SAVUNMA:Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, davacının taleplerinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, dava konusu kaza ile ilgili hasar dosyasının açıldığını, davadan önce davacının değer kaybı zararının tahkim başvurusunda verilen kesin hükme istinaden müvekkili sigorta şirketi tarafından karşılandığını, poliçeden kaynaklı başkaca bir sorumluluğunun bulunmadığını, davacı tarafın munzam zarar talebinin soyut iddialara dayandığını, zararın ispat edilmesi gerektiğini, meydana gelen hasar sebebiyle oluşan zararın enflasyon ve kur farkı ile arttığı belirtilmişse de araç bedelleri de enflasyon ve kur farkından daha büyük bir hızla artış gösterdiğini, zarar miktarı sabit kalmakla birlikte hasarlı araçların değeri de aynı oranda artmakta olduğundan ödenecek tazminattan daha fazla bir zarara uğranmayacağı tespit edilebileceğini, aksi durumu kabul ise sebepsiz zenginleşme yol açacağını, davacı tarafa yapılan değer kaybı ödemesi ile sorumluluğun yerine getirildiği için munzam zarar oluşmasının...
GEREKÇE: Dava, munzam zarar istemine ilişkindir. Munzam zarar, farazi zarar olmayıp; somut bir zarardır. 6098 sayılı TBK'nın 122. maddesi uyarınca alacaklının temerrüt faizini aşan bir zarara uğraması gerekmektedir. Bu durumda borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür....
dayanak olarak yüksek enflasyonu gösterdiğini, oysaki Yargıtayın istikrarlı kararlarının munzam zararın objektif değil sübjektif bir zarar olduğu ve enflasyon, kur artışı vb.genel durumların munzam zarar olarak değerlendirilemeyeceği yönünde olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydı ile sigorta hukuk prensibi itibarı ile davalı şirketin sorumluluğunun mal varlığına riziko anında meydana gelen azalma ile sınırlı olduğunu, munzam zarar kavramı ile sorumluluk sigortası kavramının nitelik itibarı ile örtüşmediğini, munzam zarar talep edilmesinin şartlarından birinin de borçlunun kusurlu olması olup davalı şirketin kusuru bulunmadığını, davalı şirket tarafından davacıyı zararı uğratmak maksadı ile ödeme yapılmadığı hususunun gerçeği yansıtmadığını, davalı şirketin hasar aşamasında 3.540 TL tutarında hasar tazminatı ödemesi yaptığını, davacının faiz talebinin de haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle davanın öncelikle usulden reddine, işin esasına girilmesi halinde esastan reddine, aksi...
Davaya konu olayda davacı taraf, tahsil edilmesi gereken tazminat alacağının yasal süresinde tahsil edilemediğini, alacağın zamanında tahsil edilememesinden ve avans faizini aşan zararın ortaya çıkmış olması sebebiyle aşkın zarar talebine ilişkin iddiasını ispata elverişli deliller ortaya koymadığı zararın ne şekilde oluştuğunu konusunda ispat külfeti üzerinde olan davacının munzam zararın varlığını somut deliler ile ispatlayamadığı anlaşılmakla dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda da munzam zarara ait deliller bulunmadığı için dava tarihi itibariyle hesaplama yapıldığı görülmekle iş bu bilirkişi raporuna itibar edilmeyerek davanın reddine karar vermek gerekmiştir....
Munzam zarar sorumluluğu, kusur sorumluluğuna dayanır. Kural olarak munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağının varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faizi ile karşılanmayan zararını, zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını ispat etmekle yükümlüdür. Diğer bir anlatımla fiilen uğranılan zararın somut veri ve belgelerle tevsik edilmesi gerekir. Zira munzam zarar, alacaklının öz varlığından, ekonomik ve sosyal faaliyetlerinden, toplum içerisindeki statüsünden, başına gelen olaylardan kaynaklanan, somut olgular nedeniyle uğramış olduğu fiili zarardır (HGK'nın 31.10.2007 tarih ve 2007/11-668 E.-2007/798 K. ilamı)....
Borçlar Kanunu'nun bu hükmünde yer alan zarar doktrinde "munzam zarar ------ olarak adlandırılmaktadır. Buna göre, alacaklının malvarlığında iradesi dışında meydana gelen ve temerrüt faizinin üzerinde bulunan zarara munzam (ek) zarar denir. Zararın temerrüt faizinin üzerinde kalan kısmı munzam zaran oluşturur. Munzam zarann değişik şekilleri söz konusudur....
Borçlar Kanunu'nun bu hükmünde yer alan zarar doktrinde "munzam zarar ----- olarak adlandırılmaktadır. Buna göre, alacaklının malvarlığında iradesi dışında meydana gelen ve temerrüt faizinin üzerinde bulunan zarara munzam (ek) zarar denir. Zararın temerrüt faizinin üzerinde kalan kısmı munzam zaran oluşturur. Munzam zarann değişik şekilleri söz konusudur....
Dolayısıyla uyuşmazlıkta irdelenecek olan husus, 6098 sayılı Yasanın 122 nci maddesi gereği munzam (aşkın) zararın şartlarının oluşup oluşmadığıdır. 6098 sayılı Yasanın 122 nci maddesine göre, "Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür". Kanun söz konusu hükmü ile, alacaklının zarannın temerrüt faizinden fazla olması halinde, bu zararını borçludan talep etme imkânı tanımıştır. Borçlar Kanunu'nun bu hükmünde yer alan zarar doktrinde "munzam zarar ------- olarak adlandırılmaktadır. Buna göre, alacaklının malvarlığında iradesi dışında meydana gelen ve temerrüt faizinin üzerinde bulunan zarara munzam (ek) zarar denir. Zararın temerrüt faizinin üzerinde kalan kısmı munzam zaran oluşturur. Munzam zarann değişik şekilleri söz konusudur....
Bu itibarla salt ülkenin ve piyasanın içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklardan olan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı olarak ileri sürülen aşkın (munzam) zarar talebi, alacaklının bu sebeple zarara uğradığını açık ve somut bir biçimde iddia ve ispat etmediği müddetçe, TBK’nın 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın kanıtı olarak ileri sürülemez ve anılan şartlar sebebiyle ortaya çıkan olumsuzluklar alacaklı zararı olarak kabul edilemez. Dolayısıyla TBK’nın 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan aşkın zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerekir....
İNCELEME VE GEREKÇE : Davacı dava dilekçesinde temerrüt faizi ile karşılanmayan munzam zarar talebinde bulunmuştur.Munzam zarar borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan durum arasındaki farktır. Başka deyişle; temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğu kurallarına bağlı zarar şekilde tanımlanabilir. Türk Borçlar Kanunun 122. maddesi kapsamında munzam zararın talep edilebilirliği bir şartı da alacaklının mevcut olan zararını açık ve somut bir şekilde ispat etmesi gerekir. Faizi aşan zararın ödenebilmesi için uğranılan zararın varlığı ile miktarının ispatlanması gerekir. Bu açıklamalar ışığında davacının zararını somutlaştırarak zarar iddiasını ispat edecek delilleri ortaya koyması gerekir....