un payını 16.08.2012 tarihinde 3.528.600,00 TL bedelle davalıya sattığını, ancak tapuda satış bedelinin önalım hakkının kullanılmasını engellemek amacıyla muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini ileri sürerek davalı adına kayıtlı payın tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının bedelde muvazaa iddiası ispatlanamadığından akitte gösterilen bedel üzerinden önalım davasının kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. 1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Davacı, satış bedeli resmi akitte 3.528.600,00 TL olarak gösterilse de dava konusu payın değerinin 773.000,00 TL olduğunu iddia ederek dava dilekçesini bu değer üzerinden harçlandırmış ve bedelde muvazaa iddiasında bulunmuştur....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacı tarafın davalı tarafından hisse devrine ilişkin sunulan belgelere karşı imza inkarında bulunmuş ise de dava dilekçesinde davalılarla imzalanan hisse devri sözleşmesinin bedel alınmadan muvazaalı olarak yapıldığını belirtmesi nedeniyle imzaya ilişkin itirazının yerinde olmadığı, davalı ... ile davacı arasındaki hisse devrine ilişkin sözleşme ibraz edilemese de davanın muvazaalı yapılan hisse devrinin iptali olduğu, davalı tarafça sözleşmenin yapılmadığına dair bir itirazda bulunulmadığı, davacının hisse devrine ilişkin sözleşmede taraf olduğu ve kendi muvazaasına dayandığı, yazılı sözleşmeye karşı muvazaa iddiasının, ancak yazılı delille kanıtlanabileceği, 05.02.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının da bu yönde olduğu gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir....
Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Davacı, paydaşı olduğu 338 parsel sayılı taşınmazın dava dışı önceki paydaşlarının payını 14.10.2011 tarihinde davalıya satış yoluyla devrettiğini noter bildirimi ile öğrendiğini, gerçek satış değerinin 140.000,00 TL olmasına rağmen önalım hakkına engel olmak için 216.000,00 TL gösterildiğini ileri sürerek önalım nedeniyle payın adına tescilini istemiştir. Birleştirilen davada da davacı, paydaşı olduğu 338 parsel sayılı taşınmazın dava dışı önceki paydaşının payını 22.12.2011 günü davalıya satış yoluyla devrettiğini noter bildirimiyle öğrendiğini, gerçek satış değerinin 47.000,00 TL olmasına rağmen önalım hakkına engel olmak için 90.000,00 TL gösterildiğini ileri sürerek payın adına tescilini istemiştir. Davalı, taşınmazda fiili taksim bulunduğunu, taşınmaz paylarını gerçek değer üzerinden edindiğini, muvazaa bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur....
Taraflar arasındaki muvazaa nedeniyle iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, müvekkili şirkete rehinli...plakalı araçla ilgili olarak davalı borçlu ... Oto. Gıda İnş.Em.Taş.San ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine Kadıköy 1. İcra Müdürlüğünün 2004/2095 sayılı dosyasıyla yaptıkları takip sırasında, İstanbul 14. İcra Müdürlüğünün 2004/6673 sayılı takip dosyasından dava konusu aracın icrada ihaleyle satılmış gibi sahte belge düzenlenerek 6/10/2004 tarihinde davalı ... adına tescil edildiğini, ... tarafından aynı aracın 9/11/2004 tarihinde davalı ...'e satıldığını araç üzerinde müvekkili lehine daimi mürtehin şerhi bulunduğunu belirterek muvazaa nedeniyle satışların iptaline karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı borçlu ve ..., savunma yapmamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi KARAR Dava, muvazaa nedeniyle açılan araç satış işleminin iptali isteğine ilişkindir. 9.2.2011 gün ve 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik yapılmasına Dair Kanunun 8.maddesi ile 2797 sayılı Yargıtay Yasasının 14.maddesinde yapılan değişiklik uyarınca; TBK'nın 19. maddesi gereğince muvazaa iddiasına ilişkin davalar sonucu verilen hüküm ve kararların temyizen incelenmesi görevi, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 21.01.2013 günlü ve 2013/1 sayılı kararı uyarınca 1.2.2013 tarihinden itibaren Yargıtay 17.Hukuk Dairesine verilmiştir. SONUÇ: Dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 17.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 27.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Başka bir deyişle her satış, yeni bir onalım hakkı kullanılması yetkisini verir. Onalım hakkının kullanılabilmesi için gerçek bir satış sözleşmesinin bulunması gerekmektedir. Satış, niteliği olmayan temliklerde onalım hakkının kullanılması mümkün değildir. Ancak, davacı, tapudaki işlemin tarafı olmadığından, tapuda "bağış" şeklinde gösterilen işlemin muvazaalı olduğunu, gerçekte satış olduğunu ileri sürebilir. İşlemde muvazaa yapıldığını ileri süren davacı, bu iddiasını, tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilir. Onalım davalarında işlemde muvazaa iddiası, genellikle bağış işleminin altında satış iradesi bulunduğu, nadiren de bağışın salt onalım hakkını engellemek amacıyla yapıldığı şeklinde ileri sürülmektedir. Somut olayda; taşınmazda ilk pay satışı davalılardan Mehmet'e 28.02.2005 tarihinde 13.000 TL bedel ile yapılmıştır. Yapılan bu satış ile davacının onalım hakkı doğmuştur....
