Bu halde davacı tarafça mirasın reddedildiği anlaşılmakla mirası reddeden mirasçının miras bırakana ait borç ve yükümlülüklerden sorumlu tutulması mümkün değildir. --------- sayılı ilamı ile davacının mirası reddettiğinin tespit ve tesciline karar verilmiş olduğundan murisin borçları nedeniyle mirası reddeden davacı sorumlu olmadığı anlaşılmıştır. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, murisin borçları nedeniyle mirası reddeden davacı sorumlu olmadığı anlaşılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalının ortak murisi olan ... ’nın maliki bulunduğu 3 adet taşınmazı davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, ancak temlikin muvazaalı olduğunu, davacının bu durumu sonradan öğrendiğini, murisin ölümü üzerine yaptıkları konuşmada davalının murisin çok miktarda borcu bulunduğunu, mirası reddetmesi halinde bu borçlardan sorumlu olmayacağını söyleyerek davacının iradesini fesada uğrattığını, davacının yurt dışında yaşadığı için kardeşinin beyanına güvenerek mirasın reddi davası açarak mirası reddettiğini, ancak ret beyanında bulunurken murisin davalıya yaptığı yukarıda belirtilen muvazaalı tasarrufları bilmediğini belirterek davanın kabulü ile mirasın reddi hükmünün irade bozukluğu nedeniyle iptaline karar verilmesini talep etmiştir. II....
sayılı kararı ve kesinleşme şerhinin icra müdürlüğüne sunulduğunu, mirası reddeden mirasçının kendisine miras yolu ile geçecek kıymetler dışında kişisel malvarlığı borçlarını ödemeye yetmediğini, bu durum, icra dosyası içeriği ile sabit olduğunu, ayrıca mevcut malvarlığının borçlarını karşılamaya yetmediğini bilerek, sırf alacaklılarına zarar vermek kastı ile mirası reddettiğini, müvekkilinin borçlunun mirası reddetmesi dolayısıyla zarara uğradığını, miras reddedilmemiş olsaydı miras paylaşımı sonucu mirasçının payına düşen mal varlığından alacağının tamamının veya bir kısmını alabilecekken bu alacağından mahrum kaldığını, bu sebeplerle işbu davayı açmak zarureti hasıl olduğunu, davalının sırf alacaklılarına zarar vermek kastı ile mirası reddettiğini, bu sebeple davalının reddetmiş olduğu mirastaki paylarının üçüncü kişilere devrini engellemek amacıyla dava konusu malvarlığı üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep ettiklerini, davalı mirasçı tarafından alacaklılarına zarar vermek kastı...
Madde uyarınca mirası hükmen reddettiklerinin tespitine karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiş; -DAVANIN KABULÜ İle ; Davacılar murisi Mehmet Elibol'un ölüm tarihi olan 12/08/2017 tarihinde terekesinin borca batık olduğunun TESPİTİ ile, davacılar yönünden mirasın hükmen reddinin TESCİLİNE, " karar verilmiştir....
Ancak, tereke borca batık olmasına rağmen Türk Medeni Kanununun 610/2 maddesinde açıklandığı şekilde tereke işlemlerine karışan, tereke mallarını gizleyen veya kendine maleden mirasçı, mirası reddedemez. Davacının murisinin ölümünden sonra yasal yükümlülüklerini yerine getirerek veraset ve intikal vergisi beyannamesini vermiş olması mirası kabul anlamında yorumlanamaz. Öte yandan murisin ölümü nedeniyle sağlığında yaptırdığı hayat sigortası nedeniyle ödenen tazminat, hak sahipliği sıfatından doğan haklar olup, terekeye dahil değildir. Somut olaya gelince; mirasın reddine ilişkin davalarda murisin borçlu olduğu kişiler davalı sıfatına sahipken işbu davada davacı taraf herhangi bir kişiye husumet yöneltmemiş; murisin kime borcu olduğunu açıklamamıştır....
