Maddesi gereğince seçimlik hakkının tüketiciye verildiğini, davacı haklı olduğu bu davada tekrar mağdur olmamak için seçimlik hakkını güncel fiyat üzerinden veya döviz kuruna göre para iadesi talebi mahkemece haklı bulunmaması halinde satılanın yenisi ile yani misli ile değiştirilmesini talep ettiğini, 12000 TL lik bir para iadesi talebi olmadığını, verilen kararın tüketicinin mağduriyetine sebep verdiğini, dolayısı ile 12000 tl para iadesinin bu kararda olmaması ve bu maddenin karardan çıkartılması gerektiğini, çünkü bu madde davalı şirkete bir seçimlik hakkı tanıdığını, bahsedilen nedenlerle; alınan bu karardaki haksız ve tüketicinin aleyhine olan eksikliklerin giderilmesini veya kararın düzeltilmesini veya aleyhe bulunan bölümlerin kaldırılmasını istemiştir....
aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi yönünden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....
Dava konusu olayda, davacı 15.09.2003 tarihinde satın almış olduğu aracın ayıplı olduğunu ileri sürerek, tercih hakkını öncelikle aracın yenisi ile değiştirilmesi, olmadığı takdirde bedel iadesi olarak kullanmışsa da, daha sonra 06.11.2008 tarihli celsede alınan beyanı ile araç bedelinin ödetilmesini istemiştir. Davacının, dava dilekçesinde ve az yukarıda belirtilen, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 4. maddesinde kendisine tanınan seçimlik haklardan olan "bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme" seçeneğini tercih etmiş olmasına göre, davacının bu talebi dikkate alınarak, araç bedeli olan 25.262,86-YTL’nin ödetilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde aracın ayıpsız yeni misli ile değiştirilmesine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ......
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi EK KARAR TARİHİ : 06.04.2010 SAYISI : 2019/488 Esas, 2021/231 Karar HÜKÜM : Ret Taraflar arasındaki ayıptan kaynaklı misli ile değişim olmadığı takdirde bedel iadesi davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Mahkeme kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 04.04.2023 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. ...... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü. I....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince misli ile değişim bunun mümkün olmaması halinde bedel iadesi yönündeki terditli kararın usul ve yasaya, Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, öncelikle kararın bu yönden bozulması gerektiğini, Ayıp iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafın, yasanın öngördüğü ayıp ve ihbar yükümlülüğüne uygun davranmadığını, bu nedenle de dava hakkının ortadan kalktığını, ancak ilk derece mahkemesinin, ayıp ve ihbar yükümlülüğüne uyulmamasına rağmen esasa ilişkin inceleme yaparak yasaya aykırı davrandığını, Davaya konu araçta davacı iddialarının aksine üretimden kaynaklanan ve hukuken “ayıp” olarak nitelenebilecek herhangi bir kusur bulunmamasına rağmen mahkeme kararında aracın ayıplı olduğu kabul edilerek misli ile değişim, mümkün olmaması halinde bedel iadesine karar verilmesinin usule, hukuka aykırı ve haksız olduğunu, bunun yanında dosyaya sunulmuş olan bilirkişi raporları...
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince misli ile değişim bunun mümkün olmaması halinde bedel iadesi yönündeki terditli kararın usul ve yasaya, Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, öncelikle kararın bu yönden bozulması gerektiğini, Ayıp iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafın, yasanın öngördüğü ayıp ve ihbar yükümlülüğüne uygun davranmadığını, bu nedenle de dava hakkının ortadan kalktığını, ancak ilk derece mahkemesinin, ayıp ve ihbar yükümlülüğüne uyulmamasına rağmen esasa ilişkin inceleme yaparak yasaya aykırı davrandığını, Davaya konu araçta davacı iddialarının aksine üretimden kaynaklanan ve hukuken “ayıp” olarak nitelenebilecek herhangi bir kusur bulunmamasına rağmen mahkeme kararında aracın ayıplı olduğu kabul edilerek misli ile değişim, mümkün olmaması halinde bedel iadesine karar verilmesinin usule, hukuka aykırı ve haksız olduğunu, bunun yanında dosyaya sunulmuş olan bilirkişi raporları...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesinin 25/02/2022 tarihli kararı ile; 1- Aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi ve bedel iadesi talebinin REDDİNE, 2- Bedel indirimi talebi ile yapılan masrafın KABULÜ İLE, 3- Değer kaybı yönünden 3.000,00 TL boyadan kaynaklı değer kaybının ve 1.892,80 TL serviste alınan ücret olmak üzere 4.892,80 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Hükmün taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Dairemizin 30/09/2021 tarih 2021/647 E - 2021/785 K sayılı kararı ile; davalılar vekillerinin istinaf taleplerinin esastan reddine, davacının istinaf talebinin ise kısmen kabul-kısmen reddi ile; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak aracın misli değiştirilmesi talebinin reddine, bedel indirimi talebi ile yapılan masrafların kabulüne ilişkin yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin kurduğu hükmün yerinde olmadığını, davacının ayıp ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini, dosya kapsamında alınan raporun otomotiv sektöründe uzman bilirkişi olmadığı, araçta üretimden kaynaklı bir ayıp bulunmadığı, bununla birlikte davacının onarım hakkını kullandığı, araçtaki sorunun tamamen giderildiği, aracın misli ile değişim yönünde hüküm tesis edilmemesinin hukuka aykırı olduğu, onarılacak bir arıza için misli ile değişim kararı verilmesinin Türk Medeni Kanunun 2.maddesine aykırılık teşkil ettiği, iddia edilen arızanın gizli ayıp niteliğinde olmadığı gerekçesiyle istinaf talebinde bulunduğu görülmüştür....
Dava, satın alınan otomobilin gizli ayıplı olduğu iddiasına dayalı olarak misli ile değişim talebine ilişkindir....
Davacı, davalı şirketin ithal ettiği aracı satın aldığını, garanti süresi içinde on üç kez farklı nedenle, dört kez aynı nedenle arızalanıp onarım gören araçtaki arıza giderilmediğinden, aracın onarımının olanaksız olduğunu belirterek, aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesini, olmadığı takdirde, ayıp oranında bedelden indirim veya ücretsiz onarım hakkına sahip olmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı yan, davanın zamanaşımına uğradığını, araçta üretimden kaynaklanan bir hata bulunmadığını, sorunun yakıttan kaynaklandığını, aracın davacıya sorunsuz olarak teslim edildiğini, bu nedenle ayıpsız misli ile değişim koşullarının oluşmadığını belirterek, istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuştur....