Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosyanın incelenmesinde; birbiri ile uyumlu SSGM, YSK ve Adli Tıp İhtisas Dairesi raporları ile tüm dosya kapsamına göre; davacı murisinin ölüm olayının kendisinde mevcut kronik hastalıklar sonucu meydana gelmiş olduğu, kişinin ölümü ile meslek hastalığı arasında illiyet bağı kurulamadığı, en son aldırılan Adli Tıp raporunda da (Adli Tıp Kurumunca 23.10.2019 tarihli rapor ile kişinin ölümünün kendisinde mevcut kronik hastalıklar (Hipertansiyon, Konjestif, Kalp Yetmezliği, Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı, Serebrovasküler Hastalık) ve gelişen komplikasyonlar sonucu meydana gelmiş olduğunu, kişide mevcut pnömokonyoz meslek hastalığının ölümüne etkisi ve katkısı bulunmadığına, muriste mevcut meslek hastalığının ölüme etkisi ve katkısının olmadığına oy birliği ile karar verildiği) açıkca murisin ölüm sebebinin tespit edildiği ve ölümün meslek hastalığı sonucu olmadığına karar verildiğinden davacı vekilinin...
ün gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -KARAR- Davacılar vekili, asıl ve birleşen davalarda; davacıların murisi olan ...’in davalı ile dava dışı ... Tekstil A.Ş arasında akdedilen 30.06.1994 tarihli Genel Kredi Sözleşmesine kefil olduktan sonra öldüğünü, 22.05.2000 tarihinde hesabın kat edildiğini ve icra takibine girişildiğini, murisin ölümünden sonra kullandırılan kredilerden mirasçıların sorumlu olmadığını, mirasçıların ölüm günündeki tarafların alacak ve borçlarından sorumlu olduklarını belirterek, müvekkillerinin borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, 30.06.1994 tarihli 4.000.000....
Mirasçılık belgesi aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan belgelerdendir ve maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez. Koşulları varsa aynı muris hakkında birden fazla mirasçılık belgesi istenebilir. Muris yahut mirasçıların ölüm tarihi belli değilse, ölümün ve ölüm tarihinin ispat edilmesi zorunludur. Ölümün ve tarihinin nüfus kayıtlarından anlaşılamaması halinde her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Mirasçılık belgesi isteyenin yahut mirasçılardan bazılarının mirası reddetmiş olmaları mirasçılık belgesi verilmesine engel değildir. Bu belge; muris ile mirasçıları arasındaki irs (soy) ilişkisini göstermesi yanında mirasın (terekenin) mirasçılara intikalini de sağlayıcı bir işleve sahiptir....
Aksi hâlde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler ve tapu müdürlüğü vb. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde ölüm tarihi itibarıyla belirlenmesi gerekmektedir. 3. Değerlendirme Somut olayda, davacı taraf muris ...’in ölüm tarihi itibarıyla davalı ... dairesine borcu olduğunu, terekede aktif bulunmadığını belirterek borca batıklığın tespiti isteminde bulunmuştur. Murisin ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Ne var ki Mahkemece terekenin aktif ve pasifi araştırılırken ölüm tarihinin baz alınmadığı görülmektedir....
Aksi halde terekenin murisin ölüm tarihinde borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak, bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi, mirasçının mirası kabul anlamına gelen davranışlarda bulunup bulunmadığının araştırılması gerekir. Somut olayda; mahkemece terekenin aktif ve pasifi belirlenirken ölüm tarihinin esas alınmadığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece yapılması gereken iş, 25.07.2015 tarihi itibariyle murisin üzerine kayıtlı taşınmaz, araç ve banka kaydının bulunup bulunmadığının araştırılması için ilgili tapu müdürlüğü, emniyet ve banka müdürlüklerine yazı yazılmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir....
