Davalı vekili ihtiyati tedbir kararına itirazı içerir 12/11/2021 tarihli dilekçesinde özetle; HMK'nın 389/1. maddesi kapsamında ihtiyati tedbir şartları oluşmadığından, ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİNİN 02/12/2021 TARİHLİ ARA KARARINDA: "...huzurdaki davaya konu davalı işleminin elektronik reçete kapsamında usulsüz verildiği iddia edilen ilaçlardan kaynaklandığı, elektronik reçetenin düzenlenmesinde davacının katılımının bulunmadığı ve reçetenin sahte olup olmadığını denetleme imkanının bulunmadığı bu nedenle uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği ve davacının haklılığını yaklaşık olarak ispat ettiği anlaşıldığından mahkememizce verilen ihtiyati tedbir kararının HMK'nin 389. ve devamı Maddelerine uygun olduğu anlaşılmakla ihtiyati tedbir kararına itiraz eden vekilinin talebinin reddine" şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır....
Yukarıda belirtilen açıklamalar doğrultusunda ihtiyati tedbir konulmaması halinde telafisi zor veya mümkün olmayan bir durum ortaya çıkabileceği, ihtiyati tedbire yönelik itirazın yerinde olmadığı" gerekçesiyle; davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına yönelik itirazının reddine karar verilmiştir....
Kaldı ki henüz tedbir talep tarihi itibarıyla ihtiyati tedbir isteyen davacı taraf aleyhine icra takibi başlatılmadığına göre, bu tarih itibarıyla ihtiyati tedbir isteyen davacı tarafın İİK'nın 72/2. maddesindeki ihtiyati tedbiri talep etmesinde de hukuki yararı bulunmamaktadır. Zira, ihtiyati tedbir isteyen aleyhine icra takibi başlatıldığında, artık menfi tespit davasından sonra başlatılan bir icra takibi olacağından İİK'nın 72/2. maddesi koşulu gerçekleşmiş olacak, şayet HMK'nın 390/3. maddesi hükmü uyarınca da ihtiyati tedbir isteyen davacı tarafın dosyaya iş bu davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık olarak ispat eden delillerin de ihtiyati tedbir talep tarihi itibarıyla dosyaya ibraz edilmiş olması ve teminat yatırılmış olması halinde anılan madde hükmündeki ihtiyati tedbire mahkemece karar verilebilecektir" gerekçesi ile ihtiyati tedbir kararlarının kaldırıldığı görülmektedir....
Davalı vekili ihtiyati tedbir kararına karşı verdiği 04/11/2020 tarihli itiraz dilekçesinde özetle; ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİNİN 24/01/2021 TARİHLİ ARA KARARINDA: "Davacının ihtiyati tedbir talebinin HMK 389 ve devamı maddelerinde düzenlenen şartları taşıdığı, davanın menfi tespit ve davalı kurumca verilen para cezası işleminin iptaline ilişkin olduğu, davalı kurum tarafından uygulanmış olan cezai işlemin yasaya ve taraflar arasında yapılmış olan protokole uygun olup olmadığının yapılacak olan yargılama sunucunda ortaya çıkacağı, davacı tarafın sunmuş olduğu evraklar ve dosya arasına gelen evraklar incelendiğinde yaklaşık haklılığını ispat ettiği, mahkememizce verilen tedbir kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla itirazın reddine " şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili 11/08/2022 tarihli istinaf dilekçesinde; HMK'nın 389 ve devamı maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığını, yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek, ihtiyati tedbir kararına itirazlarınının reddine ilişkin kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesine karşı beyanda bulunmamıştır. DELİLLER : İstinaf incelemesine esas; Yerel mahkemenin dosyası içerisinde bulunan belge ve kayıtlar. ESASTAN İNCELEME RAPOR SONUCU: Dava, muarazanın giderilmesi davasıdır....
