WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Borçlunun üçüncü kişi ......daki mevduat alacağı, 2004 sayılı ...... İflas Kanunu’nun 106/2. maddesi gereğince menkul hükmündedir. ......daki mevduat, menkul haczi gibi ...... müdürlüğünce ......ya yazılacak yazı ile haczedilebilir. Üçüncü kişinin haciz müzekkeresine karşı mevduat hesabı üzerinde rehin hakkı bulunduğunu ileri sürmesi ise, İİK’nin 96/1 uyarınca istihkak iddiası nitdeliğinde olup, ...... müdürünün istihkak prosedürünü düzenleyen İİK’nin 96-97 maddelerinde yazılı kurallara göre işlem yapması gerekir. Somut olayda, borçlu şirketin hesaplarında bulunan paraların haczi için davalı 3. kişi ......ya haciz müzekkeresi gönderildiği,, ...... tarafından verilen cevapta, şube nezdinde bulunan borçluya ait 18.500-TL üzerine kendilerinin rehin haklarından sonra gelmek kaydı ile haciz şerhinin işlendiğinin bildirildiği, alacaklının talebi üzerine .........

    Gemi alacaklıları deniz serveti üzerindeki rehin haklarının kullanmak istedikleri taktirde cebri icra yoluna başvurmak zorundadırlar. Bunun içinde normal olarak rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçeceklerdir. Paraya çevirtmek istedikleri deniz serveti (veya bunun bir unsuru) başka bir şahsın malvarlığına dahil bulunuyorsa takibi yine borçlu aleyhine yapacak ve fakat merhun maliki (veya sahibi) sıfatıyla o şahısa da ödeme emri tebliğ ettireceklerdir.( Deniz Ticareti Hukuku Cilt 3 Sh.52 Prof. Dr. Tahir Çağa) Takip alacaklısının alacağı gemi alacağı olup anılan yasal düzenleme uyarınca geminin el değiştirmesi gemi üzerindeki rehin hakkını ortadan kaldırmayacaktır. Ancak alacaklı tarafından rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yerine örnek 4-5 ilamlı icra takibi yapılmıştır....

      Davalı vekili, müvekkilinin 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 4. maddesi doğrultusunda katılım bankacılığı faaliyeti ile iştigal ettiğini, Bankacılık Kanunu'nun 3. maddesinde katılma hesabı ile ilgili yapılan tanım ve işleyiş göz önünde bulundurulduğunda, müvekkilinin mevduat hesaplarında olduğu gibi, ile ilgili olarak hesap sahibi lehine önceden belirli bir oranda getiri elde etme vaadi verilmesinin mümkün olmadığını, katılma hesaplarının fonun işletilmesinden doğan kâr veya zarara iştirak ettiğini, davacının fark talimatı üzerine müvekkili tarafından davacı şirkete bankanın mevduat hesabı açamayacağı, katılım hesabı açabileceği, katılım hesabında ise belirlenmiş bir oranda faiz veya getiri ödenmesi taahhüdünün verilmesinin mümkün olmadığı, ancak katılım fonlarının geçmişte gerçekleşmiş kâr dağıtım oranlarına göre tahmini olarak talep ettikleri getiriye karşılık gelecek şekilde, standart kâra ve zarara katılma oranlarının üzerinde kendileri lehine daha farklı katılma oranı ile katılım...

        , mahkemece istemin kabulüne ve banka hesapları üzerindeki hacizlerin kaldırılmasına karar verildiği görülmektedir....

          Davalı vekili, off shore hesabına gönderilen paranın vadesi dolduğunda parayı çekmek istediğini, ancak banka tarafından para olmadığının belirtildiğini, daha sonra da müvekkili adına vadeli mevduat hesabı açıldığını ve hesap cüzdanı verildiğini, daha sonra banka ödemelerinin durdurulduğunu, teftiş kurulu başkanlığının raporuyla vadeli hesaptaki paranın ödendiğini, bankanın hesap cüzdanı vermekle istihdam eden sıfatıyla sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine karar Dairemizin 21.02.2013 günlü ilamıyla onanmıştır. Davacı vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin HUMK’nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir....

