Mahkemece, davalı Kurumun, davacının ortağı olduğu limited şirketin.... ayları arası prim borçlarından dolayı, davacıya tebliğ edilen ödeme emrinin ve takibin, davacının şirketteki hisselerini devretmesi nedeniyle iptaline karar verilmiş ise de, davacının, limited şirket ortağı olarak sorumluluğunun belirlenmesinde; hisse devrinin 3.kişi konumundaki Sosyal Sigortalar Kurumu bakımından hüküm ifade edebilmesi için, Ticaret Siciline tescil ile, Türk Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilmesi yasa gereği olup, dosya içeriğinden, işbu hisse devrinin Ticaret Sicilinde tescil ve ilanı koşulunun 24.01.2008 tarihinde yerine getirildiğinin anlaşılması karşısında; davacının ödeme emrine konu prim borcu ve ferilerinden 6183 sayılı Yasanın 35/1 maddesinde öngörülen biçimde sermaye hissesi oranında doğrudan doğruya sorumlu olduğunun ve 2008/1.ayına ait prim borçlarından sorumlu olmadığının düşünülmemesi isabetsizdir. ./.....
Davacı vekili, davacı şirketin yetkilisi ve ortağı dava dışı Bahri Tuz ile davalı şirketin ortağı ve yetkilisi bulunan Mert Topçuoğlu ile arasında, limited şirket hisse devrinin kararlaştırıldığını, bu hususta noterde hisse devir sözleşmesi akdedildiğini, noter sözleşmesinde devir bedelinin 16.000 TL olarak gözükmesine rağmen devir bedeli olarak banka yoluyla davacı şirket tarafından davalı şirket hesabına 48.000 TL nin ödendiğini, ancak davalı şirketin hisse devrine icazet vermediğini ve hisse devrinin Ticaret Sicil Müdürlüğüne bildirilmediğini ileri sürerek, hisse devrinin gerçekleşmemesi nedeniyle davalıya ödenen hisse devir bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesini istemekte iken davalı vekili ise, taraf şirketlerin arasında sözlü kira akdi bulunduğunu, dava dışı şirket hissedarları arasındaki hisse devrinin davalı şirketi bağlamayacağını, paranın müvekkiline kira bedeli olarak gönderildiğini, aksine müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu savunarak, davanın...
Davacı vekili, davacı şirketin yetkilisi ve ortağı dava dışı ... ile davalı şirketin ortağı ve yetkilisi bulunan ... ile arasında, limited şirket hisse devrinin kararlaştırıldığını, bu hususta noterde hisse devir sözleşmesi akdedildiğini, noter sözleşmesinde devir bedelinin 16.000 TL olarak gözükmesine rağmen devir bedeli olarak banka yoluyla davacı şirket tarafından davalı şirket hesabına 48.000 TL nin ödendiğini, ancak davalı şirketin hisse devrine icazet vermediğini ve hisse devrinin Ticaret Sicil Müdürlüğüne bildirilmediğini ileri sürerek, hisse devrinin gerçekleşmemesi nedeniyle davalıya ödenen hisse devir bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesini istemekte iken davalı vekili ise, taraf şirketlerin arasında sözlü kira akdi bulunduğunu, dava dışı şirket hissedarları arasındaki hisse devrinin davalı şirketi bağlamayacağını, paranın müvekkiline kira bedeli olarak gönderildiğini, aksine müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu savunarak, davanın reddini istemektedir...
Davalı ..., ..., ..., ..., ..., ... vekili, davalı şirket adına tescilli taşınmazda müvekkilince kat karşılığı inşaat yapıldığını, müvekkiline düşecek konutlardan 15 tanesinin davalı şirketçe satılması nedeniyle 15 konut ve 225 bin bedel karşılığı işbu davaya konu taşınmaz ile 7561 ada 10 parseldeki taşınmazın 1/2'sinin müvekkillerine devredildiğini, 15 konut değeri de nazara alındığında rayiç bedelin ödendiğini, yine müvekkilleri ile davalı şirketin yetkilisi arasında bir akrabalık ilişkisinin de bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Diğer davalılar vekili, muvazaa şartlarının oluşmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesince, davalılardan ... İnşaat Kollektif Şirketi'nin davaya konu taşınmazın önceki maliki olup, muvazaa iddiasıyla tapunun iptali ve şirket adına tescili istendiğinden böyle bir davada şirkete ve işlemi yapan ... ...'a husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle ......
Hisse senetlerinin devrinin karşılıksız olup, olmadığı hususunun yargılamayı gerektiriyor olması ve hisse devir tarihlerinde tarafların evli olduğu hususlarının da dikkate alındığında davalılar vekilinin itirazının reddine karar vermek gerekmiş, 1- Davalılar vekilinin Mahkememizce verilmiş 11/02/2021 tarihli İhtiyati Haciz kararına İtirazının REDDİNE, " karar verildiği anlaşılmıştır....