Dava, TMK'nun 605/2. maddesinde yer alan ''ölümü tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır'' hükmüne dayanılarak açılan, mirasın hükmen reddi (terekenin borca batık olduğunun tespiti) istemine ilişkindir. Bu maddeye dayanan istemler süreye tabi olmayıp, mirasçıların iyi niyetli ya da kötü niyetli olmalarının bir önemi bulunmamaktadır. Dava murisin alacaklılarına karşı açılır ve murisin ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Ölüm tarihi itibariyle murisin tüm mal varlığı terekesinin aktifini, tüm borçları ise terekesinin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması terekenin ödemeden aczinin ve dolayısıyla terekenin borca batık olduğunun açık delilidir. Bu davada yetkili mahkeme, alacaklıların davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir....
Dosya arasına alınan mahkememiz 2018/842 Esas sayılı dava dosyasında davaya konu poliçenin düzenleme tarihinin 02/06/2017 olduğu, işbu davaya konu poliçeninde tanzim tarihinin 30/05/2017 olduğu ve işbu dosyadaki poliçenin sadece 3 gün önce düzenlendiği anlaşılmakla usul ekonomisi gereği, davacıların ve sözleşmeye taraf murisin aynı olması ve davalının da bir itirazının bulunmaması sebebi ile tekrardan rapor alınmamış olup, İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Dairesinin 03/12/2021 tarihli heyet raporu hükme esas alınmıştır....
ın ...’tan aldığı krediye bağlı olarak davalı tarafından 18/02/2010 başlangıç tarihli 1 yıl süreli hayat sigortası yapıldığını, sigortalı murisin 20/04/2010 tarihinde vefat etmesine rağmen bankaya olan kredi alacağı ödendikten sonra kalan meblağın davacı mirasçılara ödenmesi gerektiği halde davalıya yapılan başvurunun reddedildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 8.000 TL’nin murisin ölüm tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müteveffanın poliçe başlangıç tarihinden önce kanser hastası olduğunun anlaşıldığını, poliçe tanzimi sırasında ise bu hususların beyan edilmediğini, Hayat Sigortası Genel Şartları C.2.2. maddesi uyarınca beyan yükümlülüğüne aykırı davranıldığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna dayanılarak, muris ...'...
SHM de mirasçılık belgesi verilmesi için dava açıldığını ve yargılama sonunda murisin mirasçısı olmadığı anlaşıldığından mirasçının hazine olduğuna karar verildiğini, veraset ilamı ile ilgili iş bu davada mahkemenin celp ettiği nüfus kayıtlarında murisin Üsküdar T5 celp ettiği nüfus kaydında ölüm kaydının 1955 yılı olduğu, Kadıköy T5 celp edilen kayıtlarda ise ölüm tarihinin 1966 olarak tashih edildiği Kartal T5 murisinin geldisinin olması nedeniyle Kartal T5 de kayıtların celp edilmesinin uygun olacağı belirtildiği için Kartal T5 de kayıtlarının celp edildiği tüm kayıtlarda ölüm kaydına ilişkin herhangi bir belge bulunmadığının anlaşıldığını belirterek murisin gerçek ölüm tarihinin belirlenmesine, murisin Üsküdar, Kartal ve Kadıköy Nüfus Müdürlüklerindeki ölüm tarihinin düzeltilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi Kararı: Mahkemece; "Açılan davanın reddine," karar verilmiştir....
nun ölüm tarihinin düzeltilmesi talebi yönünden yapılan temyiz incelemesinde; Ölüm tarihinin düzeltilmesi istenen ...'nun ölüm tutanağının davacıların murisi ...'nun "01.01.1968" şeklindeki beyanı üzerine 29.06.1978 tarihinde düzenlendiği, dinlenen tanıkların muris Arslan'ın ölüm tarihine ilişkin gün, ay, yıl belirtmek suretiyle somut beyanda bulunamadıkları anlaşıldığına göre, Mahkemece ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü, 3....'nun nüfus kaydının iptaline karar verilmesi talebine yönelik temyiz incelemesine gelince; Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinden, ...'nun 11.03.1929 doğumlu olarak 09.02.1939 tarihinde nüfusa kaydedildiği, bilahare 01.02.2012 tarihinde öldüğünün davalı ...'nun eşi ... tarafından bildirilmesi üzerine ölümünün nüfus kaydına işlendiği anlaşılmıştır. Buna göre, hiç doğmadığı ve yaşamadığı iddia edilen ...'...