Davacı vekili, dava dilekçesinde, taraflar arasında 06.05.2009 başlangıç tarihli kira sözleşmesi bulunduğunu, davacının kiralanan arsayı otopark ve kafeterya olarak kullanmak üzere bir kısım yatırımlar yaptığını, davalının, davacı hakkında tahliye kararı almadan taşınmaza fiili saldırıda bulunarak davacıya ait eşyalara zarar verdiğini ve kiralananın otopark ve kafeterya olarak kullanılmasını engellediğini belirterek mal ve eşyalara verilen zararlar için 10.000 TL, kiralananın işletilememesi nedeniyle de olmak üzere 10.000 TL tazminatın tahsili isteminde bulunmuştur. Davalı sözleşmenin feshedileceğini noter vasıtasıyla davacıya bildirdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur....
Ne var ki; kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümleri cevaz vermemektedir. 6183 sayılı Kanun'un 72. maddesine koşut bir hüküm bulunmaması karşısında, Yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusu, aynı konuda menfi tespit veya itiraz davası açamayacaktır. 6183 sayılı Kanun'da menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczini” düzenleyen 6183 sayılı Kanun'un 30.3.2006 gün ve 5479 sayılı Kanun ile değişik 79. maddesinde “....Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibariyle amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorunda...” olduğuna ilişkin düzenleme ile üçüncü şahıslar yönünden yer verilmiş ise de, bu olanak, kamu alacağı borçluları yönünden...
Borçlar Kanunu'nun 231. maddesinde menkul bir malı ihaleden satın alan kimsenin ihale anında onu iktisap edeceği hükme bağlanmış ise de malların borçlunun elinde bulunmasını gerektirir hukuki ve fiili sebeplerin davacı 3.kişi tarafından gösterilmesi ve ispatlanması gerekir. Davacı ile borçlunun karı-koca oldukları ve aynı evde oturdukları, davacı kadının mahcuzları ... İcra Müdürlüğünün ... sayılı takip dosyasında ihaleden satın aldığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Borçlunun hem dava konusu haciz, hem de sonraki haciz sırasında hazır bulunduğu, icradan satın alınan eşyaların yeniden birlikte kullanıma terk edildiği dolayısıyla mahcuzların borçlunun elinde iken haczedildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. İİK.nun 97/a. maddesi uyarınca bir menkul malı elinde bulunduran onun maliki sayılır, borçlu ile 3.kişilerin menkul malı birlikte ellerinde bulundurmaları halinde dahi mal borçlu elinde addolunur. Mülkiyet karinesi borçlu/alacaklı lehinedir....
Öte yandan kiralamış olduğu taşınmaz ile ilgili zilyetliğe dayalı bir meni müdahale davası da açılmadığı gibi davacı tarafından sözleşmenin fesih edildiğine dair bir ihtar da yoktur. Davacının Konya 4. noterliğinin 17.9.2007 gün ve 26328 yevmiye nolu ihtarı ise kiralananda bulunan eşyaların mağazanın kapatılması nedeniyle teslimine ilişkin olup, fesih iradesini taşımadığından fesih ihbarnamesi olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Davacı kiracı sözleşmeyi fesih etmediğine göre 1.1.2007 başlangıç tarihli sözleşme halen ayaktadır. Sözleşme fesih edilmeden tazminat davası açılamaz. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir....
Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....
Menkul Kıymetler A.Ş. vek.Av. ... ile davalı-Davacı ... vek.Av. ... Tur A.Ş. Davalılar 1-...... Menkul Değerler A.Ş. 2- ... 3- ...4-...vek.Av. ...5- ... arasındaki karşılıklı menfi tespit tazminat davası hakkında ... Asliye Ticaret Mahkemesinden verilen 13.9.2006 gün ve 127-316 sayılı hükmün davacı-davalı ile davalı-davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu. - K A R A R - Karar başlığında tarafların adlarının yazılı bulunmasına rağmen bu dosya ile birleştirilen ... 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/642 Es, 2004/15 Karar sayılı dosyasına rastlanılmamıştır. Anılan dosyanın kalemde kaldığı düşünüldüğünden bu dosya arasına konulması ve davalılardan ...a kararın tebliği ile temyiz süresin de beklendikten sonra yeniden gönderilmek üzere dosyanın mahalli mahkemesine ÇEVRİLMESİNE,3.5 .2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma-Eşya İadesi Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; onanmasına dair Dairemizin 28.9.2010 gün ve 13615-15538 sayılı ilamiyle ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü; 1-Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre davalının boşanma davasına yönelik karar düzeltme isteği yersizdir. 2-Eşya davasına ilişkin karar düzeltme isteğinin incelenmesine gelince; a-Davalı 15.6.2009 günlü temyiz dilekçesi ile boşanma ve eşya davası yönünden temyiz talebinde bulunmuştur. Dairemizin 28.9.2010 gün 2009/13615-2010/15538 sayılı ilamı ile sehven sadece boşanma davası yönünden inceleme yapılmış, davalının eşya davasına yönelik temyizi incelenmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Kişisel eşyanın iadesi Dava, karı-koca arasındaki Borçlar Kanun'undan kaynaklanan eşya davası olmayıp, gelin tarafından kayınpeder mirasçılarına karşı açılan menkul eşyaların iadesine dair alacak davasıdır. Bu durumda hükmün temyiz inceleme görevi Dairemize ait olmayıp, Yargıtay 4. Hukuk Dairesine ait ise de bu Daire tarafından da görevsizlik kararı verildiğinden, görev uyuşmazlığının Başkanlar Kurulu tarafından çözülmesi amacıyla dosyanın Yargıtay 1. Başkanlığı'na gönderilmesine, 21.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Gerek tefhim edilen ve zabıtla belirlenen kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde eşyaların adet, cins ve değerleri gösterilmeksizin hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) bentte gösterilen sebeple bozulmasına, bozma sebebine göre eşyaların iadesine ilişkin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, bozma kapsamı dışında kalan ve incelenmeyen yönler haricindeki bölümlerinin yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple onanmasına ..." karar verilmiştir....
Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....