İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince davacının eldeki dava ile önalım hakkını kullandığı, ancak bedelde muvazaa yapıldığını ileri sürdüğü, bedelde muvazaa iddiasını, gerçek satış bedelinin 17.000TL olduğu savıyla somutlaştırdığı, taşınmazın bulunduğu mahalde keşif işleminin yapıldığı, davacı tanıklarının muvazaa iddiası tahtında beyanlarının keşif mahallinde tespit edildiği, davacı tanıklarının beyanı ve alınan bilirkişi raporuna göre de, davalının payı satış tarihi itibari ile 14.025,66TL değerinde olup resmi senette belirtilen bedelin muvazaalı olduğunun sabit olduğu, davacı tarafça satış bedelinin muvazaalı olduğu hususu ispat edildiği" gerekçesiyle 17.034TL bedel üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir....
(karı-koca) tarafından kabul edildiği, mahkemece tapuda yapılmayan harici satış sözleşmesinin geçersiz olduğu davalı ...'ın taşınmaz bedeli olarak aldığı meblağ karşılığı davacı ...'e senet verdiği, senedin davacı ...'te olması nedeniyle tapu iptali tescil davasının reddine verildiği görülmektedir. Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve maddi olgular birlikte değerlendirildiğinde dava konusu taşınmazın eksik işlerin yapımı karşılığı arsa sahipleri tarafından davalı borçlu ... ...'ye verildiği, anılan taşınmazın davalı ... tarafından 28.3.2005 tarihili harici satış sözleşmesi ile önce davacıya satıldığı, daha sonra harici satım sözleşmesinden vazgeçildiği ve davalı ... tarafından satış bedeli olarak alınan para karşılığı davacıya senet verildiği, davalı ...'...
Ne var ki, görünüşteki satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesinin vasfı (niteliği) muvazaalı sözleşme ile değiştirilmekte, ayrıca gizli bir bağış sözleşmesi düzenlenmektedir. Görünüşteki sözleşmenin vasfı (niteliği) tamamen değiştirildiğinden, muris muvazaası aynı zamanda "tam muvazaa" özelliği de taşımaktadır. Muris muvazaasında gizli sözleşme daima bağış sözleşmesi şeklinde yapılmaktadır. O hâlde muris muvazaasında öteki mirasçılardan gizlenen, malın temliki değil, temlik sözleşmesinin niteliğidir. Gizli sözleşme bulunmadığı takdirde muris muvazaasından söz etme olanağı yoktur. Bu noktada; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli sözleşme de şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar resmî sözleşmenin muvazaa nedeniyle geçersizliğinin tespitini ve tapu kaydının iptalini isteyebilirler....
Davalı vekili, muris tarafından müvekkiline yapılan satış işlemlerinin muvazaalı olmadığını, menkul mal niteliğindeki traktör yönünden de muvazaa iddiasının dinlenemeyeceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Samsun 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 02.07.2013 tarihli ve 2012/579 E., 2013/440 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 28.01.2014 tarihli ve 2013/17088 E., 2014/1244 K. sayılı kararı ile: "...Dava, muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, muvazaa olgusu benimsenerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mirasbırakan Hasan'ın kayden maliki olduğu 471 ada 3 parsel sayılı taşınmazdaki 1/4 payını 8.9.1998 tarihinde davalı ...'e satış suretiyle temlik ettiği, 21.08.2012 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak 2006 yılında ölen eşi....'...
Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir. Önalım hakkını kullanan paydaş bu payı satın almak isterken tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masraflar toplamını önalım bedeli olarak depo etmesi gerekir. Ancak davacı tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delil ile kanıtlayabilir. Somut olayda; dava konusu 112670 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 244/756 pay davalı tarafından 12.04.2018 tarihinde 100.000TL bedelle satın alınmıştır. Davacı, önalım hakkının kullanılmasını engellemek amacıyla satış bedelinin yüksek gösterildiğini ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunmuştur. Davacı dava konusu satış işleminin tarafı olmadığı için muvazaa iddiasında bulunabilir. Ancak davacı muvazaa iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür....
a satıldığını, davalılar arasındaki satış işleminin muvazaalı olup, mal kaçırma kastı bulunduğu gibi satış sözleşmesinin dayanağı vekaletnamenin hukuki dayanaktan da yoksun bulunduğunu belirterek, satış işleminin muvazaa nedeniyle hükümsüzlüğüne, aracın istirdadına, istirdadın mümkün olmaması halinde dava tarihindeki değerinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ... vekili ile diğer davalılar davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre davanın davalılar ... ve ... yönünden reddine, davalılar ...,...,... yönünden davanın kabulüyle, ... plaka sayılı aracın satışının muvazaa nedeniyle geçersiz olduğunun tespitine ve aracın istirdadına karar verilmiş, karar davalı ...,... vekili tarafından temyiz edilmiştir....
un dava konusu taşınmazı aldıktan sonra tamirat yaptırdığı, taşınmazın halen davalıların annesi ve intifa hakkı sahibi ....tarafından kullanıldığının anlaşıldığı, bu durumda taraf delillerinin yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda Türk Borçlar Kanununun 19 .maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine göre değerlendirmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın İİK'nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası olarak değerlendirilmesinin doğru olmadığı;kabule göre de, dava konusu 2010/14036 takip dosyası içeriğinden dava koşulu olan aciz belgesi bulunmadığı anlaşıldığından davanın önkoşul yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken davanın İİK 278/3-2 madde gereğince kabulünün isabetli görülmediği; tasarrufun iptali davalarında harç ve vekalet ücreti takip konusu alacak miktarı ile iptali istenen tasarrufun tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden hesaplanması gerektiği, somut olayda iptali istenen tasarrufun...
Davalı T4 vekili cevap dilekçesinde özetle; husumet, zamanaşımı ve görevsizlik itirazlarının olduğunu, davacının sözleşme imzaladığı Anka Evim ile müvekkilinin hiçbir ilgisinin bulunmadığı gibi sözleşmesel ilişkisinin de olmadığını, müvekkili ile Anka Yapı Turizm arasında 14/04/2012 yılında daire ve satış vaadi sözleşmesinin yapıldığını, yine 13/03/2013 tarihli Anka Yapı Fikirtepe Bağımsız Bölüm Satış Vaadi Sözleşmesinin imzalandığını, iş bu sözleşmeler kapsamında müvekkilinin Anka Yapıya gerek elden gerek bankadan 13/03/2013 tarihine kadar toplam 9.275.000,00 TL ödeme yaptığını, davacı ile davalı Anka Evim arasında imzalanan satış sözleşmesinin resmi şekle uygun olmadığından bu sözleşmeye dayanılarak tapu iptali ve tescil talebinde bulunulamayacağını, davacının davalı Anka Evime ödediğini iddia ettiği bedelden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, tüm bu nedenlerden dolayı davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini mahkememizden...
Dosya kapsamına ve mevcut delil duruma göre davacının bedelde muvazaa iddiası ispatlanamadığından mahkemece, davacıya resmi akitte gösterilen satış bedeli ve satış masraflarından oluşan toplam bedel üzerinden önalım hakkını kullanıp kullanmayacağı sorularak, kullanılacağının beyan edilmesi halinde tapuda gösterilen satış bedeli üzerinden dava harcı ikmal ettirilerek, daha önce yatırılan önalım bedeli ile tapuda gösterilen bedel arasındaki farkı depo etmesi için uygun süre tanınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davacının muvazaa iddiası kanıtlanamadığı halde muvazaa gerçekleşmiş gibi yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenler ile davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.05.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi....