İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece davanın tarafları ve dava dışı kişiler arasında biri İngiltere'de , diğeri Türkiyede mukim 2 ayrı şirketin hisse devrinin kararlaştırıldığı,hisse devir sözleşmeleri ile söz konusu hisseler devredilmiş ise de TTK 521 maddesindeki şartlar sağlanmadığından davalı tarafça açılan davada pay devrinin şirkete karşı hüküm ifade edebilmesi için TTK 520 maddesindeki ortakların 3/4 ünün olurunun gerekmesi nedeni ile devir şartlarının gerçekleşmediğinden tespit davasının reddine karar verilmesi ve kararın Yargıtayca onanarak kesinleştiği, bu durumda pay devrinin ortada kaldığı gibi buna bağlı olarak karşı tarafın daha önceden yaptığı ödemeleri iade hakkının doğduğu, sözleşmeye göre uyuşmazlığın diğer yönünü oluşturan yurt dışında mukim şirketin hisse devrinin gerçekleştiğini, taraflar arasında kararlaştırılmış bulunan 130.450-GBP bedelin her iki şirketteki mevcut hisseler için kararlaştırıldığı dikkate alınarak ve ödenen bedel 150.000-TL lik bedelin sözleşme ve...
Davalı Hazine vekili, yetki itirazında bulunmuş, hisse devrinin usulüne uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı şirket davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, Ankara 7.Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilip, Yargıtay 11....
e yapılan hisse devrinin yağma ve tehdit yoluyla yapıldığına ilişkin iddiası hakkında verilen takipsizlik kararının kesinleştiği, hisseyi devralan ... tarafından yapılan şikayet üzerine de davalının iftira suçundan mahkumiyetine karar verildiği ve bu kararın da kesin- leştiği, davalının hissesinin zorla elinden alındığı iddiasıyla açtığı hisse devrinin iptali ama- cıyla açtığı davanın da feragat nedeniyle reddine karar verildiğini belirterek; davalının men- kul, gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme istinafa konu kararında özetle; toplanan deliller ve dosya mündereca- tının alacağın varlığı hususunda yaklaşık bir ispat sağlamadığı gerekçesi ile davacının ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermiştir. Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur....
e yapılan devirlerin davacılardan mal kaçırma amacına yönelik olup, davalı ... tarafından ileri sürülen devirlerin karşılığının şirkette çalışmak suretiyle ödendiğine ilişkin savunmanın da şirket için yapılan çalışma ve katkının murise ait hisseler karşılığı yapılmış bir ödeme olarak kabulünün mümkün olmadığı, anılan davalının gerçekten şirket için yaptığı bir çalışma ve sağladığı bir yarar varsa bunun karşılığını ödemekle sorumlu olanın şirket olup, şirket için yapılan çalışmanın murise ait hisseler devralınmak suretiyle karşılanmasının yasal bir dayanağının da olmamasına göre gerek hisse devirlerinin gerekse maden ruhsatının devrinin bedelsiz olarak ve muris ile davalı ... arasında davacılardan mal kaçırmak amacıyla yapılmış muvazaalı işlemler olduklarının kabulü gerekirken, mahkemece davacıların muvazaa iddiasını yazılı belge ile kanıtlamaları gerektiğine ilişkin gerekçesi yerinde değildir.Bu durumda, davalı şirketin kuruluş sermayesi olan 500,00 TL'den 475,00 TL'sinin davacıların murisi...
ye devrine onay verildiğini, hisse devir bedeli olan 360.000 TL'nin devralan tarafından ödendiğini gösterir resmi bir belge bulunmadığını, muvazaalı hisse devrinin kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek davalı şirketin ......2015 tarihli genel kurul kararının ve ...'ye ait ....600 adet şirket hissesinin ...'ye devrine ilişkin işlemin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının bildirdiği adrese iki kez iadeli taahhütlü mektupla genel kurul bildirimi yapıldığını, hisse devrinin muvazaalı olduğuna dair iddianın dayanağının bulunmadığını, davacının kötü niyetle açtığı davanın reddini istemiştir....
ya devrettiğini, devir kararının tüm ortakların katılımıyla alındığını, hisse devrinin Ticaret Sicil Memurluğu'nca tescil ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi'nde ilanının yapılmadığını, halen şirket hissedarı olarak görüldüğünü, bu nedenle davalı şirketin vergi borçlarından sorumlu tutulduğunu ileri sürerek, hisse devrinin tescil işlemlerinin yaptırılması ve şirketteki devir tarihinden önceki ve sonraki dönemlere ilişkin vergi borçlarının ve buna bağlı olarak diğer borçlardan sorumlu olmadığına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ... vekili, limited şirketlerde hisse devrinin şekil şartlarına tabi olduğunu, tescil ve ilan yapılmadığı için bu satış işleminin geçersiz olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir. Davalı şirket davaya cevap vermediği gibi duruşmalara da katılmamıştır....