            Somut olayda, temyizen incelenmesi istenen karar, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takipte yasal sürede satış talep edilmediği dolayısıyla İİK'nın 150/e-2 maddesi gereğince takibin düştüğü gerekçesiyle takibe konu araç üzerindeki rehnin paraya çevrilmesi şerhinin kaldırılması talebinin reddine dair memur işleminin iptali talebine ilişkin olup, anılan kararın temyiz kabiliyeti bulunmamaktadır. Buna göre, Dairemizce incelenmesi istenen Bölge Adliye Mahkemesi kararı, İİK’nun 365/1-son maddesinde belirtildiği üzere KESİN nitelikte olduğundan, 5311 sayılı Kanunla değişik İİK'nun 364. maddesi ve 6100 sayılı HMK'nın 366.maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanunun 352.maddesi uyarınca temyiz başvuru talebinin (REDDİNE), 09/05/2022gününde oy birliğiyle karar verildi....

              Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2013/1 esas sayılı yargılamasında katılan olarak bulunduğunu belirtmesi ve UYAP'tan yapılan sorgulamada da bahse konu dosyanın derdest olup, sanığın dosyada katılan sıfatıyla taraf olduğunun anlaşılması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti amacıyla, mevduat hesabı sözleşmeleri üzerindeki imza-yazılarla sanığın imza-yazılarının karşılaştırılması amacıyla Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi'ne inceleme yaptırılarak tekrar rapor alınması, Gaziantep 1....

                - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin .. plakalı aracı için davalı bankadan kredi çektiğini, kredi nedeniyle araç üzerine rehin konulduğunu, kredi borcu tamamen ödenmesine rağmen rehnin kaldırılmadığını ileri sürerek .. plakalı aracın kredi borcu nedeniyle müvekkilinin borçlu bulunmadığının tespitini ve araç üzerindeki rehnin fekkini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, dava konusu rehnin davacının müvekkili bankaya olan her türlü borcunu kapsadığını, rehnin fekkinin talep edilebilmesi için davacının bankaya hiçbir borcunun kalmaması gerektiğini, ancak davacının kredi borcu olduğunu, yine dava dışı .. ile müvekkili banka arasında imzalanan sözleşmeye davacının kefil olduğunu, davalının kefaleten borcunun da devam ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir....

                  nın oğlu ... adına 06.08.1986 tarihinde davalı bankada vadeli mevduat hesabı açtırdığını ve toplam 23.000 TL (Eski TL) para yatırdığını, müvekkilinin hesap açılışı yaparken ilgili şubede vadeli mevduat hesap defteri kalmadığından müvekkiline 18 yaşına kadar para çekilemez ibaresi bulunan vadesiz mevduat hesap defteri verildiğini, müvekkili ...’nın 25.11.2011 tarihinde davalı bankaya başvurduğunu ve davalı tarafından hesaptaki güncel tutarın 2,3 kuruş olduğunun bildirildiğini, oysa hesabın açıldığı dönemden itibaren davalı bankanın mevduatı kullanarak ve bu mevduatı işleterek kazanç ve kâr sağladığını ileri sürerek yatırılan paranın yatırıldığı tarihten itibaren 18 yıllık vade işletilerek ve devam eden yıllar içinde işletilmesi gereken faiz tutarları ile birlikte, dava tarihindeki alacağının güncel karşılığının tespiti ile bu bedelden şimdilik 23.000,00 TL'nin dava tarihi itibari ile işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı bankadan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                    Müşterek hesap bir tasarruf kaydını içermiyorsa ve hesap açtıranlar, hesaptaki parada tasarruf yetkisini birlikte veya münferiden kullanacaklarını belirtmeden hesap açtırmışlar ise, bu durumda bölünebilir hesaptan söz edilir ve somut olayın özelliklerine göre hesap sahiplerinin eşit oranda pay sahibi olduklarının kabulü gerekir (Prof. Dr. Haluk Tandoğan, Müşterek Hesaplar- Ankara 1959, sh 6-7 ve Prof. Dr. Ünal Tekinalp, Banka Hukuku'nun Esasları, İstanbul 1988 Sh. 330-331 ). Müşterek hesap açılırken bankaya aksine bir anlaşma sunulmamışsa, bankadaki müşterek hesabın, aktif teselsüllü müşterek hesap olduğu kabul edilmektedir. Müşterek hesaptaki paylar, aksi iddia edilip kanıtlanmadıkça birbirine eşittir. Mevduat hesabı birden fazla kişiye ait ise, mudilerden birinin ölümü halinde, aksine sözleşme yoksa hesaptaki paralar eşit paylara bölünecek ve hayatta kalan mudiye kendi payı ödenebilecektir. (HGK, 12.07.2006 tarihli ve 2006/3-517/525E., K.)...

                      UYAP Entegrasyonu