e satmaya çalıştığını belirterek, 14.03.2003 tarihli satış vaadi sözleşmesinin muvazaa sebebiyle iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile ... 10.noterliğinin 14.03.2003 tarih ve 4284 yevmiye numaralı ''Düzenleme Şeklinde taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi ve ferağı vekaletnamesi''nin muvazaa nedeniyle iptaline karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar, ortak murisleri olan ... tarafından düzenlenen 14.03.2003 tarihli satış vaadi sözleşmesinin muvazaa nedeniyle iptalini istemişler, mahkemece, yapılan yargılama sonucunda muvazaa iddiası gerçek kabul edilerek, bahsi geçen satış vaadi sözleşmesi ve ferağı vekaletnamesinin tamamen iptaline karar verilmiştir....
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının talebinin muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemi mi yoksa miras bırakanın iradesinin ikrah yolu ile fesada uğratılması nedeni ile tapu iptal ve tescil istemi mi olduğu noktasında toplanmaktadır. Bu noktada muris muvazaası ve ikrah kavramları üzerinde durmakta yarar vardır. İrade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanan muvazaa, pozitif hukukumuzda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 19. maddesinde düzenlenmiştir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 16/07/202 NUMARASI : 2021/175 ESAS, 2021/296 KARAR DAVA KONUSU : Muvazaaya Dayalı Tapu İptali ve Tescil (TBK. 19. madde) KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK'nın 352 ve devamı maddeleri uyarınca dosya incelendi....
TBK' nun 19.) maddesi, 4721 s. TMK' nun 706. maddesi, 6098 s. TBK' nun 237. maddesi ile 2644 s. TK' nun 26. maddesidir. Yargıtay İBK'nin 01/04/1974 tarih ve 1/2 sayılı İnançları/İçtihatları Birleştirme Kararında; "Bir kimsenin; mirasçısını miras hakkından yoksun etmek amacıyla, gerçekte bağışlamak istediği tapu sicillinde kayıtlı taşınmaz malı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmiş bulunması halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olsun miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılarının, görünürdeki satış sözleşmesinin 818 s. BK' nun 18. (6098 s. TBK' nun 19.) maddesine dayanarak muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de şekil koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabileceklerine ve bu dava hakkının geçerli sözleşmeler için söz konusu olan 743 s....
Gerçekten, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 19. maddesi hükmünde genel muvazaa düzenlenmiş olup, “…..tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır” hükmü getirilmiştir. Mirasçı sözleşmenin tarafı olmadığından sözleşmenin muvazaalı olarak yapıldığı iddiası her türlü delille kanıtlanabilir. Özellikle, resmi sicillere bağlı tutulan malların muvazaalı devrinde TBK'nın 19. maddesinin uygulanabileceği ve muvazaa iddiasının araştırılacağı yasal ve yargısal uygulama gereğidir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.05.2009 günlü ve 1999/4-286 esas, 1999/293 karar sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir. Somut olayda ise, yukarıda açıklanan ilke ve olguları kapsar biçimde bir araştırma ve incelemenin yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur....
Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Davacının talebi İİK.nun 277 ve devamı, olmadığı takdirde TBK 19.maddesi gereğince açılmış tasarrufun iptali davası olduğuna göre muvazaalı işlemin diğer tarafı olan yani borçlu tarafından ilk satış yapılan şahıs ve varsa diğer satış yapılan şahıslarında davaya dahil edilip taraf teşkilinin sağlanması gerekmektedir. Davaya konu edilen 34 XX 406 plaka sayılı araç davalı borçlu adına kayıtlı iken 16.01.2017 tarihinde dava dışı Hakan Doğan adına tecilinin yapıldığı, sonrasında sırayla Ümit Aykır ve Hakan Doğan adına tescilinin yapıldığı, Kayseri 11....
Ancak davaya konu edilen taraflar arasındaki bu alım satım ilişkisi değil, davalı şirket ile diğer davalı 3. kişi arasındaki muvazaalı olduğu ve iptali istenilen işlemdir. Özellikle vurgulandığı gibi tasarrufun iptali davasında ya da somut olayda olduğu gibi TBK’nın 19. maddesi gereğince ve İİK’nın kıyasen uygulanması istemli olarak açılan davalarda alacaklı ile borçlu taraflar arasındaki ticari nitelikteki alım satım ya da banka alacağını oluşturan ticari ya da genel kredi sözleşmeleri görevin belirlenmesinde dikkate alınamayacaktır. Ne tasarrufun iptali davası, ne de TBK m. 19 gereğince İİK’nin 283. Maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olduğundan 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kalmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi KARAR Davacı taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin muvazaalı oluğunu ileri sürerek iptali istemiyle eldeki davayı açmıştır. Dava, muvazaa iddiasına dayalı uyuşmazlıktan kaynaklanmaktadır. 9.2.2011 gün ve 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik yapılmasına Dair Kanunun 8.maddesi ile 2797 sayılı Yargıtay Yasasının 14.maddesinde yapılan değişiklik uyarınca; TBK'nın 19. maddesi gereğince muvazaa iddiasına ilişkin davalar sonucu verilen hüküm ve kararların temyizen incelenmesi görevi, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 21.01.2013 günlü ve 2013/1 sayılı kararı uyarınca 1.2.2013 tarihinden itibaren Yargıtay 17.Hukuk Dairesine verilmiştir. SONUÇ: Dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 17.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 06.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 21.06.2005 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesinin muvazaa nedeniyle iptali, birleşen davada satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne, birleşen davanın reddine dair verilen 21.10.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ve birleşen dosyanın davacısı Serhat Altunboğa ve arkadaşları vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 04.11.1985 tarihli satış vaadi sözleşmesinin muris muvazaası sebebiyle iptali, birleşen dava ise 04.11.1985 tarihli satış vaadi sözleşmesine dayanılarak tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir....
İstinaf kanun yoluna başvuran davalı T7 vekili dilekçesinde özetle; davacının elinde aciz belgesi olmadığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini, tasarrufun borcun doğumundan önce yapıldığını, taraflar arasındaki tasarrufun gerçek bir satış işlemi olduğunu, ihtiyati haczin kaldırılması gerektiğini beyanla mahkemece verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir. HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf itirazları, İİK ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda; BK 19 vd maddelerine dayalı alacağın tahsiline yönelik muvazaa davasında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "muvazaa" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu tür davalarda kıyasen İİK'nın 281/2 maddesi uygulanır....