Dava dilekçesinde davacı T2'nin, babası Ahmet Kekilli'den kalan mirası reddettiğine karar verilmesini talep ettiği, mahkemece yapılan yargılama sonunda murisin vefat tarihi itibariyle reddin süresinde olduğu, davacının kayıtsız ve şartsız olarak mirası reddettiği göz önünde bulundurularak talebin kabulüne karar verildiği, davacının istinaftan feragat ettiğine ilişkin dilekçe sunduğu kararın 02.10.2018 tarihinde kesinleştiği, karar kesinleştikten sonra davacının 25/11/2020 tarihli dilekçesi ile kendisinden sonra gelen mirasçılarına mirası kabul edip etmeyecekleri hususunun da mahkemece sorulması hususunda tebligat çıkartılmasını talep ettiği, davacının eşi ve çocukları olan dava dışı şahıslar olan T3 T4 T5 ve T1 tarafından mahkemeye gönderilen 30/12/2020 havale tarihli dilekçede T2'nin babasından kalan mirası reddettiğini, kendileri de T2'nin mirasçıları konumunda olduklarını, kendilerinin de tasfiyeye kadar mirası reddetme haklarının bulunduğunu, bu sebeple T2'nin babasından kalan mirası...
Öyle ki; reddin kendiliğinden oluştuğu kabul edilip, mirasın açılması ile kendiliğinden mirasçılara intikal edeceği (TMK. m. 599) yönündeki kurala bir istisna getirilmiştir. Eğer mirasçı olabilecek kişi sarih irade beyanıyla, ya da Türk Medeni Kanunu’nun 610. maddesinin ikinci cümlesinde açıklanan davranışlarla mirası kabul etmiş ise, zaten yapılabilecek bir işlem kalmamıştır. Mirası hükmen red etmiş sayılan kişi, tereke alacaklıları aleyhine husumet yönelterek bu durumun tespitini isteyebileceği gibi, bunu def’i yolu ile de ileri sürebilir. Somut olayda, mirasçılar icra takibine yaptıkları itirazda def’i yolunu tercih etmişlerdir. İşte bu halde mirasın reddedilmiş olduğunun kabulü gerekir. Mirasın hükmen reddinin her türlü delil ile ispatı mümkündür....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dairemizce, HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınmak suretiyle yapılan incelemede; Dava alacaklıyı zararlandırmak amacıyla (kötüniyetle) yapılan mirası reddin iptali isteğine ilişkin olup, TMK'nın 617. maddesine dayanmaktadır. "...Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse, alacaklıları veya iflas idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler (TMK. m. 617/1). Şu halde, kötüniyetle redden söz edilebilmesi için, reddeden mirasçının malvarlığının borcunu karşılamaya yetmediğinin sabit olması gerekir (TMK. m. 617). Onun için her şeyden önce davalı durumunda bulunan mirasçının malvarlığının borcunu karşılamaya yeterli olup olmadığı hususunun etraflı şekilde araştırılıp tespit edilmesi zorunludur....
Davacılar takibin durdurulması ve hacizlerin kaldırılması istemiyle 08.02.2021 tarihli dilekçelerinde ...’ya ait mirası reddettiklerini, ret kararının kesinleştiğini belirtmişlerdir. Yasal ve atanmış mirasçılar mirası 3 ay içinde reddedebilirler. TMK 617. Maddesi uyarınca malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı alacaklıları zarar vermek amacıyla mirası reddederse, alacaklılar ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler. Somut olayda muris ...’nın mirasçıları olan davacılar mirası reddetmişler ve keyfiyeti takip dosyasına sundukları dilekçe ile alacaklıya bildirmişlerdir. TMK 611 maddesi uyarınca mirasın reddi halinde tereke tüm hak ve borçları ile mirası reddetmemiş diğer mirasçılara geçecek olup tereke borçlarında mirası reddetmiş olan davacılar sorumlu tutulamaz....
