WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Anılan düzenlemede, önalım hakkının açık bir tarifi yapılmamakla birlikte temel prensibin mülkiyet serbestisi ve tasarruf yetkisi olduğu gözetilerek paydaşın temlik hakkı sınırlandırılırken bu sınırlandırma sınırlı tutularak sadece satım akitleri için önalım hakkı öngörülmüştür. Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hale gelir. Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir....

    Dava, önalım hakkına konu edilen payın iptali ile davacı adına tesciline ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, dava dilekçesinde, müvekkilinin paydaşı olduğu ... ada ... parsel No’lu taşınmazın diğer paydaşlarının paylarını davalılara sattıklarını, davalılar adına kayıtlı payın iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir. Davalılar taşınmazın fiilen taksim edildiği savunmuştur. Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisini veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hale gelir. Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur....

      Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hale gelir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 734. maddesi uyarınca "Önalım hakkı sahibi, adına payın tesciline karar verilmeden önce, satış bedeli ile alıcıya düşen tapu giderlerini, hâkim tarafından belirlenen süre içinde hâkimin belirleyeceği yere nakden yatırmakla yükümlüdür." Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Kural olarak önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibaret olup bu bedelin dava açılırken hazır edilmesi ve mahkemece makul süre içinde mahkeme veznesine depo edilmesiyle birlikte vadeli bir hesapta değerlendirilmesi gereklidir. Anayasanın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesine göre; "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir....

        Anayasanın “Mülkiyet Hakkı” başlığını taşıyan 35.maddesi; “Herkes, mülkiyet ve miras hakkına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz” hükmünü içermekte olup, anılan madde hükmüyle “mülkiyet hakkı” Anayasal bir kurum olarak; diğer temel haklar gibi ve onlar derecesinde düzenlenmiş ve Anayasa güvencesine bağlanmıştır. Malik sıfatını taşıyan gerçek ve tüzel kişiler, bu Anayasal güvenceden yararlanırlar ve onu her zaman ileri sürebilirler. Bu teminat, hukuk devletinin gereğidir. Ancak bu teminat, mülkiyetin kamu yararı amacıyla sınırlandırılmasına engel değildir. Öte yandan, iç hukukumuzun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne Ek 1 sayılı Protokolün (Paris, 20.03.1952) “mülkiyetin korunması” başlığını taşıyan 1. maddesinde; “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır....

          Dosyada bulunan nüfus kayıtlarından satıcı ... ile alıcı arasında anne-oğul ilişkisi olduğu anlaşılmaktadır. 27.03.1957 tarih ve 12 / 2 sayılı İçtihadı Birleştirme kararına göre paylı mülkiyette paydaş, payını, eş veya çocuklarına ya da akrabaya temlik ederse görünüşte satış sözleşmesi yapılsa bile gerçekte miras hukuku ile ilgili amaçların ya da bağışlama gibi düşüncelerin hakim olduğu durumlarda önalım hakkı kullanılamayacaktır. Davaya konu olayda davalının savunması da bu doğrultuda olup payını devreden ...’nın söz konusu payı karşılığında herhangi bir bedel almadığını, payını aslında oğlu olan davalıya bağışladığını belirtmiştir. Ne var ki, satış sözleşmesinin tarafları arasında miras ilişkisi bulunması tek başına hibe savunmasını kanıtlamaya yeterli değildir....

            Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmazdaki payını kısmen veya tamamen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlara, satılan bu payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve pay satışı yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir. Somut olayda; önalım hakkına konu 883 ada 33 sayılı parseldeki 23/1564 pay 137.000,00.- TL bedelle taşınmazın diğer paydaşı tarafından davalı ...'a satılmıştır. Davacı, tapuda satış bedelinin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini, mahkemece tespit edilecek gerçek değer üzerinden davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir....

              Sulh Hukuk Mahkemesi, yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazda davacının miras bırakanının 1/8 hissesine düşen taşınmaz bölümünün değerinin 9.000,00 TL olarak tespit edildiğini bildirerek görevsizlik kararı vermiştir. ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, dava konusu taşınmazda davacının miras bırakanı Recep Şanlı'nın 1/8 pay sahibi olduğunu, davacının ise murisin eşi olmasından dolayı 2/8 pay sahibi olduğunu bildirip, taşınmazdan davacıya düşen hisse değerinin 2.250, 00 TL olduğunu bildirerek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda, davacının murisi dava konusu taşınmazda taşınmazda 1/8 pay sahibi olup, davacı taşınmazda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkı bulunmayan davalıya karşı Türk Medeni Kanunu'nun 705. maddesi hükmü doğrultusunda kayıttan kaynaklanan mülkiyet hakkına dayalı olarak el atmanın önlenmesini istemektedir. Açılmış bulunan davaya murisin diğer mirasçıları da muvafakat etmişlerdir....

                Kural olarak; ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra, mirasçıları arasında yöntemine uygun bir paylaşmanın varlığından söz edilebilmesi için, ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra, tüm mirasçılarının, bir araya gelerek terekeyi kendi aralarında pay etmeleri, her bir mirasçının, kendi payına düşeni aldıktan sonra, terekedeki diğer miras haklarından da vazgeçmesi gerekmektedir....

                  Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/1202 esas sayılı dosyası ile ortaklığın satış suretiyle giderilmesi davası açıldığını ve davanın 2018/594 karar sayılı karar ile neticelendirildiğini, öncesinde bu her iki taşınmazın ve eklentilerinin davacı ile müteveffa Mahmut Serbes'in aile konutu olduğunu, mirasın paylaşılması ile birlikte aile konutunun da satılması ve müvekkilinin yıllarca eşiyle birlikte yaşadığı, ortak anılarını paylaştığı evden çıkartılarak mağdur olmasının söz konusu olduğunu, müvekkilinin TMK'nun 652. m.sindeki haklarını kullanabilmesi ve miras hakkına mahsuben aile konutunun mülkiyet hakkının tanınmasını talep etmesi için bu davayla öncelikli olarak aile konutunun tespitini talep etmekte hukuki yarar bulunduğunu belirterek söz konusu taşınmazlara ihtiyati tedbir konulmasını, bu talebin kabul edilmemesi halinde DAVALIDIR ŞERHİ konulmasını, söz konusu satışın gerçekleşmesi halinde müvekkilinin alacağına kavuşmasının imkansız olacak olması sebebi ile Adana Sulh Hukuk Mahkemeleri satış...

                  Anayasamızda modern mülkiyet anlayışı benimsenmiştir ve mülkiyet hakkına saygılı ve bu hakkı koruyan bir rejim öngörülmektedir. Modern mülkiyet anlayışında mülkiyet hakkı yetki ve ödevlerden oluşmaktadır. Malikin hem yetkileri hem de yakınlarına ve topluma karşı ödevleri bulunmaktadır. Hakkın kapsamında yer alan ödevler, mülkiyet hakkına yabancı, ona dıştan ve sonradan yükletilen sınırlamalar olarak kabul edilmemeli, aksine bunları, kamu yararı amacıyla malike yükletilen ve mülkiyet hakkını oluşturan ödevler olarak düşünmelidir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz. Mülkiyet ancak kanunla ve kamu yararı amacı ile sınırlandırılabilir. Başka bir deyişle, kanun koyucunun malikin yetkilerini sınırlamak yetkisi, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) 35 inci maddesinin 2 nci fıkrasında sınırlandırılmıştır. Bu sınırlandırmanın özü “kamu yararı”, şekli ise “kanun”dur. Kanun koyucunun mülkiyet üzerinde yaptığı sınırlamalar bu hakkın özüne dokunamaz....

                    UYAP Entegrasyonu