"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava ödünç sözleşmesi nedeniyle menfi tespit isteminden kaynaklanmaktadır. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin görevine girmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 16/01/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
HUKUK DAİRESİ Taraflar arasındaki dava, ödünç sözleşmesine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin görevine girmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 17/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan 30/09/1983 tarih ve 90 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 3/a bendinde, ikrazatçı, ''Devamlı ve mutad meslek halinde, faiz veya her ne ad altında olursa olsun bir ivaz karşılığı veya ipotek almak suretiyle, ödünç para verme işleriyle uğraşan veya ödünç para verme işlerine aracılık eden ve kendilerine faaliyet izni verilen gerçek kişiler'' olarak tanımlandıktan sonra; 9. maddesinde ise tefecilik, "İkrazatçılık yapmak üzere izin alınmadan, faiz veya her ne ad altında olursa olsun, bir ivaz karşılığı veya ipotek almak suretiyle ödünç para verme işlemlerinin yapılması veya bu işlerin meslek ittihaz edilmesi ve Kanun Hükmünde Kararname uyarınca alınan ikrazatçılık izni iptal edildiği halde, ödünç para verme işlerine devam edilmesi“ şeklinde tarif edilmiş, Danıştay'ın yerleşik içtihatlarında ise, yakın akrabalık bağı veya iş ilişkisi bulunmayan kişiler arasında önemli miktarlardaki paraların günün ekonomik koşullarında karşılıksız olarak alınıp verilemeyeceği...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, “Pafuli” ünvanlı balık restoranının sahibi olduğunu, 2007 yılında ... yerinde kriz yaşandığını, ortağı olan ... Tezcan’ın tanıdığı olan ......
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davalı hakkında tefecilik suçundan açılmış ceza davası sonucunun menfi tesbit davasına konu edilen bonoların geçerliliğinin tartışılması bakımından bekletici sorun yapılmasının gerekip gerekmediği ve bu hususun davacı yanca süresi içinde ileri sürülmemesi karşısında dosyada delil olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle tefecilik suçu hakkında bilgi verilmelidir. Tefecilik suçu, 03.06.1933 gün ve 2279 sayılı Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Kanunun 17 nci maddesi ile 11.09.1981 gün ve 2520 sayılı 2279 sayılı Ödünç Para Verme İşleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 3 üncü maddesinde düzenlenmişken, daha sonra 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 241 inci maddesiyle de düzenleme altına alınmıştır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Hâkimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi'nin, ihtisas mahkemelerinin berilenmesine ilişkin 25/11/2021 tarihli ve 1232 sayılı kararı ile Finans ile ilgili açılacak davalara bakacak mahkemeler nezdinde ihtisas mahkemelerinin belirlenmesi ile ilgili olarak; 1)13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinden, 2)22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. maddelerinden, 3)19.10.2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’ndan (142....
Maddesinin 1.fıkrasının f bendinden; 2-4721 sayılı MK nın, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ile 969 maddelerinden, 3-5411 sayılı Bankacılık Kanunundan (142....
TEFECİLİK SUÇUNUN ZİNCİRLEME ŞEKİLDE İŞLENMESİBİRDEN FAZLA KİŞİYE ÖDÜNÇ PARA VERİLMESİZİNCİRLEME SUÇ HÜKÜMLERİNİN UYGULANABİLECEĞİÖDÜNÇ PARA VERME İŞLERİ KANUNU (MÜLGA) (2279) Madde 17TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 241TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 43TÜRK CEZA KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (5377) Madde 6CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNU (MÜLGA) (1412) Madde 321 "İçtihat Metni"Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Tefecilik suçunun, 765 sayılı TCK'nın yürürlükte olduğu dönemde, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03/07/1995 tarih ve 1995/207-236 sayılı Kararında da belirtildiği üzere birden fazla kişiye sürekli ve sistemli bir şekilde faiz karşılığı ödünç para vermek suretiyle çıkar sağlanması, başka bir anlatımla ödünç para verme işinin meslek haline dönüştürülmesi durumunda oluştuğu, suçun yaptırımının ise 2279 sayılı Yasanın 17. maddesinde düzenlendiği; 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın 241...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Tefecilik HÜKÜM : Beraat Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın 241. maddesinde tanımlanan tefecilik suçunun oluşabilmesi için, kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para verilmesinin yeterli oluşu, ayrıca birden fazla kişiye sistemli olarak faiz karşılığı ödünç para verilmesinin suçun unsuru olarak aranmaması, Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 12/05/2015 tarihli ve 2014/4-655 Esas, 2015/152 sayılı Kararında da açıklandığı üzere, kişiler arasında doğmuş bir alacak borç ilişkisine dayanmayan kazanç elde etme amaçlı ödünç para verme eylemlerinin tefecilik suçu kapsamında bulunması ve aralarında yakın akrabalık bağı veya iş ilişkisi bulunmayan kişiler arasında günün ekonomik koşulları nazara alındığında yüksek sayılabilecek miktarda paranın karşılıksız verilmesinin hayatın olağan akışına...
Davacı tarafça talebin ileri sürülüş biçimi, tarafların iddia ve savunmaları, davaya takibe konu sözleşme ile tüm dosya kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın; 14 Kasım 2016 tarihinde davacı ... ile davalı şirket arasında imzalanan sözleşmeden kaynaklandığı, orjinalinde “...” başlığı bulunan, ancak Türkçe tercümesine “Kredi Sözleşmesi” başlığı konulan sözleşmenin ödünç para verme sözleşmesi niteliğinde olduğu, davanın taraflarından olan davacı ...’in gerçek kişi olduğu, davacının Belçika’da faaliyet gösteren dava dışı ... firmasının ortağı ve yetkilisi olduğu, davalı şirket her ne kadar tacir ise de davacının tacir olduğuna dair dosyada herhangi bir delil bulunmadığı, taraflar arasındaki ödünç para verme sözleşmesinden kaynaklı davanın 6102 sayılı TTK.'...