Hukuk Dairesinin 2018/10 esasına kaydedilmiş olup, dairece yapılan inceleme sonucunda, dairenin 2018/17 Karar sayılı ilamı ile; muhdesatın aidiyeti talebi bakımından tefrik kararı verilmesi gerektiği gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın iadesine karar verilmiştir. Mahkemece, kaldırma kararı doğrultusunda muhdesatın aidiyetinin tespiti bakımından dosya tefrik edilerek yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne, taşınmaz üzerinde bulunan bağın davacıya aidiyetinin tespitine karar verilmiştir. Kararı, Maliye Hazinesi vekili, T3 vekili, T5 vekili istinaf etmiş, istinaf dilekçelerinde özetle; Ergani 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/345 esas 2018/476 karar sayılı ilamının kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmişlerdir. Dava muhdesatın aidiyetinin tespiti isteminden ibarettir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. K A R A R Davacı vekili, kadastro çalışması sonucunda tespit harici bırakılan tapusuz taşınmaza 1993 yılında bina yapmak suretiyle vekil edeninin zilyet olduğunu ileri sürerek dava konusu binanın aidiyetinin tespiti ile güncel değerinin yasal faizi ile birlikte davalı ...’den tahsiline, bu isteğinin yerinde görülmemesi durumunda muhdesatın üzerinde bulunduğu arzın muhdesatla birlikte bedeli davalı ...’ye ödenmek kaydıyla tapusunun veya irtifak hakkının, vekil edeni adına, tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur....
"İçtihat Metni"Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Muhdesatın tespiti Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kadastro uygulaması sonucunda, tutanağın beyanlar hanesinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12. maddesi gereğince tescil edilen mevcut şerhin aidiyetinin tespitine (tesciline) ilişkindir. Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 19.01.2015 tarih 2015/8 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 22.01.2015 tarihli ve 29244 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (14.) Hukuk Dairesine ait bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 26.03.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sonucu Köyü çalışma alanında bulunan 182 parsel sayılı 289.600,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu gerekçesiyle ham toprak vasfı ile davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiş; 1975 yılında ise Toprak Komisyon Kararı sonucu davalı ... Köyü Tüzel Kişiliği adına orta malı olarak mera vasfı ile tahsis edilmiştir. Davacı ... Duman, imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, çekişmeli taşınmazın yaklaşık 40-50 dönümünün adına tescili ve üzerindeki muhdesatın aidiyetinin tespiti istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... ... vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Ancak, kadastro çalışması yapılan taşınmazlarda, tutanakların askıya çıkarıldığı tarihten itibaren 30 gün içinde kadastro mahkemesinde açılan davalarda veya bu süre içinde dava açılmamış tutanak kesinleşmişse, Kadastro Kanununun 12/3 maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre içinde kadastrodan öncesi nedenlere dayanılarak genel mahkemelerde açılacak davada muhdesatın arzdan ayrı olarak beyanlar hanesine yazılması istenebilir. Bir başka anlatımla, kadastrodan sonraki hukuki sebeplere dayanılarak, genel mahkemelerde açılan davada, Kadastro Kanununun 19/II. maddesine dayanılarak muhdesat tespiti ve bunun kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesi dava edilemez....
Yapılan açıklamalar kapsamında somut olayın incelemesinde; dava konusu muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmazın kadastro tespitinin 20/09/1995 tarihinde yapıldığı, dosya kapsamında alınan davalı ve tanık beyanlarına göre eski evin yıkılarak aynı yere yeni evin yapıldığı, davacıların dava dilekçelerinde muhdesatın 1996 yılında yapıldığını beyan ettikleri, bilirkişi raporuna göre ise taşınmazın 10- 15 yıllık olduğunun tespit edildiği anlaşıldığına göre, muhdesatın, kadastro tespit tarihinden sonra meydana getirildiği anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemenin, muhdesatın davacıların murisi tarafından meydana getirildiğine ilişkin tespiti yerinde ise de; kadastro tarihinden sonra meydana getirilen muhdesatın tapu sicilinin beyanlar hanesine şerh edilmesine karar verilmesi hatalıdır. Zira, 3402 sayılı Kadastro kanununun 19/2. maddesine göre şerhi imkanı, ancak, kadastro öncesinde yapılan muhtesatlar için mümkündür....
Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir. Diğer yandan muhdesatın tespiti davaları, paylı mülkiyet ya da elbirliği mülkiyet hükmüne tabi taşınmazlarda, tapu paydaşları arasında hukuki yararın bulunması durumunda görülen bir davadır. Malik olmayan davacının, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talepte bulunması mümkün iken, muhdesatın tespiti davasını açmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Muhdesat aidiyetinin tespiti davaları muhdesatın kendisine ait olduğunu öne süren kişi veya kişilerle, tapuda malik görünen ve muhdesatın davacı tarafa aidiyetini kabul etmeyen kişiler arasında görülür ve hüküm de ancak davanın gerçek tarafları hakkında verilebilir....
DAVA TÜRÜ : Muhdesatın tespiti K A R A R Talep, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 19. maddesine dayalı olarak muhdesatın tapu kütüğünün beyanlar hanesine şerh verilmesine ilişkindir. Dava kadastro öncesi nedenlere dayalı ve Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmış olup, kadastro tespitine itiraza ilişkindir. Yargıtay Kanunu'nun 14. maddesi uyarınca Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 19.01.2015 tarih 2015/8 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 22.01.2015 tarihli ve 29244 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (16.)...
maddesi ve 3402 Sayılı Kadastro Kanunu'nun 19/II. maddesi tapunun beyanlar sütununa şerh verilmesine imkan veren yasal düzenlemelerden bir kısmıdır. Somut olay, tapunun beyanlar sütununa tescile imkanı veren yasal düzenlemelerden hiçbirine uymamaktadır Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespiti isteğinin kabulüne, muhdesatın tapunun beyanlar sütununa tescili isteğinin ise reddine karar verilmesi gerekir. Somut olayda; dosyanın içeriğine, toplanan delillere göre dava konusu muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiği sabit olmuştur....
Dava konusu parselin kadastro tutanak ve tapudaki niteliği betonerme iki adet ev ve bahçe niteliğindedir Taşınmazların başında yapılan keşiften sonrada dava konusu edilen muhdesatların kadastro tespitinden önce meydana getirildiği anlaşılmaktadır. Az yukarıda da belirtildiği gibi, kadastro tutanağının kesinleştiği tarihten, davanın açıldığı 19.09.2014 tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi uyarınca 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiştir. Davacı, hak düşürücü süre geçtikten sonra, kadastro tespiti öncesi hakka dayanarak istekte bulunamaz. Hak düşürücü süre dava şartı olup, mahkemece resen göz önünde bulundurulması gerekir....