"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil ... mirasçıları; ... ve müşterekleri ile ..., Hazine ve ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Bursa 5. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 13.12.2010 gün ve 310/606 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalılar Hazine ve ... vekilleri tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: KARAR Davacılar vekili, dava konusu 3274 parsel sayılı taşınmazın kadastro öncesi ve sonrası 30 yılı aşkın zamandır davacıların zilyetliğinde olduğu halde kadastro sırasında hatalı olarak ... adına tespit ve tescil edildiğini, MK 639/2'de açıklandığı gibi tapu kütüğünde adı geçen kişinin kim olduğu anlaşılamadığından tapu kaydının iptali ile davacılar adına tescilini talep etmiştir. Davalılar Hazine ve ... vekilleri, ayrı ayrı davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır....
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce .1981 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2. madde uygulaması bulunmaktadır. Mahkemece davanın kısmen kabulü yolunda hüküm kurulmuşu ise de; açılan dava Medeni Yasanın 713. maddesi gereğince tapuda kayıtlı olmayan taşınmazın tapu siciline kaydı amacıyla açılan tescil davasıdır. Medeni Yasanın 713. maddesi gereğince tescil davalarında husumet, Hazine ve ilgili kamu tüzel kişisine yöneltilmelidir. Somut olayda ise; dava konusu taşınmaz içerisinden DSİ kanalı geçmesi nedeniyle davalı Hazine yanında husumetin DSİ Genel Müdürlüğüne de yöneltilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenle husumetin yaygınlaştırılması gerekirken bu yön gözden kaçırılarak uyuşmazlığın esastan çözümü yoluna gidilmesi usul ve yasaya aykırıdır....
Dava, TMK'nun 713. madde gereğince olağanüstü zamanaşımına dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde taşınmazın dava tarihindeki değerinin tahsili istemine ilişkindir. Dairemizin iş bölümü kararı gereğince görev alanı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairelerinin 01.09.2020 tarihinden itibaren belirtilen işlerle sınırlıdır. 01.09.2020 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri ve Ceza Daireleri arasındaki iş bölümü kararı gereğince "Kadastro çalışması yapılmayan alanlarda, tapusuz taşınmazlar hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak (TMK m. 713/1; 3402 sayılı Yasa m. 14, 17) açılan tescil davaları ile mülkiyetinin ve zilyetliğin tespiti davaları sonucu verilen hüküm ve kararlar" ile "Tapulu taşınmazlar hakkında, TMK’nın 713/2. maddesine dayanılarak açılan tapu iptal ve tescil davaları sonucu verilen hüküm ve kararlar" İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin görev alanındadır....
yönünde beyanda bulunulduğu, ev ve ağılın ise davacı adına tespit ve tescil edilen 101 ada 652 sayılı parsel içerisinde bulunduğu, dava edilen yerin ise ziraat bilirkişisinin, taşınmazın ekili biçili olmadığı, üzerinde tarım ürünü bulunmadığı, saman atığı ve büyük taşlarla kaplı olduğu yönündeki raporu karşısında davacının 101 ada 649 sayılı hali arazı vasfı ile tespit edilen taşınmaz içinde kalan dava konusu yerde ekonomik amaca uygun 20 yılı aşkın zilyetliğinin bulunduğunu ispat edemediği, davacı lehine MK.713 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddelerinde öngörülen kazandırıcı zaman aşımı ile iktisap şartlarının gerçekleşmediği gerekçesiyle davacının tescil harici yola karşı yaptığı istinaf başvuru talebi yerinde bulunmadığından reddine, davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun ise HMK'nun 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davacının tescil davası ile tapu iptal ve tescil davasının reddine dair yeniden hüküm kurulmuştur....
