"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 11.09.2012 gününde verilen dilekçe ile meraya elatmanın önlenmesi, kal ve eski hale getirme bedelinin tahsili talebi üzerine Yargıtay 14....
Bilahare dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R Dava, meraya elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Davacı vekili, dava konusu yerin tapu kayıtları, mahkeme kararı ve 09/11/1945 tarih ve 92/65 sayılı fermandan da anlaşılacağı üzere müvekkili köy halkının kadimden beri yararlandığı yaylası olduğunu, davalı köyün yaylanın Hadim ilçesi hudutları dahilinde kaldığını iddia ederek yaylalardan istifade etmelerinin engellendiğini, fermanla tahsisli ve tapulu olan yaylanın Alanya İlçesi hudutları dahilinde kaldığının tespiti ile davalı ... Köyü Tüzel Kişiliğinin haksız tecavüzünün önlenmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı Köy Tüzel Kişiliği temsilcisi, mahkemenin yetkisiz olduğunu beyan ederek, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, mahkemenin yetkisizliğine dair verilen karar Yargıtay 14....
Davalı 23.3.2000 tarihli yargılama aşamasında verdiği dilekçesinde kendilerine verilen maden işletme ruhsatı sınırları içinde kalan kısımda çalıştıklarını, ancak bu kısımda mera alanına bir taşmanın söz konusu olması İhtimaline karşılık Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına başvurularak Tarım Bakanlığı kanalı ile mera altında bulunan madenlerinde işletmeye açılması için gerekli izinlerin alınması amacıyla girişimde bulunduklarını ve sonucunun beklenmesini istemiştir. Ancak mahkeme bu başvurunun akıbetini araştırmamıştır. Dava konusu 917 sayılı parsel meradır. 4342 sayılı Mera Kanunun 14. maddesinde tahsis amacı değiştirilmedikçe mera, yaylak ve kışlaklardan bu kanunda gösterilenden başka şekilde yararlanamayacağı belirtilmiştir....
Başka bir ifade ile köy ve belediyelerin eski hale getirme masraflarını, Hazinenin de ot bedelinin tahsilini talep etmesine olanak yoktur. 4342 sayılı Mera Kanununun 4. maddesinde mera, yaylak ve kışlakların hukuki durumu belirlenmiş, 5. maddede mera, yaylak ve kışlak olarak tahsis edilecek yerler sayılmış, 6. maddede ise mera, yaylak ve kışlakların tespit, tahsis ve tahdit işlemlerinin Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca yapılacağı belirtilerek komisyonun kurulma ve çalışma şekli hükme bağlanmıştır. Anılan yasanın 4/1. maddesinde meraların devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğu ve bunlardan yararlanma hakkının bir veya birden çok köy veya belediyeye ait olabileceği hüküm altına alınmış olduğundan, devletin hüküm ve tasarrufu altında olan meralar hakkında Hazinenin mülkün sahibi olması sıfatıyla dava açma hakkının varlığını kabul etmek gerekir....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/436 KARAR NO : 2021/1174 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : HANAK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 08/12/2020 NUMARASI : 2020/35 ESAS - 2020/310 KARAR DAVA KONUSU : Mera, Yaylak Ve Kışlağa İlişkin Davalar (Mera Sınırlandırmasının İptali Ve Aidiyetin İptali) KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, dava konusu Ardahan ili, Hanak ilçesi, Sazlıçayır Köyü eski 136 ada 1 parsel, yeni 108 ada 6 parsel ve eski 135 ada 180 parsel, yeni 105 ada 101 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili 01/08/2008 tarihli ve usule aykırı olarak verilen komisyon kararının iptaline, dava konusu taşınmazların davalı Yamçılı köyü adına yapılan tespitinin ve kaydının iptali ile 29/11/2007 tarih ve 19 sayılı Kadastro Tespit Tutanağındaki gibi Sazlıçayır Köyü adına Sazlıçayır merası olarak özel siciline tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Temyiz Sebepleri Bir kısım davalılar vekili temyiz dilekçesinde, dava konusu taşınmazdaki yapılar hakkında yapı kayıt belgesi alındığını, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun geçici 16 ncı maddesinin değerlendirilmesi gerektiğini, taşınmazın kadimden beri mera niteliğinde olmadığını ileri sürmüştür. C. Gerekçe 1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, meraya müdahalenin men'i ve kâl istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1. Mera, bir veya birden fazla köy veya kasaba halkına bağımsız veya birlikte tahsis edilmiş ya da kadimden beri hayvan otlatmak amacıyla kullanılan, hak sahiplerinin üzerinde intifa hakkı olan arazi parçasıdır. Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz (4342 sayılı Mera Kanunu m.3,4). 2....
