İnşaat Limited Şirketinin arsa üzerinde tevhit, ifraz ve parselizasyon işlemlerini yapmadan kaçak olarak 15 katlı bina yaptıklarını, alması gereken daireleri de vermediklerini, bu yönde bir talimatı olmadığı halde dava dışı ... ...’nun kendisine vekaleten arsayı kardeşi olan davalıya 5.12.2001 tarihinde satış vaadi sözleşmesi ile sattığını, satışın vekaletin kötüye kullanılması ve muvazaalı olarak yapılması nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek, 5.12.2001 tarihli satış vaadi sözleşmesinin iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı, husumetin kendilerine düşmediğini, dava dışı ... ... ile davacı arasında 30.10.1996 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, davacı tarafından verilen 1.12.2003 tarihli ibranamenin bulunduğunu, satış vaadi sözleşmesinin de geçerli olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir....
ın gerçek amacının bağış olduğu halde satış vaadi işleminde satış gibi gösterildiğini belirterek davanın reddini, karşı dava açarak da gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin iptalini dilemiştir. Mahkemece, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile; tarafların murisi ...'ın davacılar murisi ...'a satış vaadinde bulunduğu Kartal 1. Noterliğinin 03/03/1997 tarih 11921 yevmiye nolu satış vaadi sözleşmesinin iptaline karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Dava gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı alacak isteğine, karşı dava ise muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, “Veraset belgesi incelendiğinde muris Ruhi'nin davalı ... ile davacıların murisi olan Turhan dışında başka çocukları bulunmamaktadır. Davalı kız çocuğu olup, ülkemizde yaygın bir tutum olan kız çocuklarının mirastan mahrum bırakma durumunun olayda gerçekleştiği kanaatine varılmıştır....
Bu muvazaa türü; bir sözleşmenin; niteliğinde, taraflarının şahsında, konusunda ve koşullarında söz konusu olabilir. Bir sözleşmenin konusunda ve koşullarında muvazaa halinde, görünüşteki hukuki işlem tarafların gerçek iradelerine uygundur. Ancak, görünüşteki işlemin bazı şartları ve konusunun belli bir bölümü, aralarındaki gizli işlemden farklı düzenlenmiştir. Bu muvazaa da taraflar görünüşteki sözleşmenin bazı koşullarını değiştirirken sözleşmenin tamamı, yani, niteliği değil, bazı koşulları gizli sözleşmeye uymaz. Örneğin daha az miktarda vergi ödemek için, taşınmazın tapudaki satış değerinin düşük gösterilmesi, şufa hakkının kullanılmasını önlemek kullandığı takdirde fazla kazanç elde etmek maksadıyla görünüşteki (resmi) sözleşmede satış bedelinin fazla gösterilmesinde bu tür bir muvazaa vardır. Açıklandığı üzere taraflar görünüşteki sözleşmeyi yapmayı ciddi olarak istemekte ve niteliğinde (vasfında) de anlaşmaktadırlar....
Hemen belirtilmelidir ki, 1.4.1974 tarih ve ½ sayılı İçtihadı Birleştirme kararında muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak “bir kimsenin; mirasçısını miras hakkından yoksun etmek amacıyla, gerçekte bağışlamak istediği tapu sicillinde kayıtlı taşınmaz malı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmiş bulunması hâlinde saklı pay sahibi olsun ya da olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılarının, görünürdeki satış sözleşmesinin Borçlar Kanunu`nun 18. maddesine dayanarak muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de şekil koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek”açabileceği belirtilmiştir. Somut olayda, kadastro tespitine dayanak teşkil eden tapu kaydında murisin herhangi bir satış işlemi bulunmamaktadır. Sadece kadastro tespitinde mirasbırakan Hüseyin'in taşınmazlardaki payını, diğer birkısım paydaşlarla birlikte davalı ...'a sattığı belirtilerek davalı ve dava dışı kişiler adına tespit yapılmıştır....
Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 19.04.2007 gün ve 90-145 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Taraflar arasındaki uyuşmazlık, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin sahtecilik ve muvazaa hukuksal nedeniyle iptâli istemine ilişkin bulunduğundan kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay Yüksek 13.Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 13.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 11.07.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece dosya kapsamına göre, asıl davanın (menfi tespit davası) kısmen kabulüne, takip dosyasından davacı ...’ın borçlu olduğu asıl alacak miktarının 8.274 TL olduğunun tespitine, takibin bu miktar üzerinden devam ettirilmesine, birleşen muvazaa nedeniyle satış iptali davasının kabulüne, birleşen gabin nedeniyle satış iptali davasının reddine karar verilmiş, hükmün asıl davadaki davacı ... ve birleşen davalardaki davalı ... vekilince ve asıl davadaki davalılar, birleşen davalardaki davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2013/9239 Esas, 2013/15024 Karar sayılı, 01.10.2013 tarihli ilamı ile “Asıl davada talep, icra takibine konulan senetten dolayı borçlu olunmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davasıdır....
e devretmediğini, davacının bu devir işlemi için muvazaa iddiasında bulunmasında hukuki menfaati olmadığını, davacının aynı taleplerle daha önce açtığı davanın kesinleşmediğini, davanın kesin hüküm nedeniyle değil, derdestlik nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunda taşınmazın değerinin çok yüksek hesaplandığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 3....
e devretmediğini, davacının bu devir işlemi için muvazaa iddiasında bulunmasında hukuki menfaati olmadığını, davacının aynı taleplerle daha önce açtığı davanın kesinleşmediğini, davanın kesin hüküm nedeniyle değil, derdestlik nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunda taşınmazın değerinin çok yüksek hesaplandığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 3....
nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, araç satışının iptali ve muris adına tescili isteğine ilişkindir. Davacı, mirasbırakanı ...'in mirasçıdan mal kaçırmak ve saklı payını zedelemek amacı ile ... plakalı aracını davalıya bedelsiz devrettiğini ileri sürerek satış sözleşmesinin iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı, aracın bedelini ödediğini belirterek davanın reddini savunmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Sözleşmenin iptali Uyuşmazlık, kira sözleşmesinin taraflarınca açılan bir dava olmayıp 3.kişi tarafından açılan ve kiraya veren ile kiracı arasında yapılan noter tasdikli kira sözleşmesinin muvazaa nedeniyle iptali istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın niteliğine göre temyiz incelemesi Dairemizin görevi dahilinde olmayıp, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin görevi dahilindedir. Ne var ki, 13. Hukuk Dairesince de görevsizlik kararı verildiğinden görev uyuşmazlığının çözülmesi için dosyanın Yargıtay Başkanlar Kurulu'na tevdi edilmek üzere Yargıtay Yüksek Birinci Başkanlığı'na gönderilmesine, 10/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....