giderilmeden tapuda malik görünen “... oğlu, ...” ile davacının murisi ve babası “... oğlu ...”nın aynı şahıs olduğunun kabulü mümkün değildir. Bu konuda mahkemece de herhangi bir araştırmanın yapılmadığı anlaşılmaktadır. Tapu kayıtlarında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi davalarında amaç, tapu kayıt maliklerinin kimlik bilgilerinin nüfus kayıtları ile uyumlu hale getirilmesi olduğuna göre mahkemece yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda öncelikle nüfus müdürlüğünden tapuda malik görünen ve kadastro tutanaklarındaki bilgilere göre Şabanözü ilçesi, ... Köyü C.13, S.13’ te nüfusa kayıtlı, 01.07.1931 doğumlu, T.C. ... kimlik numaralı, ... oğlu, ... ile davacınn murisi ve babası ... ve ... oğlu, 01.01.1940 doğumlu, 23.10 2007 de ölen aynı köy C. 13, Hane 5’te nüfusa kayıtlı 01.01. 1940 doğumlu ve T.C. ... kimlik numaralı ...’nın aynı şahıslar olup olmadığı sorulup araştırılmalı, herhangi bir tereddüte meydan verilmeyecek şekilde kesin olarak tespit edilmelidir....
Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir: 1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen talep konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir. 2-Nüfus müdürlüğünden, talep konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir. 3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı...
Türk Medeni Kanunu'nda ise, davada taraf olma ehliyeti, medeni haklardan yararlanma ehliyetinin bir parçası olarak sayılmış, 8, 28, 47 ve 48. maddeleriyle bu yönde hükümler getirerek medeni haklardan yararlanma ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişinin davada taraf olma yeteneğini taşıdığı, her gerçek kişinin sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düştüğü andan itibaren taraf ehliyetini kazanacağı ve yaşadığı sürece taraf ehliyetinin devam edeceği belirtilmiştir. Öte yandan gerçek kişinin ölümüyle medeni haklardan yararlanma ehliyeti ve buna bağlı olarak ta taraf ehliyetinin sona ereceği TMK'nin 28. maddesinin buyurucu nitelikteki hükmüyle açıklanmıştır. Dava tarihinden önce ölüm nedeniyle şahsiyeti son bulan kişinin taraf ehliyetini yitireceği kuşkusuzdur....
. - 2021/1332 K. sayılı dosyası üzerinden istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize intikal eden dosya incelendi: GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin murisi Şahan oğlu Hacı Mehmet'in 01/07/1856 doğumlu ve ölüm kayıtlarında ölü olarak geçmekte olduğunu, soyadının da bulunmadığını, Burdur İli, Merkez İlçesi, Bağlar Mahallesi, 44 ada 10 parsel, 91 pafta ve 44 ada 11 parsel, 91 paftada sayılı taşınmazlarda kayden malik görünen Şahan oğlu Hacı Mehmet'in Burdur Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 05.06.2018 tarihli 2018/431 E. ve 2018/539 K. sayılı veraset ilamındaki Burdur ili Merkez ilçesi Cemil Mahallesi 6 Cilt 1333 Hane 1 Bsn'de kayıtlı Hüseyin ve Emine oğlu Mehmet ile aynı kişi olduğunun tespiti ile tapu kayıtlarındaki malik hanesinin Hüseyin ve Emine oğlu Mehmet olarak düzeltilmesi amacıyla işbu davayı açma zorunluluğu doğduğunu, nüfus kayıtlarında soyadı bulunmayan bir kişinin tapu kaydına da soyadının yazılmasının mümkün olmadığını, bu durumun...
KARAR Davacı dava dilekçesinde nüfusta bekar ve sağ görünen ... 'ın kaydının iptalini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu tür davalarda ilgililerin ve kaydın iptali halinde hukuku etkilenecek kişilerin davaya dahil edilmesi ve nüfus kayıt düzeltim davalarının kamu düzenini yakından ilgilendirdiğinden; davadan etkilenecek kişilerin sağ iseler kendilerinin, ölü iseler mirasçılarının davalı sıfatı ile davaya katılmaları gerekirken, mahkemece re'sen gözetilmesi gereken bu durum nazara alınmadan ve taraf teşkili de sağlanmadan davanın reddine karar verilmesi, doğru görülmemiştir....
Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir: 1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir. 2-Nüfus müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir. 3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı...