TBK 19. Madde uyarınca hiç kimse kendi muvazaasına dayanamaz. Muvazaalı bir işlem olduğunu ispat etmek durumundadır. Davalı, muvazaalı resmi işlemin tarafı olduğundan ve hiç kimse kendi muvazaasına dayanamayacağından muvazaa iddiasının dinlenmeyeceği açıktır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun senede karşı tanıkla ispat yasağı başlıklı 201. Maddesinde(1086 sayılı HUMK 290.madde) 'Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.' hükmü yer almaktadır. Bu bağlamda, davalının kendi muvazaasına dayandığı ve yazılı delille muvazaa iddiasını da ispatlayamadığı anlaşılmaktadır....
Davacı dava dilekçesinde davalı ile boşanma davaları olduğunu katılma alacağı için davalıya dava açtığını davalı üzerinde bulunan iki adet taşınmazı elinden çıkarma amaçlı olarak diğer davalı ile anlaşmalı olarak bono düzenleyerek Tokat İcra Müdürlüğünün 2022/9195E da takip yaptıklarını taşınmazların bu takibe istinaden satılacağını iddia ederek muvazaalı düzenlenen icra takibinin iptalini takibin durdurulmasını yada dosyaya girecek paranın alacaklıya ödenmemesi için tedbir kararı verilmesini istemiştir. Dava TBK 19. Maddesine dayalı tasarrufun iptali davasına ilişkindir. Davacı tedbiren icra takibinin durdurulmasına istemişse de takip hukukuna ilişkin işlemlerin bu aşamada durdurulması mümkün olmadığından mahkemece bu yöne ilişkin tedbir isteminin reddine karar verilmesi doğrudur....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Somut olayda; davacı vekilinin, dava konusu Adana ili Yüreğir İlçesi Köprülü Mah. 9083 ada 4 parselde kayıtlı taşınmazın TBK 19 ve İİK 283 maddeleri ile tasarrufun iptali ve cebri icra yetkisi talebinde bulunduğu, yerel mahkemece yapılan yargılama sonunda davacının davasının reddine karar verildiği, verilen kararın davacı vekili tarafından istinafa taşındığı görülmüştür. ** Tasarrufun iptali davaları 6098 sayılı TBK 19'a ve İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılabilir. Mahkemece, davanın genel muvazaa davası olarak kabul edilip, ispat yükünün de davacıya yüklenerek uyuşmazlığın TBK'nın 19. maddesinde düzenlenmiş genel muvazaa ilkelerine uygun olarak çözümlenmesi gerekir. 04.06.1958 gün ve 15/6 sayılı İBK'da da belirlendiği gibi, HMK'nın 24/1, 25, 26, 30 ve 33....
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, tapu iptali tescil davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı, dava dilekçesinde özetle; davalılardan .... ile evli olduklarını, davalı eşinin aile konutu olarak kullanılan taşınmazı mal kaçırmak ve boşanmanın sonuçlarından kurtulmak amacıyla muvazaalı olarak diğer davalı ...'e sattığını, taşınmazın satışından haberdar olmadığını ve davalı ...'in iş arkadaşı olup, emlakçılık yaptığını ve taşınmazın aile konutu olduğunu bilebilecek durumda olduğunu iddia ederek muvazaalı ve mal kaçırmaya yönelik satış işleminin iptali ile dava konusu taşınmazın davalı eş adına tesciline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece "davalılar arasında yapılan evin satımının muvazalı olmadığı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir....
Gerçekten, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 19. maddesi hükmünde genel muvazaa düzenlenmiş olup, “…..tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır” hükmü getirilmiştir. Mirasçı sözleşmenin tarafı olmadığından sözleşmenin muvazaalı olarak yapıldığı iddiası her türlü delille kanıtlanabilir. Özellikle, resmi sicillere bağlı tutulan malların muvazaalı devrinde TBK'nın 19. maddesinin uygulanabileceği ve muvazaa iddiasının araştırılacağı yasal ve yargısal uygulama gereğidir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.05.2009 günlü ve 1999/4-286 esas, 1999/293 karar sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir. Somut olayda ise, yukarıda açıklanan ilke ve olguları kapsar biçimde bir araştırma ve incelemenin yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Hâl böyle olunca, davanın konusunu oluşturan......
ya zarar vermek amacıyla muvazaalı olarak düzenlendiği kanaatine varıldığından bahisle davasının reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava,BK'nun 19. maddesine dayanılarak açılmış muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalı ...'in tüm, davacı vekilinin aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Gerek ... ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında gerekse BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan davalarının görülebilmesi için diğer dava koşullarının yanında davacının borçludan alacağının gerçek olması gerekir....
Dava BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvavaalı satış işleminin iptali istemine ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ve davalılar arasında akrabalık bağının bulunmaması yönündeki itiraz satış işlemi muvazaalı olduğu sabit olduğundan sonuca etkili olmamasına, göre davalı ... vekilinin aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-İster, İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davaları olsun ister BK'nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali davası olsun amaç, alacaklının alacağını tahsilini sağlamaktır. Bu nedenle, davacının, davası sabit olduğu takdirde, İİK.md.283/1 maddesinin kıyas yolu ile uygulanması sağlanarak, satışın takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olarak iptali gerekmektedir....
Davacı tarafın İİK 277 ve devamı maddeleri doğrultusunda tasarrufun iptali istemi ile Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 19. maddesine dayalı iptal isteminde bulunduğu sabit olmakla muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına dahi gerek olmadığı, muvazaa nedenine dayalı talepte bulunulması nedeniyle hak düşürücü ve zaman aşımı süresinin söz konusu olmadığı, davacının alacağının icra takibine konu edilen kredi sözleşmesinden kaynaklandığı, muvazaalı işlemin iptali davalarında, diğer dava koşullarının yanında borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğmasının davanın ön koşulu olduğu, Yargıtay 17....
Gerçekten, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 19. maddesi hükmünde genel muvazaa düzenlenmiş olup, “…..tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır” hükmü getirilmiştir. Mirasçı sözleşmenin tarafı olmadığından sözleşmenin muvazaalı olarak yapıldığı iddiası her türlü delille kanıtlanabilir. Özellikle, resmi sicillere bağlı tutulan malların muvazaalı devrinde TBK'nın 19. maddesinin uygulanabileceği ve muvazaa iddiasının araştırılacağı yasal ve yargısal uygulama gereğidir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.05.2009 günlü ve 1999/4-286 esas, 1999/293 karar sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir. Somut olayda ise, yukarıda açıklanan ilke ve olguları kapsar biçimde bir araştırma ve incelemenin yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur....
Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemlerin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı iptal istemine ilişkindir. HMK'nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir....