WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Dava koşulları yönünden somut olay incelendiğinde; davalı borçlunun mal beyanında belirttiği adresinde 30.01.2012 tarihinde haciz yapılmış ve oturanın olmadığı tesbit edilmiş, araç ve dava konusu taşınmazdan başka taşınmaz kayadına rastlanmamıştır....

    HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ: TAKİBİN İPTALİ KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava; TBK.' nın 19.maddesi uyarınca muvazaa iddiasına dayalı icra takibinin iptali istemine ilişkindir.Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 23.01.2020 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 28.01.2020 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2020 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca bu davanın temyiz incelemesi Yargıtay 4. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince dosyanın Yargıtay 4. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 18.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      İcra Hukuk Mahkemesi'nce verilen görevsizlik kararı ile dosyanın gönderildiği mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı ile dava dışı borçlu şirket arasında takibe konu bonoların ticari bir ilişki karşılığı verilmediği, davalı yanca dava dışı borçlu şirketten olan bonoya dayalı alacağın gerçek bir alacak olduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın kabulü ile sıra cetvelinde davalıya ayrılan payın yargılama giderleri ve vekalet ücreti dahil olmak üzere davacı alacağının karşılanmasının tahsisine, arta kalan kısmın davalıya ödenmesine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, muvazaa nedenine dayalı sıra cetvelinin iptali istemine ilişkindir. Muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında iddia, kural olarak, borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı (muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak, diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı güttükleri noktasındadır....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali, tescil,tazminat ve ecrimisil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir....

          Hemen belirtilmelidir ki, dava dilekçesi ve iddianın ileri sürülüş biçiminden; davacının, davalıların babası ...’den alacaklı olduğunu, ......’un borcunu ödemeye yeterli mal varlığı bulunmadığını, borçlu ....’un murisi .....’in çekişmeli taşınmazı davalılara muvazaalı bir şekilde aktardığını, ancak davalıların babası Durmuş tarafından muvazaaya dayalı bir dava açılmadığını, davalılar adına oluşan kaydın iptali ile borçlu ..... adına tescili isteği ile eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davada, iddianın açıklanan bu niteliği itibari ile muris muvazaası hukuksal nedenine dayanılmamış olup, davacıya icra dairesince 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 94. maddesi uyarınca verilen yetki kapsamında dava açılmıştır. Hal böyle olunca, işin esasının incelenmesi gerekirken hukuki nitelemede yanılgıya düşülerek davacının dava açma sıfatının bulunmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir....

            Muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı, davanın reddinin doğru olduğu, muvazaa hukuksal nedenine dayalı davalarda dava değerinin taşınmazın tümünün değeri üzerinden davayı açan mirasçı ya da mirasçıların payına isabet eden değer olduğu gözetildiğinde davalılar lehine hükmedilen vekalet ücretinin de doğru olduğu ve hükmün onanması düşüncesinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun bozma düşüncesine katılamıyoruz....

              İcra Müdürlüğü'nün 2014/1188 esas sayılı icra takip dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ödeme emri kendisine tebliğ edilen davalı borçlunun süresi içerisinde yetkiye itiaz ederek takibi durdurduğunu, borçlu hakkında muvazaalı icra takibinin yapıldığını, polis memuru olan borçlunun alacaklı davalı ... ile hiçbir ticari münasebeti bulunmadığını, ileri sürerek, müvekkili bankanın alacağının ilk sıraya alınmasına, icra dosyasına girecek paraların ... İcra Müdürlüğü'nün 2014/53 esas sayılı icra takip dosyasında alacaklı olan davacı ... 'ye ödenmesine ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, ..., davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma, deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacının borç ilişkisine yönelik muvazaa iddiasını ispatı için sadece akrabalık olduğunu ileri sürdüğü ve bunun dışında hiç bir delil sunulmadığı, dolayısıyla bu iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir....

                Somut olayda ise dava açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup TBK.19. (BK.18) maddesinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gözetilmeksizin uyuşmazlığın esastan incelenmesi usul ve yasaya uygun düşmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 28/01/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi....

                  Dava TBK’nun 19 maddesi gereğince muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir. Kural olarak 3.kişiler, danışıklı işlem nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilir. Çünkü danışıklı bir hukuki işlem ile 3.kişilere zarar verilmesi onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir. Ancak 3.kişinin danışıklı işlem ile haklarının zarar uğratıldığının benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan alacaklı olması ve danışıklı işlemin alacağının ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış bulunması gerekir.Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir....

                    Ayrıca Muvazaa iddiası ile açılan tasarrufun iptali davaların zamanaşımına bağlı olmadan ileri sürülebilmektedir. Somut olayda davacı vekili eldeki davayı açıkça Türk Borçlar Kanunu'nun 19. maddesine dayalı olarak açmıştır. BK'nun 19.maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında İİK'nın 277. vd. maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesi şartı aranmaz. Dava, Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. BK'nın 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaa davasında, asıl amaç borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmek ve bu suretle borçludan olan alacağın tahsilini sağlamaktır. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır....

                    UYAP Entegrasyonu