Alacaklı tarafından mirasın reddinin iptali davası açılmış ve .... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 10.03.2015 tarih ve 2014/53 Esas 2015/188 Karar sayılı ilamı ile mirasın reddinin iptaline karar verilmiştir. TMK'nun 617/1-2. maddesinde; "Mal varlığı borcuna yetmeyen mirasçılar, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse, alacaklıları veya iflas idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler. Reddin iptaline karar verilirse, miras resmen tasfiye edilir." düzenlemesine yer verilmiştir. Borçlunun murisi adına kayıtlı taşınmaza, borçlu aleyhine yapılan takip nedeniyle haciz konulmuş olup alacaklının açtığı dava ile mirasın reddinin iptaline karar verildiğinden mirasın resmen tasfiye edilmesi gerekir. Borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunmasında bu sebeple hukuki menfaati yoktur....
Sulh Hukuk Mahkemesi 2012/656 Esas sayılı dosyası ile mirası kayıtsız ve şartsız olarak reddettiğini, red kararının tespit ve tescil edilmesini istediğini, itirazın iptali davasının Mersin 2....
Hukuk Dairesi MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 25/01/2016 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 21/02/2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ERGO Sigorta A.Ş vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, mirası hükmen reddin tespiti isteğine ilişkindir. Davacılar vekili, 13/09/2015 tarihinde ölen mirasbırakan...ın terekesinin borca batık olması nedeni ile mirası hükmen reddin tespitini istemiştir. Davalılar vekilleri davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, kanun yolu olarak temyiz yasa yolu belirtilmiştir. Hükmü, davalı ERGO Sigorta A.Ş vekili temyiz etmiştir....
Talep eden, babası ...’un 03.01.2015 tarihinde vefat ettiğini, babasının mirasını kayıtsız ve şartsız reddettiğini açıklayarak mirası reddin tespitini istemiştir. Mahkeme, davanın açılmamış sayılmasına karar vermiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir. Talep, Türk Medeni Kanununun 605/1. maddesi uyarınca hasımsız olarak açılan mirasın gerçek reddine ilişkindir. Mirasın gerçek reddinde, mirasçıların, mirası kayıtsız şartsız reddettiğine ilişkin sözlü veya yazılı beyanı, bozucu yenilik doğurucu hak niteliğinde olup, sulh hakimi tarafından tutanakla tespit edilmekle hukuki sonuç doğurur. Böyle bir davada Sulh hakiminin görevi, reddin süresinde olup olmadığı ve reddedenin mirasçılık sıfatı bulunup bulunmadığını incelemek, süre koşulu ile mirasçılık sıfatının gerçekleşmesi halinde ise, Türk Medeni Kanununun 609. maddesi uyarınca red beyanını tespit ve tescil etmekten ibarettir....
Öyle ki; reddin kendiliğinden oluştuğu kabul edilip, mirasın açılması ile kendiliğinden mirasçılara intikal edeceği (TMK.m.599) yönündeki kurala bir istisna getirilmiştir. Eğer mirasçı olabilecek kişi açık irade beyanıyla, ya da Türk Medeni Kanunu’nun 610. maddesinin ikinci cümlesinde açıklanan davranışlarla mirası kabul etmiş ise, zaten yapılabilecek bir işlem kalmamıştır. Mirası hükmen red etmiş sayılan kişi, tereke alacaklıları aleyhine husumet yönelterek bu durumun tespitini isteyebileceği gibi, bunu def’i yolu ile de ileri sürebilir. Somut olayda, borçlu konumundaki ... dava sırasında ölmüş ve mirasçıları davaya dahil edilmiştir. Davalı borçlu konumundaki Korkut mirasçıları vekili 24.10.2017 tarihli oturumda “.. murisin ölüm anında terekenin borca batık olduğu ortadadır, sorumluluğumuz söz konusu değildir“ şeklindeki beyanı ile mirası red ettiklerini ileri sürmüşlerdir....
Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan "mirası reddin iptali" davasının istinafa konu iş bu dava ile bağlantılı ve davayı etkileyecek durumda olması sebebiyle bekletici mesele yapılması gerektiğini, ayrıca şikayetçilerin icra dairesinin yapmış olduğu muameleden haberdar olduğu tarihten itibaren yasal 7 günlük süre zarfında şikayetçi olması gerekmekteyken şikayetin bu süre zarfında yapılmadığını beyanla ilk derece mahkemesi kararının Yargıtayın yerleşik içtihatları doğrultusunda bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İzmir 9....