yerler, b) Devletin hüküm ve tasarrufunda veya Hazinenin mülkiyetinde bulunan arazilerden etüt sonucu mera, yaylak ve kışlak olarak yararlanılabileceği anlaşılan yerler, c) Mera, yaylak ve kışlak olarak kullanılmak amacıyla kamulaştırılacak yerler ve d) Tapu kayıtlarında mera, yaylak ve kışlak olarak görülen ve halen işgal edilen yerler hükmüyle bu hususun düzenlendiğini, dava konusu yerler de m.5/b'de düzenlenen yerlerden olduğunu, Hazinenin mülkiyetinde bulunan yerlerin yapılan etüt sonucu mera, yaylak ve kışlak olarak yararlanabileceği anlaşılmış ve gereğinin yapıldığını, davacının zilyetliğinin tespiti ve bunun tapu kütüğüne şerhi bu davayla ilgili olmadığını ve birlikte açılamayacağını, zilyetliğin tespiti bir tespit davası olduğunu, çekişmesiz yargının konusu olduğunu, müvekkili ile bunun ilgisi olmadığını, davanın öncelikle görev o olmazsa usulden ve süre yönünden, o da olmazsa esastan reddini lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesini istemiştir....
Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz (4342 sayılı Mera Kanunu m.3,4). 31.05.1965 tarihli ve 4/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile “...tek başına bir köye ait bulunan mera, yaylak ve kışlakların tümünün veya bir parçasının bir başka köy sınırı içine alınmış olması halinde, sınır değişikliğinin ikinci köye bir yararlanma hakkı sağlamayacağı ve ilk köyün eskiden olduğu gibi bu yerlerden tek başına yararlanacağı” öngörülmüş olup, bu karar 4342 sayılı Mera Kanununun 29. maddesi ile de yasa hükmü haline gelmiştir. Böylece bir köy ya da belediye sınırları içinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de intifa hakkı olabileceği kabul edilmiş, idari sınırların aidiyetin belirlenmesinde önemi olmadığı vurgulanmıştır. İdari sınırlar sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önem arz eder....
Mahkemece, köyde mera alanı haricinde ev yapılacak yerin kalmadığı, köye yakın olan ve köyün içinde bulunan tüm alanların mera vasfını kaybettiği, köyde oturan insanların geçim sıkıntısı nedeni ile şehir merkezinden köye göç eden tarım ve hayvancılıkla uğraşan genç insanlar olduğu, bu insanları evlerinden ve köylerinden çıkarmanın kimseye yarar sağlamayacağı gibi tarım ve hayvancılığın gelişiminde de bir katkısının olmayacağı, gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava meraya elatmanın önlenmesi ve eski hale getirilmesi istemine ilişkindir. Dava konusu taşınmazlar mera sicilinde kayıtlı oldukları, Mera Kanunu uyarınca meralık vasfının değiştirilmediği anlaşılmakla taraf delilleri toplanıp değerlendirme yapılarak işin esası hakkında bir karar vermek gerekirken hukuki dayanağı olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir....
Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden 34 sayılı parselin önce davalılar adına özel mülk niteliği ile tescil edildiği, açılan dava sonucu taşınmazın mera olduğu saptanarak bu niteliği ile özel siciline yazıldığı anlaşılmaktadır. Gerçekten, 4342 sayılı Mera Kanunu’nun 4. maddesine göre meralar kullanma hakkı bir veya birden çok köye veya belediyeye bırakılan devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerdendir. Meranın özel mülkiyete geçirilmesi, amacı dışında kullanılması, sınırlarının daraltılması olanaklı değildir. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre de davalıların meraya elattıklarının ispatı davacıya düşer. Mera olan bir taşınmaza bir aileye ait ölülerin gömülmüş olması o ailenin yaşayan bireylerinin taşınmaza elattıklarını göstermez. Dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıklar da davalıların meraya elatmalarının olmadığını belirttiklerinden davanın reddi gerekirken aktif bir elatma varmış gibi istem hüküm altına alındığından karar bozulmalıdır....