TBK. m.19) maddesi gereği açılan iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, ağırlık olarak mal rejimi niteliğinde değerlendirilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Davacı vekilleri dava dilekçelerinde; davalı tarafından üçüncü kişiye yapılan satışın muvazaalı olduğunu ve batıl niteliğinde bulunduğunu, davalının amacının mal kaçırmak gayesini taşıdığını açıklayarak ½ oranında iptal ve tescili isteğinde bulunmuşlardır. Nitelendirme yapma bakımından dava dilekçesinin çok iyi bir şekilde ele alındığı söylenemez. Kavramlar ve hukuki nitelendirmeler birbirlerine karıştırılmış durumdadır. Ancak maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak ise hakime aittir. (HUMK. m.75-76, HMK. m.25, 31, 33) Dava dilekçesinde geçen ve yukarıda açıklanan kavramlar gözönünde bulundurulduğunda davacı tarafın açıkça genel muvazaa nedeniyle 6098 sayılı TBK.nun 19....
Yukarıdaki Yargıtay kararlarında da belirtildiği şekilde TBK'nın 19. maddesinde düzenlenmiş muvazaa iddiasına dayalı tasarrufun iptal istemine ilişkin davalarda ispat yükü yönünden genel ilkelere uygun olarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekir. İspat yükü davacıya aittir. Dosyaya yansıyan bilgi, belge ve deliller dikkate alındığında davacı taraf iddiasını ispatlayamamıştır. Bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf dilekçesinde ileri sürmüş olduğu hususlar yerinde değildir....
İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali davaları ile TBK'nun 19.maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayanan iptal davalarının yargılama usulleri, ispat vasıtaları ve dava şartlarının birbirinden farklı olması nedeniyle, istinaf isteğine konu kendi içinde çelişik ilk derece mahkemesi kararının taraflar nezdinde ve yasa yolu incelemesi bakımından denetim olanağı taşımadığı açık olup, usulüne uygun bir kararın varlığından söz edilemez....
İcra Dairesinin 2021/6780 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine konu edildiğini, dosyanın tüm borçlularının borca batık durumda olduklarını ve mal kaçırma amacıyla hareket ettiklerini ileri sürerek davalılar adına kayıtlı taşınmazların 3. kişilere devri ve üzerine ayni hak tesisini önlemek amacıyla İİK 281/2'e göre taşınmaların üzerine ihtiyati haciz şerhi işlenmesini ve ayrıca ihtiyali tedbir kararı verilmesini, İİK 277 vd. maddeleri gereğince taşınmazla ilgili haksız ve kötü niyetli tasarrufların iptaline ve dava konusu taşınmazlar üzerine İİK 283. madde gereğince alacağımızla sınırlı kalmak üzere cebri icra yoluyla takip yapma hakkı tanınmasına, mahkeme aksi kanaatte olur ise muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tesciline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Tasarrufun İptali (İİK 277 ve Devamı), Olmazsa terditli olarak açılan TBK. 19. maddeye Dayalı Tapu İptali ve Tescil istemine ilişkindir....
Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. BK'nın 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaa davasında, asıl amaç borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmek ve bu suretle borçludan olan alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacının aynı zamanda TBK 19'a dayanması nedeniyle esasen 5 yıllık hak düşürücü sürenin de uygulanması mümkün değildir. Yargıtay 17....
a ait olan ortak hesaptan 239.391,90 Amerikan dolarını hesap sözleşmesine, yasalara ve mahkemenin tedbir kararına aykırı olarak elden çekerek mali sistem dışına çıkardığını, ortak hesaptan davacı tarafça çekilen para nedeniyle davalı ...'ın diğer davalı ...'a bir şekilde borçlu duruma düştüğünü, davalı ... Arısan'ın davacının sebebiyet verdiği maddi çıkmaz nedeniyle dava konusu taşınmazları bu şekilde satış yapmak zorunda kaldığını, bu nedenle satış işleminde muvazaa olduğunun düşünülemeyeceğini beyanla, açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, taşınmazın bedel karşılığı devredildiği ispatlanamadığından davalı ...'...
Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 1-HMK'nin 33.maddesine göre Hakim, Türk Hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir....
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur....
olması nedeniyle TBK m. 19 gereğince iptali gerektiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazların devrine ilişkin tasarrufların İİK'nın 277 ve devamı maddeleri ile TBK m. 19 gereğince iptaline karar verilerek Bakırköy 7....
İSTİNAF NEDENLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : HMK'nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; Davacı, dilekçesindeki ileri sürüşe göre, TBK'nın 19. Maddesi uyarınca tazminat talep etmektedir. Muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Bu sebeple kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3. kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesini önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır....