Davacı istemi mera iddiasına dayalı tapu iptali, sınırlandırma ve tescil isteğine ilişkindir. Mera, bir veya birden fazla köy veya kasaba halkına bağımsız veya birlikte tahsis edilmiş ya da kadimden beri hayvan otlatmak amacıyla kullanılan, hak sahiplerinin üzerinde intifa hakkı olan arazi parçasıdır. Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz (4342 sayılı Mera Kanunu m.3,4). Meraya elatmanın önlenmesi davası, kadim yararlanma hakkı olan köy veya belediye tüzel kişiliği ya da taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle ... tarafından açılabilir....
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalılar vekili temyiz etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 297/2. maddesi gereğince; Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bunların yanında hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. (HMK m.26/1) Somut olaya gelince; dava meraya elatmanın önlenmesi, muhdesatların yıkımı ve eski hale getirme istemine ilişkindir. Mahallinde yapılan keşif sonucu davalıların mera parseline tarla açmak, ev ve avlu yapmak, ağaç dikmek suretiyle el attıkları anlaşılmış ve rapor doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, hüküm sonucunda yıkımına karar verilen muhdesatların neler olduğu tek tek belirtilmemiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davacılar T32 ve arkadaşları vekili " dava konusu Amasya İli, Taşova İlçesi, Yolaçan Köyü 101 ada 45 parsel ve 101 ada 2 parselde kayıtlı taşınmazların gerçekte mera-yaylak vasfında olmamasına rağmen tapuda mera-yaylak olarak tescil edildiğini, bilirkişi raporu ile mera-yaylak vasfının olmadığı tespit edildiği halde yerel mahkeme tarafından raporun değerlendirmeye alınmadığını, dava konusu ile ilişkilendirilemeyen gerekçelerle davanın reddedildiğini, yerel mahkeme tarafından taşınmazların mera-yaylak vasfının son bulmuş olması ve özellikle 2/B kapsamına uygun olmasının özellikle değerlendirilmesi gerekirken bu değerlendirmenin yapılmadığını, davacıların mera tahsis değişikliği kararı olmadığı için taşınmazların mera vasfından çıkarılması için bu davayı açtıklarını, mera-yaylak vasfında olmayan bir taşınmazın tapuda halen mera-yaylak olarak gösterilmesinden kaynaklanan bir durumun söz konusu olduğunu, davanın konusunun da esasen bu olduğunu, müvekkillerinin...
Mera, bir veya birden fazla köy veya kasaba halkına bağımsız veya birlikte tahsis edilmiş ya da kadimden beri hayvan otlatmak amacıyla kullanılan, hak sahiplerinin üzerinde intifa hakkı olan arazi parçasıdır. Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz (4342 sayılı Mera Kanunu m.3,4). 31.05.1965 tarihli ve 4/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile “...tek başına bir köye ait bulunan mera, yaylak ve kışlakların tümünün veya bir parçasının bir başka köy sınırı içine alınmış olması halinde, sınır değişikliğinin ikinci köye bir yararlanma hakkı sağlamayacağı ve ilk köyün eskiden olduğu gibi bu yerlerden tek başına yararlanacağı” öngörülmüş olup, bu karar 4342 sayılı Mera Kanununun 29. maddesi ile de yasa hükmü haline gelmiştir....
MERA KANUNU [ Madde 19 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki "otlakiye ve yaylaya vaki müdahalenin men'i"davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Koyulhisar Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 9.12.1999 gün ve 64-69 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14.Hukuk Dairesi'nin 15.2.2000 gün ve 659-930 sayılı ilamiyle; (...Davacı köy vekili;nizalı yerin kadim otlakiye ve yaylakiyeleri olduğunu, davalı köyün bu yere hayvan sokmak suretiyle müdahalede bulunduğunu ileri sürerek elatmanın önlenmesini istemektedir. Mahkeme; 4342 sayılı Mera Kanununu 19/son maddesi gereğince yaylaya vaki elatmanın önlenmesi davalarının adli yargı yerinde dinlenemeyeceğinden bahisle davanın reddine karar vermiş, hükmü davaca vekili temyize getirmiştir. Mera yaylak ve kışlakların " mülkiyet" ve "yararlanma hakkına" ilişkin çekişmelere adli yargı organında bakılır....
Mera, bir veya birden fazla köy ve kasaba halkına bağımsız veya birlikte tahsis edilmiş ya da kadimden beri hayvan otlatmak amacıyla kullanılan, hak sahiplerinin üzerinde intifa hakkı olan arazi parçasıdır. Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanmaz, sınırları daraltılamaz. (4342 sayılı Mera Kanunu m.3,4). Meraya el atmanın önlenmesi davası kadim yararlanma hakkı olan köy veya belediye tüzelkişiliği ya da taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu atında olan yerlerden olması nedeniyle Hazine tarafından açılabilir. Kural olarak meraların kuru mülkiyeti Hazineye, yararlanma hakkı köy ve belediyelere aittir....
Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ..., köylerine ait kadim meraya davalı ... köyünün elatması nedeniyle 1991/88 Esas 1992/248 Karar sayılı ilamı ile elatmanın önlenmesine karar verilerek kararın kesinleştiğini, kesinleşen kararın infazına esas alınan kroki kapsamı dışında ve bu yerin kuzey bitişiğinde bulunan yerin de köylerine ait kadim meraları olduğunu davalı köyün bu meraya da elattığını ileri sürerek elatmanın önlenmesini istemiştir. Davalı ... , çekişmeli meranın köylerine ait kadim mera olduğunu, davacı köyün daha önce mahkeme kararı ile kesinleşen mera sınırlarını genişletmeye çalıştığını savunarak davanın reddini istemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 31.01.2006 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 07.07.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Dava, 327 parsel sayılı mera vasıflı taşınmaza elatmanın önlenmesi, meranın eski hale getirilmesi ve ot bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davalı dava konusu yerin mera vasfında olmadığını, mülkeyitinin dava dışı ...'a ait olup kiralayarak kullandığını mer'aya el atmadığından davanın reddini savunmuştur....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 07.05.2012 gününde verilen dilekçe ile meraya elatmanın önlenmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen 13.11.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, meraya elatmanın önlenmesi ve yapı unsurları hakkında kal isteğine ilişkindir. Davacı vekili, ... İli, ... İlçesi, 1832,1833,1834 ve 1204 no'lu mera parsellerine davalılarca zeytinleri toplamak suretiyle elatıldığını, durumun köy muhtarlığı tarafından tespit edildiğini ileri sürerek davalıların anılan mera vasfındaki parsellere müdahalesinin önlenmesine ve yapı unsurlarının kal'ine karar verilmesini talep etmiştir....
Davalı idarece, temyize konu İdare Mahkemesi kararının iptale ilişkin kısmının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir. 4342 sayılı Mera Kanunu'nun 4. maddesinin 4. fıkrasının dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan halinde "Amaç dışı kullanılmak suretiyle vasıfları bozulan mera, yaylak ve kışlakları tekrar eski konumuna getirmek amacı ile yapılan masraflar sebebiyet verenlerden tahsil edilir." hükmüne yer verilmiştir. Aynı Kanun'un 19. maddesinin 3. fıkrasında, "Muhtarlar ve belediye başkanları, mera, yaylak ve kışlaklara tecavüz olduğu takdirde durumu derhal Bakanlık il veya ilçe müdürlüğüne, il ve ilçe müdürlükleri de valilik veya kaymakamlığa bildirmekle yükümlüdürler....