Noterliğinin 12.08.2016 tarihli 23124 yevmiye no.lu Bedia Dere tarafından T3'la yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi şerhi bulunduğunun görüldüğünü, bu satış vaadi sözleşmesinin 16.08.2016 tarihinde tapuya 15667 yevmiye no ile şerh edildiğini, borçlu davalı ile diğer taraf arasında yapılan bu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin muvazaalı ve alacaklıdan mal kaçırmak için yapıldığını, taşınmazın zilyetliğinin devrinin söz konusu olmadığını, taşınmazın iştirak halinde mülkiyet hukukuna tabi olup, arsanın hangi kısmının kime ait olduğunun bilinecek durumda olmadığın beyan ederek tapuya şerh edilen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin tapu kaydından terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TASARRUFUN İPTALİ (İİK 277 VE DEVAMI) Dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı ticari plaka satış sözleşmesinin ve araca ait trafik sicil kaydının iptali veya tenkis isteğine ilişkin olup, Yerel Mahkeme kararı Dairece, anılan temlikin 01.04.1974 tarihli ½ sayılı İBK kapsamında olmadığı ve TBK’nın 19. maddesi gereğince genel muvazaa ilkelerine göre incelenmesi gereğine işaret edilerek bozulmuş, yerel mahkemece Daire’nin bozma ilamına uyulmuş ve bu kapsamda değerlendirme yapılarak hüküm kurulmuştur. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 02.07.2021 tarih ve 211 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 09.07.2021 günü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca bu davanın temyiz incelemesi Yargıtay 4. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır....
İcra Müdürlüğünün 2007/1266 talimat sayılı dosyası ile 22.05.2009 tarihinde yapılan satış işlemi sonrası taşınmazın alacağa mahsuben davalı adına tescil edildiğini, davalı adına yapılan tescilin yolsuz olduğunu ileri sürerek, davalı adına olan tapunun iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davacı ile dava dışı Hıdır arasında yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin muvazaa nedeniyle geçersiz olduğunu, taşınmazı usul ve yasaya uygun ihale ile satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, ferağa icbar davasında verilen ihtiyatı tebdir 13.06.2006 tarihinde tapuya işlendikten sonra 17.07.2006 tarihinde haciz şerhinin konulduğu davalının ferağa icbar davasından haberdar olması nedeniyle davalı adına yapılan tescilin yolsuz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 14/05/2014 NUMARASI : 2013/517-2014/394 Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 10.10.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 14.05.2014 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı İ.. D.. vekili tarafından istenilmekle, tayin olununan 24.02.2015 mürafaa icrasından sonra dosyada görülen eksiklik nedeniyle evrak mahalline iade edilmiştir. Anılan eksikliğin giderilmesinden sonra dosya tekrar Dairemize gönderilmiş olmakla içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Bir kısım davalılar, davayı kabul etmişler, davalı İ.. D.. vekili ise muvazaa iddiası nedeniyle Kozan 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/300 Esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını, sonucunun beklenmesini istemiştir....
Mahkemece, 13.05.2014 tarihinde yapılan satış nedeniyle açılan önalım davasında ön alım bedeli ve masraflar toplamı olarak 77.682,50 TL'nin (keşfen belirlenen değer) aylık en yüksek faiz getiren hasap açılarak 08.12.2015 tarihinde depo edilmesine karar verilmiş, bedel depo edildikten sonra davanın kabulüne karar verilmiştir. Somut olayda, ön alım bedeli tensip tarihi itibariyle depo ettirilmemiş, satış tarihinden yaklaşık 1,5 yıl sonra resmi satış sözleşmesindeki bedel ve masraflar toplamı 122.400,00 TL olduğu halde muvazaa kapsamında iddia edilen bedel olan 77.682,50 TL’nin yatırılmasına ilişkin depo kararı verilerek satış bedelinin değerinde meydana gelen azalmanın önüne geçilmemiştir. Resmi satış sözleşmesindeki ön alım bedelinin makul süre içerisinde depo edilmemesi ve vadeli bir mevduat hesabında değerlendirilmemesi nedeniyle pay satın alan davalıyı fakirleştirecek, ön alım hakkını kullanan davacıyı amaç dışında zenginleştirecek yorum ve sonuçlardan kaçınılmalıdır....
Yüzeysel bakıldığında tasarrufun iptali davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nın 277 .maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir. Davacılar, mirasbırakan babaları ...'un ... parsel sayılı taşınmazı oğlu olan davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, devrin kız çocuklarından mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak yapıldığını, satış bedelinin düşük olduğunu ve terekeden para çıkmadığını, mirasbırakanın taşınmazı satmasını gerektirir ihtiyacı olmadığını, ayrıca dava konusu taşınmazı ...'...
Mahkemece davanın muvazaa hukuki nedenine dayalı olarak açıldığının ve muvazaanın kanıtlanamadığının kabulü ile davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemenin bu kabulü talep şekline ve dosyadaki bilgi ve belgelere uygun düşmemektedir. Dava İİK'nun 277. ve müteakip maddelerindeki hukuki nedene dayalı olarak açılmıştır. Bu durumda davanın yasa hükümleri kapsamında incelenip sonuçlanması gerekirdi. Taşınmaz borçlu ... tarafından 3. kişi ...'a üzerindeki hacizlerle birlikte satılmıştır. Bu durumda satış bedeli satış tarihindeki gerçek değerin karşılaştırılması ve İİK'nun 278/2 maddesi gözönünde bulundurularak davanın subuta erip ermediği değerlendirilmeliydi. Açıklanan nedenlerle mahkemenin gerekçesine katılmak mümkün değildir. Ne var ki, üzerindeki hacizle beraber satılan taşınmaz aynı haciz nedeniyle takip alacaklılsı tarafından sattırılmış ve davalı 3. şahıs ...'ın taşınmaz malikliği sıfatı sona ermiştir....
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Davacılar vekili, resmi akitte gösterilen satış bedelinin dava konusu payın gerçek değerinden fazla olduğunu, mahkemece belirlenecek bedel üzerinden önalım bedelinin depo edilmesi gerektiğini ileri sürmüş, 27.03.2013 tarihli celse beyanlarında da satış bedelinde muvazaa iddialarının devam ettiğini, keşif yapılmasını talep etmiştir. Davacı tarafça iddia ettikleri gerçek satış bedelinin ne kadar olduğu hususunda beyanda bulunulmamış, mahkemece de bu husus açıklattırılmamıştır. Mahkemece bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamadığından resmi akitte gösterilen satış bedeli ile alıcıya düşen tapu harç ve masrafları toplamı 142.962,50 depo ettirilerek davanın kabülüne, karar kesinleştiğinde davalıya ödenmesine karar verilmiştir....
Mahkemece; davacının mal rejiminin tasfiyesi davasında elde etmesi muhtemel alacak hakkının tahsil kabiliyetini güçlendirmek amacıyla eldeki davada tapu iptali ve tescil isteminde bulunduğu, ancak davacının mal rejiminin tasfiyesine ilişkin bir dava açmadığı, öte yandan davanın açılabileceği böyle bir davada aynî değil şahsî sonuç doğuran bir alacak hakkı elde edilebileceği ve üçüncü kişi konumundaki davalı ...’e karşı ayni hak değil, alacak hakkı isteminde bulunabileceği gerekçesiyle, davacının eldeki muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil davasını açmakta hukuki yararı bulunmadığından davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir. Dava, 6098 sayılı Kanun’un 19. maddesine dayalı muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları zarara uğratılanlar, tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler....