Eldeki dava da, İİK'nın 277 vd. maddeleri gereğince tasarrufun iptali olmadığı takdirde TBK'nın 19. maddesi gereğince açılmış muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğuna göre, açılan dava aile hukukuna dayalı bir dava niteliğinde değildir. Taraflardan davacı ile davalı Yusuf'un daha önce evli olmaları da eldeki davanın aile hukukuna ilişkin olduğu sonucunu doğurmayacaktır. Esasen davacı mevcut boşanma davasının mali sonuçlarından doğan haklarını korumak gayesi ile borçlunun tasarrufunun iptalini talep ettiğinden dava, Yargıtay HGK ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin içtihatlarında açıklandığı üzere asliye hukuk mahkemelerinin görevine girmektedir....
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; tasarrufun iptaline konu taşınmaz devrinin borcun doğumundan önce yapıldığı, borcun doğumundan yaklaşık 2 yıl önce yapılan tasarrufun 2 yıl sonra doğan borç için muvazaa oluşturmayacağı, hal böyle iken davacının, davalılar aleyhine muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptali davası açmakta hukuki yararının olmadığı anlaşıldığından, hukuki yarar dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir. II. İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı tarafın istinafı: 5....
Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. HMK'nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 29/06/2021 NUMARASI : 2020/89 ESAS, 2021/174 KARAR DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı davalılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK' nın 352 ve devamı maddeleri uyarınca dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili ilk derece mahkemesine vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka alacağı nedeni ile davalılardan T6 aleyhine Mersin 5. İcra Müdürlüğü'nün 2019/14715 sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını ancak borçlunun haksız olarak borca itiraz ettiğini, itirazın iptali için Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2020/193 sayılı ddosya ile itirazın iptali davası açtıklarını, ayrıca davalı borçlu T6'ın Mersin ili Mezitli ilçesi Yüksekharman mevki 37 ada 12 parsel B Blok 5....
Dava, tasarrufun iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK'nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dava; TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine, bu yöndeki talep kabul edilmezse İİK. 277 ve devamı maddelerine göre tasarrufun iptali istemiyle ve terditli olarak açılmıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 25/11/2019 tarih, 2017/5713 E. ve 2019/11080 K. sayılı kararında açıklandığı üzere; Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nın 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar....
Mahkemece, davacının aşamalar itibariyle muvazaa nedeni tapu iptal tescil talebini yenilediği, muvazaa nedeniyle tapu iptal tescil davasının mülkiyet hakkına dayanan taşınmazın aynına ilişkin dava olduğu taşınmazı satan davalı ...'dan alacaklı olduğunu beyan eden davacının tapu iptal ve tescil talebinde hukuki yararı olmadığının anlaşıldığından bahisle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, BK'nun 19. madeddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre mahkemenin davanın tapu iptali ve tescili olduğu yolundaki tesbiti hatalı olmakla birlikte aynı taraflar ve aynı taşınmazla ilgili olarak ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/51 Esas 2010/76 Karar sayılı dosyasından tasarrufun iptali davası açıldığı ve yargılama sonunda taşınmazın ... ......
a devretmesi sebebi ile icra dosyalarındaki alacaklarını tahsil edemediklerini belirterek, ... ilçesi, ... ada 9 parsel üzerinde yer alan 1,2 ve 3 nolu bağımsız bölümlerin tapuların muvazaa nedeni ile iptalini, davalı ... adına tescilini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, davacı ile müvekkili ...'ın 1969 yılından beri fiilen ayrı yaşadıklarını, dava konusu taşınmazın 1967-1968 yıllarında müvekkili ... tarafından satın alındığını, 1985 yılında dava dışı kardeşi ...a sattığını, davacının iddialarının doğru olmadığını, belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kabulü ile dava konusu ... ilçesi ......
Ne var ki; yukarıda belirtildiği gibi dava genel muvazaa iddiasına değil, niteliği itibariyle İcra ve İflas Kanununun 277. ve devamındaki maddeleri hükümleri kapsamına giren tasarrufun iptali davasıdır. Davanın nitelendirilmesinde yanılgılı değerlendirme ile hatalı sonuca ulaşılmıştır. Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş; orta yerde İcra ve İflas Kanununun 277. ve devamı maddelerinde sıralanan tasarrufun iptali sebeplerinin bulunup bulunmadığını incelemek ve değerlendirmek, bunun sonucuna uygun bir hüküm kurmak olmalıdır. Tarafların karar düzeltme istekleri yerinde olduğundan kabul edilmeli, hüküm yukarıda açıklandığı gibi bozulmalıdır. ” denilmiştir. Bozma sonrası mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir....
K A R A R Asıl dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali tescil ve hacizlerin kaldırılması, birleştirilen dava muvazaa nedeniyle satış vaadi sözleşmesinin iptali mümkün olmazsa İİK'nın 278 vd. Maddeleri gereğince tasarrufun iptali istemine ilişkin olup, mahkemece satış vaadi sözleşmesine dayalı tescil davasının reddine, birleştirilen davada ise tasarrufun iptali konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, satış vaadi sözleşmesinin ise iptaline ve şerhin kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davacı tarafından satış vaadi sözleşmesinin iptalinin doğru olmadığı ileri sürülerek temyiz edilmiştir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6723 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun Hukuk Dairelerinin işbölümünü düzenleyen 20.01.2017 tarihli ve 2017/1 sayılı Kararına ve davanın açıklanan niteliğine göre temyiz inceleme görevi Yargıtay (13.) Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır....
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre tasarrufun borçtan önce yapıldığı ve muvazaa iddiası ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Dosya içeriğine kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, takip konusu borcun tasarruftan önce doğduğunun iddia ve ispatlanamamasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 1,55 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 30.3.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....