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı istinaf dilekçesinde özetle: mirasın reddinin mirasçılık sıfatını geçmişe etkili olarak sona erdirdiğini, mirası reddeden mirasçının miras bırakandan önce ölmüş gibi paylaştırılacağı hükmüne amir olduğunu, TMK'nun 612. Maddesinde bahsi geçen en yakın mirasçıların tümü kaidesinin iş bu dosyada uygulanamayacağını, zira bu maddede bahsi geçen hususun murisin birden fazla en yakın mirasçısı olması halini düzenlediğini, eldeki dosya murisin mirasçısının mirası reddeden tek kişi olduğunu, terekenin borca batık olmadığını, fazlasının mevcut olduğunu, murisin oğlunun tek kişi olduğunu, mirası reddettiğini, mirası ret müessesesinin özü gereği mirası reddeden kişinin muristen önce ölmüş gibi düşünülüp mirasın davacıya intikal etmesinin gerektiğini, mahkemece kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ederek istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. GEREKÇE: Talep, mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkindir....
Sulh Hukuk Mahkemesinin 19.09.2019 tarih ve 2019/194- 124 esas-karar sayılı ilamı ile mirası kayıtsız ve şartsız reddettiğini, bu nedenle yapılan takibin iptalinin gerektiğini belirtip, davanın kabulü ile takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılar tarafından icra dosyasına mirasın reddi kararı sunulduktan sonra takibin durduğunu ayrıca müvekkili banka tarafından açılmış mirasın reddinin iptali davasının da olmadığını, davacıların iş bu davayı açmakta hukuki yararlarının bulunmadığını belirtip, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; sübut bulan davanın kabulü ile mirası red nedeni ile davacılar yönünden takibin iptaline, dair karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mirası reddinin iptali Taraflar arasındaki uyuşmazlık mirasın reddi kararının iptali isteğine ilişkindir. Yargıtay Kanunu 14. maddesi uyarınca Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 19.01.2015 tarih 2015/8 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 22.01.2015 tarihli ve 29244 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (14.) Hukuk Dairesi'nin görevine girmektedir. 11 Nisan 2015 tarihi itibariyle Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6644 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile değişik 2797 sayılı Kanun'un 60. maddesinin 1. ve 3. fıkraları uyarınca dosyanın görevli daireyi belirlemek üzere HUKUK İŞBÖLÜMÜ İNCELEME KURULU'NA GÖNDERİLMESİNE, 06.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/771 Esas 2011/830 Karar sayılı dosyası ile mirası reddettiklerini, fakat müvekkillerinin mirası reddetme sebeplerinin aldatılma ve yanıltma olduğunu, murisin rahatsızlanarak konuşamayacak hale gelmesinin, bu sırada görüşme şansları bile olmadan ani bir şekilde vefat etmesinin bu sebeple borç ve alacaklarını söyleyememesi sebebiyle müvekkillerinin gerçek durumu öğrenmelerinin imkansız hale geldiğini, müvekkillerinin müteveffanın kardeşi T11 tarafından aldatıldığını ve gerçeğin gizlenerek mirası reddetmelerine sebebiyet verildiğini, müteveffanın gizlenen mal varlıklarıyla birlikte aktiflerinin pasiflerinden fazla olduğunu, bu nedenle mirasın reddinin iptalini talep ve dava etmişlerdir....
Mahkemece, davacıların veraset ve intikal vergisi beyannamesi sundukları, vasiyetnamenin tenfizine ilişkin davada davaya cevap vermeyerek davanın reddini talep etmiş sayıldıklarını ve icra takiplerine itiraz etmediklerini, bu nedenlerle de mirası kabul etmiş sayıldıkları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, terekenin borca batık olduğunun tespiti hukuksal nedenine dayalı olarak 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 605/2 maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir. Ölüm tarihinde murisin ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605/2). Bu maddeye dayanan talepler süreye tabi olmayıp, mirasçıların iyiniyetli ya da kötü niyetli olmalarının bir önemi bulunmamaktadır. Murisin ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Ölüm tarihi itibariyle, murisin tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur....