WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yani bu davayı tasarrufun iptali davasına dönüştürmez. Somut uyuşmazlıkta; 4- Davacı vekili, dava dilekçesinde borçlu ..............n davalı şirkette nam-ı müstear ile gizlenmiş muvazaa ile hisse sahibi olduğunu iddia ederek davalı şirketin tüm aktif ve pasifleri ile birlikte ............a ait olduğu, muvazaalı olarak kurulan şirketin ve şirket ortağı olan diğer davalının davacı şirket yönünden alacaklarının şimdilik 350.000,00 TL'si hakkında sorumlu tutulmasına ve bu borcun davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. 5-Yargıtay 17....

    Yüzeysel olarak bakıldığında, iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de, bu benzerlik her iki tür davanın güttüğü amaçtan öteye gitmemektedir. Muvazaa davası, yani yapılan işlemin muvazaa nedeniyle hükümsüz olduğunu belirtmek için açılan dava ile tasarrufun iptali davası amaçları bakımından birbirlerine yaklaşırlarsa da gerçekte nitelikleri, koşulları, doğurduğu sonuçlar bakımından birbirinden farklıdırlar. Tasarrufun iptali davası, borçlunun tasarruf işlemlerinden zarar gören ve elinde aciz belgesi bulunan alacaklılar tarafından açılabilir. Ne var ki, tasarrufun iptali davası, borçlu tarafından geçerli olarak yapılan tasarruf işlemlerinin davacı bakımından hükümsüz olduğunu tespit ettirmek için açıldığı hâlde, muvazaa davasında borçlunun yaptığı tasarruf işleminin gerçekte hiç yapılmamış olduğunun tespiti istenir. Yani yapılan işlemin geçersizliği ileri sürülür. 20....

      Somut uyuşmazlık yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; TBK'nin 19 uncu maddesi uyarınca muvazaa hukuki olgusuna dayanılarak açılan tasarrufun iptali davasının hak düşürücü süreye tabi olmadığından, tarafların ileri sürdükleri kanıtlar toplanıp değerlendirilerek, uyuşmazlığın esası hakkında nihai karar verilmesi gerekirken, eldeki davanın hukuki nitelendirmesinde yanılgıya düşülerek tasarrufun iptali davasının ön koşulunun oluşmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur....

      Somut uyuşmazlıkta dava dilekçesinde açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayanılmış olup bu durumda davanın niteliği itibariyle TBK'nın 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkin olmasına göre bu davalarda aciz vesikası sunulması dava ön şartı uygulanmayacağından davanın esasına girilmek gerekirken yanılgılı değerlendirme ile İİK'nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali davalarında öngörülen aciz vesikası önşartı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK'nın 353/1- a/4. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir....

      Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/48 E ve 2012/250 K Sayılı kararı ile iptal edildiğini, davacıların kötüniyetli olarak bu davayı açtıklarını ve hukuki yararlarının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, temlikin muvazaalı olduğu, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/48 E Sayılı dosyasında görülen tasarrufun iptali davasının eda davası niteliğinde olmadığı, mülkiyetin davacılara geçmediği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1943 doğumlu mirasbırakan ...'ın 19.12.2013 tarihinde ölümü ile mirasçı olarak davacı oğulları ... ve ... ile davalı kızı ...'nin kaldıkları, mirasbırakan ...'ın çekişme konusu 6 parsel sayılı taşınmazdaki payının tamamını 23.12.2009 tarihinde satış suretiyle davalı kızı ...'a temlik ettiği anlaşılmaktadır.Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür....

        Maddesi uyarınca iddiasını yazılı delil ile ispatlamak zorunda olup davacı tarafın satışın muvazaalı olduğu iddiasını hiçbir yazılı delil ile ispatlayamadığını, Tanık olarak ifade veren Halise Uysal’ın 07.12..2017 tarihli beyanında; “Bu mağaza açılışı nedeni ile babam yüklü miktarda borçlandı, borçlarını ödeyebilmesi için kendisine ait Elvankent'te bulunan evini diğer davalıya sattı, satış bedeli ile borçlarını ödedi, satış işleminde herhangi bir muvazaa yoktur. Gerçek değeri üzerinden satmıştır. Sadece benim çocuklarımın satışı yapılan bu evin yakınındaki okulda okuyor olmaları nedeni ile bir yıl süre ile benim bu evde oturabilmem hususunda anlaşma yapıldı.” şeklinde beyanda bulunduğunu, tamamen zorunluluktan kaynaklanan bu nedenden dolayı muvazaa olduğunun kabul edilemeyeceğini, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 1996/1179 Esas ve 1996/1570 sayılı kararında; “Sözleşme aynı kanunun 293....

        İcra İflas Kanunu' nun 277. maddesinde söz edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeni ile hakları ihlal olunan ve zarar gören üçüncü kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilir. Üçüncü kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacı ile danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeni ile temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur....

          Muvazaa davası, yani yapılan işlemin muvazaa nedeniyle hükümsüz olduğunu belirtmek için açılan dava ile tasarrufun iptali davası amaçları bakımından birbirlerine yaklaşırlarsa da gerçekte nitelikleri, koşulları, doğurduğu sonuçlar bakımından birbirinden farklıdırlar. Muvazaa davasında borçlunun yaptığı tasarruf işleminin gerçekte hiç yapılmamış olduğunun tespiti istenir. Yani yapılan işlemin geçersizliği ileri sürülür. Muvazaa davası ayni nitelikte bir davadır. Muvazaanın kanıtlanması hâlinde dava konusu mal, borçlunun mal varlığından hiç çıkmamış hâle gelir. Taşınmaza ilişkin muvazaa davalarında borçlunun mal varlığından hiç çıkmamış hâle gelir. Taşınmaza ilişkin muvazaa davalarında hâkim tapu kaydının da borçlu adına tesciline karar verir. Muvazaa iddiası, zamanaşımına bağlı olmadan ileri sürülebilir. 5. Eldeki dava; davacıların alacağının Bursa 5....

            Tasarrufun iptali davalarında, davacı dilerse TBK. 19. maddesine, dilerse İİK. 277 ve devamı maddelerine göre muvazaa sebebiyle tasarrufun iptali davası açabilir. Yargıtay'ın yerleşik uygulamasında da belirtildiği gibi; iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277.maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar....

            Davalılardan ... aracın annesi olan diğer davalı tarafından satın alındığını, muvazaa iddiasının yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiş, diğer davalı cevap vermemiştir. Mahkemece borçlunun aciz halinde bulunması ve satın alan kişinin borçlunun annesi olması nedeniyle davanın kabulü ile aracın ...’a satışının davacı yönünden iptaline karar verilmiş; hüküm, davalılardan ... tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalının, diğer temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak,İİK'nun 277 ve devamı maddelerine göre açılan tasarrufun iptali davalarında davanın kabulüne karar verilmesi halinde karar harcının tasarrufa konu malın tasarruf tarihindeki gerçek değeri ile aciz vesikasına bağlanmış alacak miktarından hangisi az ise o miktar üzerinden belirlenmesi gerekir....

              UYAP Entegrasyonu