DAVA TÜRÜ : Tespit DOSYANIN DAİREYE GELİŞ TARİHİ:23.10.2015 K A R A R Mahkeme tarafından yapılan nitelendirmeden de anlaşıldığı üzere taraflar arasındaki uyuşmazlık, TMK'nın 652.maddesine göre açılan miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınması olmadığı takdirde ölünceye kadar intifa ve oturma hakkı tanınması isteğine ilişkin bulunduğuna göre, Yargıtay Kanunu 14. maddesi uyarınca Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 19.01.2015 tarih 2015/8 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 22.01.2015 tarihli ve 29244 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (14.)...
Hukuk Dairesi 2014/22282 Esas 2017/3415 Karar sayılı ilamında; "-Taraflar arasında görülen davada; * Davacı davalı Meliha ile boşanmasına rağmen maliki olduğu 3 nolu bağımsız bölümü halen davalıların kullandığını ileri sürerek davalıların haksız müdahalelerinin önlenmesine karar verilmesini istemiştir. * Davalılar, taraflar arasındaki uyuşmazlık aile hukukundan kaynaklandığından Aile Mahkemelerinin görevli olduğunu, dava konusu taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi bulunduğunu, davalılardan Kamil, Şeyda ve Sevda kardeşlerin halihazırda davacının mirasçısı konumunda olup, dava konusu taşınmazda oturma hakkı olduğu düşüncesiyle hareket ettiklerini, davacı aleyhine mal rejiminin tasfiyesi konulu dava açıldığını, bu nedenle bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, boşanmanın kesinleşmesi ile aile konutu şerhinin hükümsüz kalacağı, mülkiyet hakkına üstünlük tanınacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesi," Davanın, Türk Medeni Kanunu'nun 652. maddesine dayanan “aile konutu ve ev eşyalarının sağ kalan eşe özgülenmesine”ve evlilik birliğinde edinildiği iddia olunan mal varlığına ilişkin olarak mal rejimin tasfiyesi ile kalan terekenin tespiti ve paylaştırılmasına ilişkin olduğu anlaşılmakla davacının eşi olan murisinin 05/08/2018 tarihinde vefat ettiği, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 652 maddesi uyarınca “Eşlerden birinin ölümü halinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa; sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebileceği, Haklı sebeplerin varlığı halinde, sağ kalan eşin veya mirasbırakanın diğer yasal mirasçılarından birinin istemi üzerine, mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınmasına karar verileceği, Türk Medeni Kanunu'nun 652. maddesinde yer alan tereke mallarından birinin mirasçılardan birine miras hakkına mahsuben özgülenmesi, paylaştırma niteliğinde...
derin hayal kırıklığı ve çaresizliği içerisinde olduğunu, dava konusu konutta yaşayan müvekkilinin, konutun satışı durumunda haline münasip bir ev sahibi olamayacağını, evsiz kalacağını, M.K. 652.madde gereği aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi ile (mülkiyet hakkı için yeterli maddi imkanı olmadığından) intifa veya oturma hakkı talep edildiği, her ne kadar müvekkilinin eşinin ölümü T.M.K. ilgili düzenlemesinden önce olsa da; ayrıca düzenleme eşe özgülemede ve aile konutu uygulamasında evli eşler üzerinden sağ kalan eşi korumaya yönelik olsa da; kanun koyucu çocuklara karşı aile konutu şerhi için lafzi bir düzenleme yapmamış olduğunun değerlendirildiğini, dul kalmış bir eşin miras nedeniyle hissedarı olduğu konutta, eşi öldüğü için, çocuğuna karşı aile konutu veya benzeri bir korumadan istifade edememesi hakkaniyete ve insafa uymayacağını, müvekkilin dava konusu konutun tesliminden itibaren konutun değerini artıran bir çok imalatlar yaptırdığını, parasını da kendisi ödediğini, davacının...
konut olduğu ve bu nedenle aile konutu niteliği taşımadığı anlaşılmakla, davanın reddi gerekirken kabulü doğru olmamıştır....
Davacı dava konusu şeyin maliki olduğunu ve mülkiyet hakkına davalı tarafından el atıldığını ispatla yükümlüdür. Davalı ise, davacının malik olmadığını ya da davacının mülkiyet hakkına el atmadığını, el atmanın sona erdiğini ispat edebilir.Taraflar arasında bir kira ilişkisi de bulunmamaktadır. Esasen davalı ile birlikte davacının oğlunun taşınmazı muvafakata dayalı olarak tasarruf ettikleri dosya kapsamı ile sabittir. Dava açılmış olmakla muvafakatin geri alındığının kabulü gerekir. Kaldı ki, davacının davalıya ihtar çekerek taşınmazı boşaltmasını istediği de sabittir. Öte yandan davalı tarafından taşınmazın aile konutu olduğu savunulmuş ise de mülkiyet hakkı sahibi davacı ile davalı (ve eşi) arasında hukuki bir ilişki kurulmadığına göre aile konutu iddiasının davacıyı bağlamayacağı tartışmasızdır. Bir başka ifade ile somut olayda 6570 sayılı Yasanın 12.maddesi hükmünün uygulama yeri yoktur....
Hukuk Genel Kurulu'nun 2013/2-2056 Esas, 2015/1201 Karar ve 15.04.2015 günlü kararında da açıklandığı üzere, 4721 sayılı Kanun'un 194'üncü maddesinin birinci fıkrasına göre, “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.” Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi “konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu nedenle, aile konutu şerhi konulduğunda, konulan şerh “kurucu” değil “açıklayıcı” şerh özelliğini taşımaktadır. Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma, “emredici” niteliktedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 05.03.2013 gününde verilen dilekçe ile miras hakkına mahsuben aile konutunun intifa hakkı ile özgülenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 07.05.2015 hükmün davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Hükmü temyiz eden tarafa ilamın tebliğ edildiği gün ile temyiz dilekçesinin mahkemeye veriliş günü arasında yasada öngörülen temyiz süresi geçmiştir. Mahkemece bu yön saptanmak suretiyle verilen temyiz isteminin reddine ilişkin kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır....
Bu düzenleme ile malik olmayan eşe, aile konutu ile ilgili tapu kütüğüne şerh verilmesini isteme hakkı tanınmış, eşlerin aile konutu ile ilgili bazı hukuksal işlemlerinin diğer eşin rızasına bağlı olduğu kuralı getirilerek eşlerin hukuki işlem özgürlüğü "aile birliğinin" korunması amacıyla sınırlandırılmıştır. Tapu kaydında aile konutu şerhi bulunmasa dahi aile konutuna ilişkin olarak; eşlerden biri diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutuyla ilgili kira sözleşmesini feshedemeyecek, aile konutunu devredemeyecek ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamayacaktır. Malik olmayan eşin izni için şekil şartı bulunmamakla birlikte, iznin açık olması gerekmektedir. Açık rızanın varlığını ispat yükü ise aile konutu ile ilgili tasarrufta bulunana aittir. Öte yandan; TMK’nın 194. maddesinde öngörülen sınırlandırma, taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulduğu için değil, konut aile konutu vasfı taşıdığı için getirilmiştir....
Yapılan bu düzenlemelerle sağ kalan eşe "ölen eşine ait" olup da birlikte yaşadıkları konut üzerinde, edinilmiş mallara katılma rejiminde katılma alacağına, paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde miras ve paylaşmadan doğan hakkına, mal ortaklığı rejiminde ortaklık payına ve mirasın paylaşımında ise miras payına mahsup edilmek suretiyle, aile konutu üzerinde kendisine mülkiyet, intifa veya oturma hakkı tanınmasını talep etme hakkı tanınmıştır....