Hazine 27.05.2006 tarihli dilekçesiyle taşınmazların kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içindeyken yine kesinleşmiş 2/B madde uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığını, davanın reddine ve taşınmazların Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, gerçek kişilerin davasının REDDİNE, Medeni Yasanın 713/6 maddesi gereğince Hazinenin tescil isteminin kabulüyle 24.02.2006 tarihli bilirkişi rapor ve haritasında (A) ile gösterilen 9135.32 m2 ve (B) ile gösterilen 1537 m2 yüzölçümündeki taınmaz bölümlerinin 3402 Sayılı Yasanın 18. maddesi gereğince Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişiler tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, genel kadastroda tapulama harici bırakılmış taşınmazların, imar ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, Medeni Yasanın 713 maddesi gereğince tapuya tesciline ilişkindir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre tapu iptal ve tescile ilişkindir....
‘a satılmıştır, 123 ada 52 parsel ise Hazine adına tarla vasfıyla 2078.54 m2 yüzölçümüyle kadastro müdürlüğünün 08.04.2005 tarih 1837 sayılı yazısıyla 19.04.2005 tarihinde idari yoldan Hazine adına tapuya tescil edilen 123 ada 49 parsel sayılı taşınmazın ifrazı ile oluşmuş olup 1852,05 m2 yüzölçümüyle 75000.-TL bedelle davalı ...‘na satılmıştır. Davacı ... tarafından 3.12.2004 tarihinde ayni yere ilişkin olarak MK.’nun 713. maddesi hükmü gereğince Asliye Hukuk Mahkemesinde tescil davası açıldığı ve mahkemenin 25.7.2006 gün ve 2004/54-2006/324 sayılı kararıyla davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği de anlaşılmaktadır.....
HAZİNE ADINA TESCİL 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 713 ] 3402 S. KADASTRO KANUNU [ Madde 18 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davadan dolayı A... 17. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 11.05.2010 gün ve 2009/566 esas 2010/161 karar sayılı hükmün bozulmasına ilişkin olan 14.04.2011 gün ve 2609-4430 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davalı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR Dava, kadastro harici yerin tescili isteğine ilişkin olup, mahkemece koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Ancak, kadastro harici bırakılan yer için gerek 3402 Sayılı Yasanın 14, 17 ve gerekse 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 713/1 maddesi hükmü uyarınca açılan tescil istekli davalarda husumetin taşınmazın içinde bulunduğu tüzel kişilik ile beraber arzın tabi maliki olan Hazineye yöneltilmesi gerekeceği tartışmasızdır....
nedenine dayanarak tescil talebinde bulunmalarınında mümkün olmayacağını, şufa talebine ilişkin ise; MK. 732. maddesi gereği tapuda hissedar olan kişiler arasında şufa davasının açılabileceğini, kaldı ki müvekkili T34’ın dava konusu parseldeki ilk hissesini 17990 yev. numaralı işlem ile 25/10/2011 tarihinde, diğer müvekkili T35 13110 yevmiye numaralı işlemle 27/08/2013 tarihinde satın aldıklarını, MK.733 maddesinde belirlenmiş iki yıllık hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle aleyhe şufa nedeniyle de dava açılamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, dava konusu tapu kaydının eski Medeni Kanununun 639, yeni Medeni Kanununun 713. maddesi uyarınca, bu kabul edilmediği takdirde Medeni Kanununun 724. madde uyarınca tapu iptali, tescil istemine ilişkin olup, mahkemece davanın Medeni Kanununun 713 (eski 639) maddesi uyarınca kabulüne karar verildiği ve davalının da bu yönden hükmü temyiz ettiği anlaşılmakla, 2797 sayılı Yargıtay K.nun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 8.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 03.11.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle: “Dava, Medenî Kanunun 713. maddesi gereğince açılan tescil davası niteliğinde olduğu, aynı maddenin 6. bendi gereğince davalılar ve itiraz edenler, aynı davada kendi adlarına tescile karar verilmesini isteyebileceklerinden ve davada davacının feragat isteminden önce davalı ... vekilinin 06/11/2008 tarihli dilekçe ile taşınmazın ... adına tescilini talep ettiğinden, mahkemece davalı ...nin Medenî Kanunun 713/6. maddesi gereğince istemde bulunduğu karşı tescil talebi hususunda olumlu veya olumsuz bir karar vermesi gerekirken, bu hususta hüküm kurulmamış olması usûl ve kanuna aykırı olup hükmün bu yönüyle bozulması gerekmiştir.” denilmiştir....