Öte yandan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda HMK 190. madde ve TMK 6. madde gereğince herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Somut olaya gelince, davacı, temlikin mal kaçırma amacıyla yapıldığını kanıtlayamamış, dinlenen davacı tanıkları da temliklerin muvazaalı olduğu yönünde beyanda bulunmamışlardır. Toplanan tüm deliller yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca değerlendirildiğinde temliklerin muvazaalı olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Halen mirasbırakan adına başka taşınmazlar da bulunmakta olup, murisin amacı mal kaçırmak olsa idi onları da temlik edecekken bu yapılmamıştır. Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir....
(Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır....
un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı, mirasbırakanı ...’nin 8901 parsel sayılı taşınmazını oğlu davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, işlemin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, muvazaa olgusunun ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....
Ne var ki; bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir....
Diğer taraftan, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Bu kapsamda temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti HMK'nın 190.maddesi ve TMK'nın 6.maddesi gereği davacıya aittir. Somut olaya gelince; dinlenen tanık beyanlarında muvazaanın varlığına dair somut bir olgu ortaya konulamamıştır. Öte yandan, bedeller arasındaki fark tek başına muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli olmadığı gibi, mirasbırakan dava konusu ve dava dışı taşınmazları için gayrimenkul satış vaaadinde bulunmuş, sözleşmenin ifası için de davalı ...’i vekil tayin etmiştir. Hal böyle olunca; ispat edilemeyen davanın reddi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir....
Öte yandan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda HMK 190. madde ve TMK. 6 madde gereğince herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Somut olgular yukarıdaki ilkeler ile birlikte değerlendirildiğinde, mirasbırakanın daha önce dava konusu taşınmazı haricen dava dışı 3.kişiye sattığını ancak sonrasında satıştan vazgeçilmesi üzerine davalının altınlarının bozdurularak satış parasının iade edildiği, ayrıca mirasbırakanın başka şahıslara da pay temlikleri yaptığı ve üzerinde pay bulunduğu gözetildiğinde temlikin mal kaçırma amacıyla yapılmadığı sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken değinilen hususlar göz ardı edilerek yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir....
nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacılar, mirasbırakan Nurettin Diken’in maliki olduğu 7460 ada 12 parsel sayılı taşınmazdaki 8 nolu bağımsız bölümü davalı eşine satış suretiyle devrettiğini, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescile karar verilmesini istemişlerdir. Davalı, iddiaların yersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, muvazaa olgusunun sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir....
un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı bedel isteğine ilişkindir....
Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, muvazaa yolu ile davalı 3. kişiye satıldığı iddia edilen aracın satım işleminin iptali istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, uyuşmazlığın aile hukukuna ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.Aile Mahkemesi ise, davacının malvarlığı rejiminin tasfiyesine ilişkin bir talebi olmadığı, davanın dayanağının BK 19. maddesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda davacı vekili, müvekkilinin eşi olan davalının sahip olduğu ve evlilik birliği içinde edinilmiş olan aracı boşanma davasının açılmasından sonra davacıyı mağdur etme kastıyla muvazaa yoluyla diğer davalı 3.kişiye sattığı iddiasıyla aracın 3.kişiye yapılan satış işlemlerinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesi ve ...Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, muvazaa yolu ile davalı 3. kişiye satıldığı iddia edilen aracın satım işleminin iptali istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, uyuşmazlığın aile hukukuna ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Aile Mahkemesi ise, davacının malvarlığı rejiminin tasfiyesine ilişkin bir talebi olmadığı, davanın dayanağının BK 19. maddesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda davacı vekili, müvekkilinin eşi olan davalının sahip olduğu ve evlilik birliği içinde edinilmiş olan aracı boşanma davasının açılmasından sonra davacıyı mağdur etme kastıyla muvazaa yoluyla diğer davalı 3.kişiye sattığı iddiasıyla aracın 3.kişiye yapılan satış işlemlerinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....