e hisse devir sözleşmesi ile devretmesine rağmen bu pay devrinin şirket pay defterine kaydedilmediği gibi ticaret siciline tescil ve ilan da ettirilmediğini, halen ortak görünmesi nedeniyle müvekkili şirket hakkında 6183 sayılı Yasa uyarınca mali yükümlülük doğduğunu, müvekkili şirketin tescil işleminin yapılması hususunda davalı şirkete yaptığı ihtarın da sonuçsuz kaldığını ileri sürerek, davacının davalı şirketteki 300 hissesini tamamıyla devrettiğinin tespiti ile devir işleminin şirket pay defterine ve ticaret siciline kayıt ve tescilini talep ve dava etmiştir. Davalılar, davaya cevap vermemişlerdir....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2008/318 esas sayılı dosyasında hisse devrinden kaynaklanan borcun tahsili için yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali isteminin "hisse devrinin ispatlanamadığı" gerekçesiyle reddedildiği, kararın kesinleştiği, eldeki davada ise kesinleşen davaya konu hisse devrinin yapıldığının tespitinin talep edildiği, her iki dosyadaki taleplerin birlikte incelenmesinde derdestliğin söz konusu olduğu gerekçesiyle kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, her ne kadar İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/318-2011/748 E.K sayılı dosyası işbu dosya için kesin hüküm teşkil etmemekte ise de davacının, davalı V.. D..'...
ni işletmek suretiyle kar payı elde ettiklerini ileri sürerek tapu kayıtlarının ve şirket payının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, bankadan çekilen para ve şirket kârına karşılık 10.000,00 TL nin yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi isteğiyle eldeki davayı açmışlardır. Davalılar, dava konusu 1302 ada 4 sayılı parseldeki 3 nolu bağımsız bölümün bakım karşılığı devrinin yapıldığını, kanser hastası olan murisin bakım ve tedavisi ile kendilerinin ilgilendiklerini, akitten doğan bakım görevinin yerine getirildiğini, diğer davalı ...'...
Noterliği’nin 24/01/2018 tarih ve 01934 YN'lu cevabi ihtarnamesi ile, hisse devrine ilişkin dayanak bildirilmediği, geçerli nedenle yapılmadığı, yönetim kuruluna bilgi verilmediği, hisseleri devralan T1 şirket aleyhine açtığı davalar bulunduğu, hisse devir işleminin iyi niyetle bağdaşmadığı, esas sözleşmenin 14. maddesinde pay devrinin şirket yönetim kurulunun muvafakatına tabi olduğu, şirket yönetim kurulunun pay devrine muvafakat etmediği, bu nedenlerle karar ve ortak pay defterine hisse devrinin işlenmediği ihtaren bildirilmiştir....
Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre, davalı borçlu ...’ün davalı ...’e yaptığı hisse devri bulunmadığından davanın davalı ... yönünden husumetten reddine, diğer davalılar arasındaki dava konusu 27.8.2012 tarihli tasarrufun davalıların kardeş olması, dava konusu devrin bedelsiz yapılması, davalı borçlunun hisse devrine rağmen aynı şirkette görevine devam etmesi, bedel farkı nedeniyle muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne dava konusu hisse devrinin TBK’nun 19 maddesi gereğince iptaline, davacıya dava konusu takip dosyasındaki alacağı ile sınırlı olarak hisseler üzerinde satış yetkisi tanınmasına karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Davalı vekili; protokoldeki imzanın kendisine ait olmadığını, ayrıca protokolde davacının adı, imzası ve davacıya dair hiçbir ibare yer almadığını, 28.04.2007 tarihli sözleşme ile davacının hisselerinin devrini taahhüt ettiğini, hisse bedellerinin davacıya ödendiğini, davacının hisse devrini dilekçe ile şirkete bildirmesi ile de hisse devrinin yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya ve dosya kapsamına göre; anonim şirketin pay senedine bağlı olmayan hisselerinin devrinin, alacağın temliki hükümlerine göre yapılabileceği, bedeli ödenmediği taktirde hisseleri geri isteme hakkı açıkça saklı tutulmadığı sürece hisselerin geri alınmasının mümkün olmadığı, bu nedenle, hisseleri geri alma hakkını saklı tutmayan davacının hisse senetlerinin devrinin iptalini talep edemeyeceği, her nekadar protokolde davacı ...'...
Yine, TTK 595/2.m. gereğince asıl davalı Şirket tarafından dava konusu hisse devri ile ilgili olarak alınan bir pay devri ve Şirket pay defterine kaydedildiği yönünde bir delil de dosyamıza sunulmamıştır.Ancak hisseleri davacıdan devralan birleşen davalı ... ... davalı Şirketin müdürü olup hisse devri sonrasında devre onay verilmesi yönünde ortaklar kurulu kararı almak ve hisse devrini ticaret siciline tescil ettirerek TTK 595.maddesinde hisse devrinin geçerli olması için gerekli yasal prosedürün gereğini yerine getirmekle yükümlüdür. Birleşen davalı Şirket müdürüne keşide edilen ihtarname asıl davalı Şirketin adresine gönderilmiş olup ihtarname tebliğ edilememiş olmakla birlikte yasal 3 aylık süre içerisinde hisse devrine onay verilip verilmediği konusunda asıl davalı Şirket genel kurulu tarafından bir karar alınmadığı sabittir....
de sahibi olduğu hisselerinin tamamının davalılara devri mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun yürürlükte bulunduğu 2012 yılından önce gerçekleştiğini, anonim şirket hissesinin muris muvazaası nedeni ile devrinin iptaline ilişkin olarak Yargıtay 11.Hukuk Dairesi'nin 18.09.2017 tarih 2017/2861 E. 2017/4477 K. Sayılı ilamında belirtildiği gibi şirket hisse devirlerinin iptalinin istenildiği, izah olunan nedenlerle murisin davalı şirkette bulunan hisselerinin devirlerinin iptaline ve terekeye iadesine, bu durumun mümkün olmaması halinde tenkisine karar verilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, hisse devrinin iptaline ve tenkisine ilişkindir. Tüm dosya kapsamından; davalı ... ... hisselerinin muris ...'...
Kaldı ki, somut uyuşmazlık bakımından hisse devrinin onaylandığına dair ortaklar kurulu kararı sunulmadığı gibi hisse devrinin tescili için şirkete yapılan bir başvuru da bulunmadığından ortaklar genel kurulunun onayından söz edilemez." gerekçeleriyle davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verildiği anlaşılmıştır....
Taraflar arasında davacının davalı şirkette bulunan hisselerini noterde akdedilen hisse devir sözleşmesi ile davalı T3 devrettiği, devir nedeniyle davalı T3'ın davacıya 50.000,00 TL ödediği, hisse devrinin davalı şirket ortaklar kurulu kararıyla kabul edildiği, ticaret sicilinde tescil işleminin ise yapılmadığı hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır. Asıl davada uyuşmazlık, davacının hisse devrinin ticaret sicilinde tescilini talep edip edemeyeceği, karşı davada ise, karşı davacının hisse devir sözleşmesi nedeniyle karşı davalıya ödediği bedelin tahsilini talep edip edemeyeceği hususlarından kaynaklanmaktadır. Öncelikli olarak davalı T3'ın ek karara yönelik istinaf itirazının incelenmesi gerekir....