"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 15.12.2004 gününde verilen dilekçe ile meraya elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 26.08.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, meraya elatmanın önlenmesi, kal ve tazminat istemine ilişkindir....
Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera yaylak ve kışlaklar, özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanmaz, sınırları daraltılamaz (Mera Kanunu m. 3-4) 31.5.1965 tarihli ve 4/2 sayılı içtihadı Birleştirme Kararı ile "...tek başına bir köye ait bulunan mera, yaylak ve kışlakların tümünün veya bir parçasının bir başka köy sınırı içine alınmış olması halinde, sınır değişikliğinin ikinci köye bir yararlanma hakkı sağlamayacağı ve ilk köyün eskiden olduğu gibi bu yerlerden tek başına yararlanacağı..." öngörülmüş olup, bu karar 4342 sayılı Mera Kanununun 29. maddesi ile de yasa hükmü haline gelmiştir. Böylece, bir köy ya da belediye sınırları içinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de intifa hakkı olabileceği kabul edilmiş, idari sınırların aidiyetin belirlenmesinde önemi olmadığı vurgulanmıştır, idari sınırlar sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önem arz eder....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı tarafından, davalılar aleyhine 11.7.2006 gününde verilen dilekçe ile meraya elatmanın önlenmesi ve kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine dair verilen 3.10.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, meraya yapı yapılarak oluşan elatmanın giderilmesi istemiyle gerçek kişi tarafından açılmıştır. Mahkemece dava husumet noktasından reddedilmiş, kararı davacı gerçek kişi temyiz etmiştir. Meralar hayvanların otlatılması ve otundan yararlanılması için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yerlerdir. Mera kullanım hakkı bir veya birden çok köy veya belediyeye aittir....
Davalı vekili kararı temyiz etmiştir. 4342 sayılı Mera Kanununun 3.maddesinde yapılan tanıma göre; yaylak çiftçilerin hayvanları ile birlikte yaz mevsimini geçirmeleri, hayvanlarını otlatmaları ve otundan yararlanmaları için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yerlerdir. Yasanın 4. maddesi hükmünce de, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yaylanın özel mülkiyete geçirilmesi ve amacı dışında kullanıması olanaklı değildir. Mera, yaylak ve kışlakların kullanma hakkı bir veya birden çok köy ve belediyeye aittir. 0 köy veya beldeyi köy ya da belde insanlarından ayrı düşünmek mera, yaylak ve kışlaklardan yararlanmalarını yasaklamak mümkün değildir. Esasen bu konuda yasal düzenlemeler yapılmış, Mera Kanununun 4.maddesinde kullanım hakkı köy ya da belediye halkına tanınmış, 20.maddede ise, yaylaklardan kullanımın kullanma amacına uygun yapılar meydana getirilerek sürdürülmesine izin verilmiştir....
Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz (4342 sayılı Mera Kanunu m.3,4). 2013/602-3729 -2- Meraya elatmanın önlenmesi davası, kadim yararlanma hakkı olan köy veya belediye tüzel kişiliği ya da taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle Hazine tarafından açılabilir. Aynı şekilde, bir yerin mera olduğu iddiasıyla köy veya belediye tüzel kişiliğinin ya da Hazinenin tapu iptali ve sınırlandırma istemiyle dava açmasına olanak vardır. Mera, yaylak ve kışlak davalarında, tahsise ya da kadim kullanma hakkına dayanılabilir....
Böylece, bir köy ya da belediye sınırları içinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de intifa hakkı olabileceği kabul edilmiş, idari sınırların aidiyetin belirlenmesinde önemi olmadığı vurgulanmıştır. İdari sınırlar sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önem arz eder. Meraya elatmanın önlenmesi davası, kadim yararlanma hakkı olan köy veya belediye tüzel kişiliği ya da taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle Hazine tarafından açılabilir. Aynı şekilde, bir yerin mera olduğu iddiasıyla köy veya belediye tüzel kişiliğinin ya da Hazinenin tapu iptali ve sınırlandırma istemiyle dava açmasına olanak vardır. Mera, yaylak ve kışlak davalarında, tahsise ya da kadim kullanma hakkına dayanılabilir....
Belediye Başkanlığı ile davalı köyün komşu olduğunu, davacı kasabanın idari sınırları içerisinde bulunan ve kadimden beri mera ve yaylak olarak kullanılan zindan mevkiinde 104 ada 103 parsel ve 104 ada 1 parsel sayılı taşınmazların davalı köyün kadastro çalışma alanı içerisinde kaldığını, bu taşınmazların davacı tarafından kadimden beri mera ve yaylak olarak kullanıldığını ileri sürerek, dava konusu mera-yaylak alanına davalı tarafın müdahalesinin menine ve kullanımı ile ilgili muarazanın giderilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, 104 ada 1 parsel sayılı taşınmazın orman olduğunu ve tespitine itiraz edilmediğini, 104 ada 103 parselin ise kadastro tespitini de kendi köyleri adına mera olarak sınırlandırıldığını, 3091 sayılı kanun gereğince işlem yapılmak üzere kaymakamlığa başvurduklarını davacı tarafın bu işlemi engellemek için eldeki davayı açtığını belirterek davanın reddini savunmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava; meraya elatmanın önlenmesi ve mera siciline tescil istemine ilişkindir. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 21.01.2013 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 26.01.2013 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2013 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 14.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden 14.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE,9.4.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 14.07.2006 gününde verilen dilekçe ile meraya elatmanın önlenmesi ve tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 04.07.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı Hazine, ilçenin ..... Köyünde 925 parsel numarası ile mera olarak sınırlandırılan taşınmazın davalı tarafça ekilen dikilen taşınmaz haline çevrilerek mera niteliğinin bozulduğu, halen dahi davalıca eylemli biçimde kullanılmakta bulunduğunu belirterek, sözü edilen meraya davalı tarafça yapılan elatmanın önlenmesine ve taşınmaza mera niteliğinin kazandırılması için yapılması gereken masrafların davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
(Muhalif) KARŞI OY 4342 sayılı Yasa'nın 4/1. maddesinde meraların, devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu açıkça belirtilmiş olmakla birlikte, 6/1. maddesinde ise, "Mera, yaylak ve kışlakların tespit, tahdit ve tahsisi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca yapılır." denilmek suretiyle, davacı Bakanlığa meraların tespiti hususunda görev verilmiştir. Yasanın verdiği bu görevin, dava açma yetkisini de kapsaması gerekir. Nitekim davacı Bakanlık, Yasa'nın verdiği görev nedeniyle, dava konusu taşınmazların mera olarak sınırlandırılması talebiyle görülmekte olan davayı açmıştır. Ancak, davacı Bakanlık olmakla birlikte, dava Hazine vekili tarafından açılarak yürütülmüştür. Dava sonunda ise, Mahkemesince, dava konusu taşımazların mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmiştir. Yani, dava konusu taşınmazların, Bakanlık adına tescili gibi bir durum da söz konusu değildir....