Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir....
Davacı Hazine, kadastro işlemleri sırasında usulsüzlük yapıldığını, kayalık, falez, çalılık vasfında yerlerin yasaya aykırı şekilde bilirkişi ve muhtarların aile fertlerine ve yakınlarına yazıldığını ileri sürerek davalı taraf adına olan zilyetlik şerhinin iptaline karar verilmesi istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne ve çekişmeli 28205 ada ... parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının muhdesat bilgileri bölümünde bulunan "Eşit hisselerle ... evlatları ... ve ...'...
İlçesi Ormanseven Mahallesi 149 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde yazılı muhdesat şerhinin düzeltilerek müvekkili davacıya ait olduğunun tespit ve tesciline, ayrıca beyanlar hanesine bu hususta şerh düşülmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Gerçekten, anılan hüküm uyarınca; “taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlardan birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğü beyanlar hanesinde gösterilir." Bu tür bir hakkın zemin üzerindeki binanın veya ağaçların yok olması gibi bazı nedenlerle ortadan kalkacağı kuşkusuzdur. Diğer taraftan Türk Medeni Kanununun 1012. maddesi hükmü gereğince de kaydın terkini kütükte hak sahibi görünen bütün ilgililerin rızaları ile mümkündür. Muhdesat belirtmesi, Türk Medeni Kanununun 684. maddesine sınırlama getirerek muhdesat konusu ile arazinin bütünleşmesine engel olduğundan, arazi sahibinin mülkiyet hakkını ileri sürmek suretiyle ve muhdesat bedelinin hak sahibine ödenmesi koşuluyla mahkemeden terkin talebinde bulunulması da olanaklıdır....
Çekişmeli taşınmazın tespit sırasında üzerindeki muhdesatların davalı şirkete ait olduğu belirtilmek suretiyle davacı Hazine adına tespit edilmiş, davacı Hazine vekili tarafından yasaya ve eylemli duruma aykırı olarak beyanlar hanesinde yer alan muhdesat şerhinin iptali istemiyle eldeki dava açılmıştır. Diğer bir anlatımla davacı Hazinenin taşınmazın aynına yönelik bir talebi bulunmamaktadır. Taşınmazlar başında yapılan keşif sonucunda zirai, inşaat ve harita mühendisi bilirkişileri tarafından verilen müşterek rapor ile zirai bilirkişi tarafından verilen 28.10.2014 havale tarihli raporda taşınmazların üzerinde bulunan muhdesat niteliğindeki ağaçların yaşı, cinsi ve sayıları ile kargir bina gösterilmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 6.2.2006 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydında şerhin silinmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17.5.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 6 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı beyanlar hanesinde davalı yararına yazılan muhdesat şerhinin terkini istemi ile açılmıştır. Mahkemece, dava kabul edilmiş, hükmü davalı temyiz etmiştir. Gerçekten; 6 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde “üzerindeki kerpiç ev Nasuhoğlu Derviş ...’e aittir.” şerhi bulunmaktadır. Bu şerh, 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 19. maddesine göre yapının parsel malikinden bir başkasına ait olduğunun saptanması üzerine konulmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU KAYDININ BEYANLAR HANESİNDEKİ MUHDESATŞERHİNİN İPTALİ VE DAVACI ADINA ŞERH VERİLMESİ İSTEMİ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sırasında 108 ada 5 parsel sayılı 7.378,90 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak ... mirasçıları adlarına tesbit edilmiş; tutanağın beyanlar hanesinde, krokisinde (A) harfiyle gösterilen evin ... oğlu ...'a, (B) harfiyle gösterilen ev ve ahırın ... kızı ... ve ... oğlu ...'a ait olduğu gösterilmiştir....
Mahkemece, taşınmazların 1999 yılında yapılan genel kadastro sırasında muhdesat şerhinin verildiği, 5831 sayılı Yasa gereğince kadastro işlemi yapılmadığı gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 2/B madde uygulaması nedeniyle Hazine adına tesbiti yapılan taşınmazın beyanlar hanesindeki şerhe itiraza ilişkindir. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 15/11/2011 gününde oybirliği ile karar verildi....
Davacı ... taşınmazın beyanlar hanesinde bulunan ve davalılar adına yazılan muhdesat şerhinin kaldırılması istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişme konusu 153 ada 11 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağının beyanlar hanesinde bulunan şerhin iptaline, taşınmazın diğer tüm nitelikleri ile tespit gibi tapuya tesciline, karar verilmiş; hüküm, davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye temyiz karar harcının temyiz edenlerden alınmasına, 25.07.2015 gününde oybirliği ile karar verildi....
CEVAP Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın kadastro tutanağının beyanlar hanesinde dava dışı 3. kişi lehine bulunan muhdesat şerhinin daha önce açtıkları dava sonucunda hükmen kaldırıldığını, öte yandan taşınmazın 16.04.2011 tarihinden itibaren davacı tarafından kullanıldığı tespit edildiğinden davacıya ecrimisil tahakkuk ettirildiğini ve ecrimisil bedelinin davacı tarafından ödendiğini, davacı taşınmazda işgalci olduğundan zilyetlikle iktisap şartlarının davacı lehine oluşmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. III....