Somut olayda limited şirketteki hissesini noterden devreden davacı, hisse devrinin onaylandığına dair ortaklar kurulu kararı sunduğu,6102 sayılı TTK'nın 598/2. maddesi gereğince, şirket müdürü tarafından tescil yaptırılmaması halinde ayrılan ortak adının silinmesi için ticaret siciline başvurabilir hükmü uyarınca davacının devrettiği paylarla ilgili adının silinmesi yönünde ticaret siciline yaptığı başvurusunun reddedildiği, 6102 sayılı TTK’nın 595/Son. fıkrasına göre hisse devrinin tescili için yapılan başvuru, şirket genel kurulu tarafından 3 ay içerisinde red edilmediği takdirde onay vermiş sayıldığı, bu hüküm doğrultusunda hisse devrinin onay tarihinden itibaren şirkete karşı geçerli hale geleceği ve onay tarihi itibarıyla ortaklık devrinin gerçekleştiği, bu nedenle şirket ortaklar kurulu tarafından devre 11/01/2021 tarihi itibarıyla onay verildiğinden devrin 11/01/2015 tarihinde gerçekleştiği anlaşılmakla davacının davasının kabulüne, davacı ... ’ın ......
CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle ; Davacıların iddialarına göre hisse senedi devir işleminin 1997 yılından önce gerçekleşmiş olması nedeniyle, gerek 5 yıllık gerekse 10 yıllık zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, muvazaa iddiasının yerinde olmadığını, hisse devrinin yasaya uygun olarak müvekkilinin alacağına karşılık yazılı sözleşmeyle yapıldığını ancak aradan geçen zaman nedeniyle yazılı sözleşmenin bulunamadığını, davacıların murisinin elinde kalan %0,11 payın yönetim kurulunda yer almak maksadıyla bırakıldığını ve kendisine sonradan yapılan ödemelerin iyiniyet ödemesi kapsamında olup kâr payı ödemesi olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava; davacıların murisi ile davalı arasında yapılan anonim şirket hisse devrinin muvazaalı olduğu iddiasına dayalı, tespit ve tescil istemine ilişkindir. Mahkememizce yapılan yargılama sonunda; ... San. Tic....
e karşı inançlı işleminin kabul edilmemesi karşısında 2013 tarihli davalı ... ile davalı ... arasındaki hisse devrinin muvazaalı olduğunun kabulü de mümkün değildir. İsmail ve ...'ın eşlerine yapılan pay devirlerinde kendi hisselerine düşen pay devirlerinden mahsubu şeklinde kurulan mahkeme hükmüne itiraz etmeyerek bu hisse devir işlemlerinden haberdar olan ve onay veren davacıların taraf olduğu işleme karşı muvazaa iddiası da dinlemeyeceğinden Mahkemece, davalı ...'ın davalı ...'ya hisse devrinde yapılan inançlı işlemin tanıkla da ispatlanamaması nedeniyle davalı ... ...'in davalı ...'a 2013 tarihindeki hisse devri ile ...'nın eşi davalı ... ile davacı ...'ın eşi ...'...
İNCELEME VE GEREKÇE : Asıl dava ------ hisse devir sözleşmesinin geçersizliği nedeniyle hisselerin iadesi, olmadığı takdirde, hisse devrinin gabin sonucu yapıldığı iddiasıyla, hisselerin gerçek değeri ile sözleşmede gösterilen değer arasındaki farkın tahsili isteklerine ilişkindir. Mahkememizle birleşen----- sayılı dosyası ile açılan dava ise; notere, hisse sahibi olduğu şirkete ve hisseyi devralan diğer şirket aleyhine açılan hisse devir sözleşmesinin sahteliği nedeniyle iptali ,devre konu payların pay defterine yeniden davacı adına kaydı talebidir. Dosya içine alınan -----, pay defteri örneği ve hisse devir senedine --------- %15 oranında hissedarken bu hisselerin tamamının----------- tarafından imzalanmış olduğu, ancak noter senedinde devreden olarak ------------ yer aldığı, hisse devir senedinde imzanın vekaleten atıldığına dair bir açıklama bulunmadığı anlaşılmaktadır....
Limited şirket kuruluş sözleşmesinin değiştirilmesi niteliğini taşıması nedeniyle Ticaret Sicilinde Tescil ve Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilen hisse devrinin, kamu alacağının tahsiline imkan bırakmamak amacıyla yapıldığı ileri sürülmekte ise de, hisse devri sözleşmesinin, 6183 sayılı Yasanın 30'uncu ve 24'üncü maddeleri uyarınca genel mahkemelerde açılan iptal davasına konu edilip, iptali sağlanmadığından, hisselerini bütün hak ve yükümlülükleriyle devreden davacı adına düzenlenen ödeme emrinin iptali yolunda verilen karara yönelik temyiz isteminin reddine 15.3.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....