Önalım hakkını kullanan paydaşın bu payı satın almak isterken tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masraflar toplamından ibaret olan önalım bedelini depo etmesi gerekir. Ancak davacı tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delille kanıtlayabilir. Somut uyuşmazlıkta, dava konusu 2 parsel sayılı taşınmazda 4/64 payın davacı, 1/4 payın davalı adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Davalının, 17.12.2010 tarihinde dava dışı Sadi’den tapuda payı devraldığını davacıya 21.03.2011 günlü Noter ihtarıyla bildirdiği, davanın ise, 20.04.2011 tarihinde açıldığı görülmektedir. Bilirkişi kurulunun 27.03.2012 günlü raporunda, çekişme konusu payın 456.329,70 TL değerinde olduğu tespit edilmiş, mahkemece belirlenen bu bedel ile tapu harç ve gideri toplamı depo ettirilerek bu değer üzerinden dava kabul edilmiştir. Davalıya pay satışını düzenleyen resmi senette satış bedeli 500.000 TL'dir....
Açılan dava aşağıda sunacağımız nedenlerden dolayı haksız ve yersizdir, REDDİ gerektiğini, her ne kadar Muvaaza nedeniyle Tapu iptaline ilişkin uygulamada Yargıtay İBK ve Daire Kararları ile içtihatlar oluşmuş ve muvazaa şartları kısmen dava dilekçesinde belirtildiği şekilde ifade edilmiş ise de dava dilekçesinde ifade edilmeyen hususların varlığı ve somut olayın özellikleri nedeniyle davanın ne kadar somuta indirilmeden açıldığını aşağıda detaylı bir şekilde açıklayacağını, muvazaa davalarının kabul görmesi için dava dilekçesinde belirtilen hususların araştırılması yanında murisin mal kaçırma amacıyla hareket etmesi temel şart olduğunu, mal kaçırma amacı taşımayan işlemlerde bir muvazaadan bahsetmek mümkün olmadığını, bu çerçevede; Dava konusu 152 ada 66 parselin tapu kaydının incelenmesinden taşınmazın devir nedeni paylaşma (taksim) olarak görülmektedir. Yani Zaten muvazaa nedeniyle iptali istenebilecek şekilde görünürde bir satış, gizlenen bir bağış söz konusu değildir....
işlem ise satış sözleşmesi olduğunu, TBK'nın 1. maddesine göre; sözleşmenin tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulacağını, taraflar arasında yapılan satış sözleşmesinin tarafların gerçek iradesini yansıtmadığından geçersiz olduğunu, tarafların gerçek iradesini yansıtan bağışlama sözleşmesinin ise kanunen gerekli şekil şartına uymadığından geçersiz olduğunu, TBK'nın 288. maddesine göre, bağışlama akdinin geçerli olabilmesi için resmi şekilde yapılmış olması gerektiğini, bu nedenlerle satış sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti ile bu sözleşmeye dayanarak oluşan tapu kaydının iptalini ve eski hale getirilmesini talep ettiklerini, davalı T7'nın kendisine devredilen taşınmazları gerçekte satış niyeti olmaksızın, mirasçıların dava açmasını önlemek amacıyla muvazaalı olarak diğer davalılara devrettiğini, davalılar T7 ve T8 yapmış oldukları bu muvazaalı satış işlemlerine bağlı taşınmaz devirlerini aynı gün içerisinde yaptıklarını, sadece bu durumun dahi...
Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir. Mahkemece, tapuda ödenen harç ve masrafların davalı tarafından ödenen kısmı yerine tamamının önalım bedeline dahil edilmesi suretiyle karar verilmesi doğru görülmemiştir. 3- Davalının temyiz itirazlarına gelince; davacı muvazaa iddiasında bulunmuş, taşınmazın gerçek satış bedelinin 55.000,00 TL olduğunu, ancak tapudaki devir işlemi sırasında 146.000,00 TL olarak gösterildiğini ileri sürmüştür. Mahkemece muvazaa iddiası sabit görülmediğinden önalım bedeli olarak 150.948,00 TL davacı tarafa depo ettirilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhalemeleri Kanununun 326/2. maddesi gereğince, davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır....