Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir. Bu bedel aynı zamanda dava değeri olduğundan harcın hesabında dikkate alınması gerekir. Dava açıldığı sırada bu miktar üzerinden harcın peşin kısmının yatırılması gerekir. Harcın eksik ödenmesi halinde 492 sayılı Harçlar Kanununun 30. maddesi uyarınca işlem yapılmadan hüküm kurulması halinde vekalet ücretine harçlandırmaya esas alınan değer üzerinden hükmedilmesi gerekir. Somut uyuşmazlıkta, davacı vekili bedelde muvazaa iddiasında bulunmak suretiyle davasını 266.667,00TL üzerinden harçlandırarak önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuş ise de bedelde muvazaa iddiası ispatlanamamış, mahkemece tapuda gösterilen satış bedeli ile masraflar üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"Davacılar, kendilerinden mal kaçırmak amacıyla davalı ile ortak murisleri arasında düzenlenmiş olan satış vaadi sözleşmesinin muvazaa nedeniyle iptalini talep etmiş olup, uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklanmış olmasına, mahkemenin tavsifinin de bu yönde olmasına göre kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay 4. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 4. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 3.5.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
ya satış suretiyle devir edildiğini ileri sürerek, davalılar arasında aktedilen satış işleminin muvazaalı olarak yapıldığının tespitine ve davacının işçilik alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ...... Şti. ve ... vekili; davacının alacağı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı ... vekili; davacı ile davalının aralarında herhangi bir iş ilişkisi bulunmadığını, davacının alacağından sorumlu olmadığını, satışın gerçek olduğunu muvazaa bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın muvazaanın tespiti davası olduğu, davacının tespit davası değil muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali davası açılması gerektiği, bu nedenle davacının bu davayı açmakta hukuki yararının ve korunmaya değer bir yararının bulunmadığı, taşınmaz satışının davacının iş akdinin feshinden önce gerçekleştiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir....
Mahkemece, dava konusu tasarrufun 03.12.2008 tarihinde yapıldığı, davanın ise 23.01.2015 tarihinde açıldığı, 6183 sayıl Yasa’nın 26.maddesindeki 5 yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden tasarrufun iptali davasının koşulları oluşmadığı, tapunun iptali ve tescil isteminin ise, bu davanın amacının kamu alacağını ödemeyen ve mali durumu bulunmayan borçlunun kamu alacağının tahsiline imkan vermemek amacı ile yapılan işlemin iptali ile alacaklıya alacak ve eklentileri ile sınırlı olarak haciz ve satış isteme yetkisini sağlamak olduğu,dava konusu taşınmaz üçüncü kişi üzerine kayıtlı olduğundan taşınmaz üzerinden haciz ve satış istemi yetkisi verilmesi yoksa tapu kaydının ile borçlu adına tesciline karar verilemeyeceği, tapu iptali istemi yönünde hukuki yararı bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
e devrettiğini, yapılan bu satış işleminin muvazaalı olup davalı ...'in cinayetten bilgisinin olduğunu, davalının taşınmazların bulunduğu köyde ikamet etmediğini, taşınmazlardaki fındıkları toplamadığını belirterek, söz konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile alacağın tahsili amacıyla haciz ve satış isteyebilme yönünde karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, dava konusu taşınmazları almaya maddi gücünün olduğunu, taşınmazların geçmişte ailesine ait olup taşınmazı satın aldığı kişilerle hiçbir akrabalığının olmadığını, taşınmazları aldıktan sonra imarını yaptığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, muvazaa iddiası kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dava 818 sayılı BK’nın 18. (6098 sayılı TBK’nın 19) maddesi uyarınca muvazaa nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir....
Uyuşmazlık, önalım hakkına konu edilen payın iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, müvekkilinin paydaş olduğu ... ada... parsel sayılı taşınmazın 1/2 hissesinin davalı tarafından satın alındığını, gerçek satış bedelinin 50.000.-TL olmasına rağmen, şufa hakkının kullanmasını zorlaştırmak amacıyla tapuda 94.000.-TL olarak gösterildiğini belirterek, gerçek satış bedeli üzerinden önalım hakkının kabulü ve davalı payının iptali ile davacı adına tescilini istemiştir. Davalı vekili, gerçek satış bedeli olan 94.000....
TBK’nın 19. maddesinde “Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.” ifadeleri mevcut olup, daha çok sözleşmenin yorumuyla ilgili olduğundan, öğreti ve uygulamada muvazaa kapsamlı olarak incelenmiş ve belirli kurallara bağlanmıştır (Benzer hüküm 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 18. maddesinde de yer almaktaydı.). Gerek öğretide, gerek uygulamada muvazaa, mutlak ve nispi muvazaa olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. “muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibarıyla nispi muvazaa türüdür....
Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Davacı, paydaşı olduğu 103 sayılı parselin dava dışı önceki paydaşının payını satış yoluyla davalıya devrettiğini, bedelin gerçekte 578.600.00 TL olmasına rağmen önalıma engel olmak için yüksek gösterildiğini, bildirim yapılmadığını ileri sürerek, önalım nedeniyle payın adına tescilini istemiştir. Davalı, bedelde muvazaa bulunmadığını, davacı payının gerçekte dava dışı üçüncü kişiye ait olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır....
Dava konusu payın satışına ilişkin hukuki işlemin tarafı olan davalı üçüncü kişi durumundaki davacıya karşı bedelde muvazaa iddiasında bulunamaz ise de davacı önalım hakkına engel olmak amacıyla resmi satış senedinde satış bedelinin yüksek gösterildiğini ileri sürebilir ve bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilir. Somut uyuşmazlıkta, davalıya çekişme konusu hisselerin mülkiyetinin naklini sağlayan resmi senet içeriğinden payların toplam 295.246,50 TL bedelle satışının yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacı, satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlaması mümkündür. Ancak davacı, önalım hakkına engel olmak için bedelin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini iddia etmiş ve sadece keşif deliline dayanmıştır. Hükme esas alınan 08.05.2014 günlü bilirkişi kurulu raporunda dava konusu payın 275.807,00 TL olarak tespit edildiği anlaşılmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Av. ... tarafından, davalı ... aleyhine 26/02/2013 gününde verilen dilekçe ile muvazaalı satış işleminin iptali ile kullanım bedeli istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine dair verilen 25/03/2021 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. K A R A R Dava, muvazaa nedeniyle satış işleminin iptali ve kullanım bedeli istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, miras bırakan babası İsmail Bağlamcı’nın maliki olduğu ... plaka sayılı minibüsü ve bu minibüsün çalıştığı S.S....