İstinaf Sebepleri Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkiline geçerli bir hisse devri yapılmadığını, devre şirket genel kurulunun onayının bulunmadığını, şirketin borca batık olduğunun öğrenilmesi üzerine ise sözleşmeden dönüldüğünü, davacıya devir bedelinin ödenmediğini, davacının Ticaret Sicil Müdürlüğüne bir başvuruda bulunmadığını, devrin şirket pay defterine de kaydedilmediğini, davacının şirketin mali yükümlülüklerinden ve borçlarından kurtulmak için bu davayı açtığını, ancak hisse devrinin ticaret sicilinde ilan edilmesine kadar davacının şirket borçlarından sorumluluğunun devam edeceğini, davacının kendi hissesini daha sonra diğer ortağa devrettiğini, bu hisse devrinin tespitine ilişkin açılan davanın kabul edildiğini, kararın kesinleştiğini ve devrin ticaret sicilinde tescil ve ilan edildiğini, dolayısıyla kesin hüküm itirazlarının olduğunu, bu şekilde her iki mahkeme kararı arasında açık çelişki oluştuğunu, dava zorunlu arabuluculuk şartına tabi olduğu halde bu şart...
Davalı ... vekili, zamanaşımı defiyle birlikte, davacının şirketteki hissesini 09.12.2009 tarihinde satın aldığını, hisselerini satın aldığı şirketin borca batık, sigorta ve vergi borçlarının olduğu, şirketin iyi bir durumda olmadığı öğrenince hisse devrinden vazgeçtiğini, hisse devri yapan ortaklarla görüşüp 12.01.2010 tarih ve 17 karar nolu karar ile tescili yapılmayan hisse devirlerinin iptaline karar verildiğini, şirket karar defterinin 17. sayfasında yer alan karar ile limited şirket hisse devri sözleşmeleri ile davalı adına yapılan hisse devirlerinin oy birliği ile iptal edildiğini, şirket pay defterine işlenmeyen ve hemen sonrası tüm ortakların oy birliği ile aldığı karar üzerine iptal edilen hisse devri işlemine dayanılarak böyle bir davanın açılmasının mümkün olmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir. Davalı ... Elit Dershanesi Eğitim Hizm. Tic. Ltd....
Asliye Ticaret Mahkemesi TARİHİ: 02/08/2021 NUMARASI: 2020/867 Esas DAVA: Ticari Şirket Taraflar arasındaki şirket hisse devrinin iptali, murisin kar payı alacağının tahsili, murisin şirketten alacaklarının tahsili, şirketin tahsil ettiği kira bedelinin muris payı oranında davalılardan tahsili, hisse devir bedelinin tahsili istemli açılan dava içinde talep edilen ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili ihtiyati tedbir talebinde özetle; müvekkili mirasçıların, davalıların haksız ve hukuka aykırı işlemleri sonucu miras hakları çiğnenerek milyonlarca TL değerindeki haklarından mahrum kaldıklarını, büyük maddi ve manevi zararlara maruz bırakıldıklarını, müvekkillerinin murisi ...'...
ın devralan, davalının ise, devreden olarak yer aldığı, davacı şirket hisselerinin devri karşılığında sözleşmenin 4.maddesinde belirtilen edimlerin devralan tarafından yerine getirileceğinin düzenlendiği, işbu edimler arasında dava konu olan davacı şirket mülkiyetinde bulunan taşınmazların davalıya devrinin de bulunduğu, davacı şirket tarafından da 01.06.2012 tarihli ortaklar kurulu kararı ile taşınmazları davalıya satmaya, satış işlemlerinin ifası ve 3. kişilere vekalet vermeye şirket müdürü olan davacı ...'ın yetkili kılınmasına karar verildiği, taşınmazların 14.06.2012 tarihinde davalıya tapuda satış işleminin gerçekleştiği ancak, hisse devir bedelinin ödenmediği gerekçesiyle sözleşmenin davalı tarafından feshedildiği ve hisse devir ön protokolünün 5. maddesi uyarınca cayma tazminatı olarak davalının mülkiyetinde kalması gerektiği ileri sürülerek taşınmazların davalı tarafça iade edilmediği, davalının şirket hisselerini de devretmediği anlaşılmıştır....