Bu tanıma göre taraflar arasındaki işlemin bir kira sözleşmesi olduğu açık ise de, dava kiracılığın tespiti istemi olmayıp, muarazanın ve müdahalenin meni istemine ilişkindir. Muarazanın meni (sataşmanın giderilmesi) davaları, usul hukuku anlamında tespit değil, eda davası niteliğindedir. Zira bu tür davalarda, hem bir muarazanın varlığının tespiti ve hem de onun meni talep edilir. Davalının açıklanan işleminin hukuksal nitelikçe mevcut bir sözleşme ilişkisi sırasında yaratılmış bir muaraza (sataşma) olduğu; davadaki istemin de bu muarazanın önlenmesine yönelik bulunduğu açıktır. Bu şekli ile davacının hukuki yararı mevcuttur. Bu durumda görevli mahkeme ise asliye hukuk mahkemesi olduğundan mahkemenin dava sanki kiracılığın tespiti imiş gibi görevsizlik kararı vermesi yerinde değildir....
Bu tanıma göre taraflar arasındaki işlemin bir kira sözleşmesi olduğu açık ise de, dava kiracılığın tespiti istemi olmayıp, muarazanın ve müdahalenin meni istemine ilişkindir. Muarazanın meni (sataşmanın giderilmesi) davaları, usul hukuku anlamında tespit değil, eda davası niteliğindedir. Zira bu tür davalarda, hem bir muarazanın varlığının tespiti ve hem de onun meni talep edilir. Davalının açıklanan işleminin hukuksal nitelikçe mevcut bir sözleşme ilişkisi sırasında yaratılmış bir muaraza (sataşma) olduğu; davadaki istemin de bu muarazanın önlenmesine yönelik bulunduğu açıktır. Bu şekli ile davacının hukuki yararı mevcuttur. Bu durumda görevli mahkeme ise asliye hukuk mahkemesi olduğundan mahkemenin dava sanki kiracılığın tespiti imiş gibi görevsizlik kararı vermesi yerinde değildir....
Davacı vekili dava dilekçesiyle birlikte öncelikle davalılar arasında akdedilen 16.07.2018 tarihli sözleşmenin icrasının ve davalı şirket tarafından bu sözleşmeye dayalı olarak işletilmekte olan kantin, kafeterya ve benzeri işletmelerin faaliyetinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Konya .... Asliye Ticaret Mahkemesi 12/09/2018 tarihli ara kararıyla; davacı taraf her ne kadar ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiş ise de, davacı tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan önceki mahkeme kararlarındaki açıklamalardan, davacı ile davalı üniversite arasındaki sözleşmenin geçerli olup olmadığının ihtilaflı olduğunun anlaşıldığı ve davanın esasını çözecek mahiyette tedbir kararı verilemeyeceğinden bahisle davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermiştir. Davacı vekili 12/09/2018 tarihli, ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin yerel mahkemece verilen ara kararın kaldırılması yönündeki talebiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur....
Davalı vekili ihtiyati tedbir kararına karşı itirazı da içerir 04/03/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın esasına karşı cevaplarının yanı sıra, ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİNİN 14/04/2021 TARİHLİ ARA KARARINDA: Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğmasından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği (HMK 389 md.), bu yaptırımın uygulanması halinde HMK 389.madde anlamında ciddi bir zararın doğması ihtimalinin somut olayda mevcut olduğu belirtilerek ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır....
Davalı vekili 02.05.2023 tarihli ihtiyati tedbire itiraz mahiyetli dilekçesinde özetle; Uygulanan para cezası işleminin sözleşmeye ve hukuka uygun olduğunu, ihtiyati tedbir kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla; ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İhtiyati tedbire itirazın REDDİNE, şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır. İLERİ SÜ RÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: DAVALI VEKİLİ 22/05/2023 TARİHLİ İSTİNAF DİLEKÇESİNDE; İhtiyati tedbir istemi ile kabul kararının koşulları oluşmadığından haksız ve hukuka aykırı olarak tesis edilen ihtiyati tedbir kararının uygulanmasının müvekkili kurumun işleyişini zorlaştırdığını ve kurumu zarara uğrattığını, müvekkilinin bir devlet kurumu olduğunu, yok olması ya da haksız hareket etmesinin bu manada mümkün olmadığını, HMK'nın 389. Maddesindeki ihtiyati tedbir koşullarının oluşmadığı ve HMK'nın 390/3....