Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....
Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre ve özellikle, Vahdet Ltd Şti'ne ait prim borçları nedeniyle gönderilen ödeme emrinin iptali ve prim borçlarından sorumlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olarak açılan eldeki davada, her nekadar ödeme emri davacı hakkında düzenlenmemiş ise de; eldeki davanın menfi tespit davası niteliğinde olduğunun ve davacının, prim borçlusu işyerinin asıl işvereni olmadığının anlaşılmasına göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 10.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, ödeme emrinin davalıya 28.04.2006 tarihinde tebliğ edildiği, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği iddiasıyla Sincan İcra Hukuk Mahkemesinde açılan davanın reddedildiği ve bu kararın kesinleştiği, ayrıca icra takibine konu alacağın ödendiği, bir yıllık süre içerisinde İİK 'nun 72. maddesi uyarınca menfi tespit ve istirdat davası açılmadığı ve davalı tarafça süresi içinde hak düşürücü süre ve zamanaşımı yönünden itiraz edildiği gerekçeleriyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davacı, dava dilekçesinde davalıya borçlu olmadığının tespitini talep etmiş ve ödenen meblağlar yönünden istirdat hakkını saklı tuttuğunu belirtmiştir. Mahkemece menfi tespit davasının hak düşürücü sürede açılmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir....
Dosyadaki kayıt ve belgeler ışığında somut olay incelendiğinde, davalı Kurumun 26/06/2012 tarih ve 11.562.801 sayılı yazısı ile 7201 sayılı Kanun gereğince davacıya 01/09/2009 ila 21/07/2012 tarihleri arasında ödenen yaşlılık aylıklarının yersiz ödendiği belirtilerek 29.119,27 TL miktarlı borç bildirim belgesi tebliğ edildiği, davacıya 6183 sayılı Kanun kapsamında çıkartılan bir ödeme emrinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu yönüyle eldeki davanın ödeme emrinin iptali davası değil; Kurum işleminin iptali, menfi tespit ve alacak taleplerini içerdiği, eldeki dava bakımından 6183 sayılı Kanun'un 58. maddesindeki 7 günlük hak düşürücü sürenin uygulanamayacağı, Kurum işleminin iptali talebi bakımından öngörülen bir dava açma süresinin bulunmadığı açıktır. Mahkemece yapılacak iş, yargılamaya devamla işin esasına girerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....
Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki belgeler okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiş olup, “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunludur. İncelemeye konu dosya kapsamından, davalı Kurum tarafından davacıya gönderilen, dava dışı ......
İtiraz davası için öngörülen 7 günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.4.2001 gün ve 2002/21- 201- 297 ve 24.3.2004 gün ve 2004/10164- 170 sayılı Kararları). 28/11/2017 tarihli ve 7061 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi ile "7" günlük süre "15" gün olarak değiştirilmiş olup aynı Kanunun 123 üncü maddesi uyarınca söz konusu değişiklik 1/1/2018 tarihinde yürürlüğe girmiş olup bu tarihten sonra tebliğ edilen ödeme emirlerine ilişkin uyuşmazlıklarda uygulanacaktır.Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle bir itiraz olup sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir, resen gözönünde tutulmalıdır. Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak anılan maddeye dayalı olarak açılacak dava “menfi tespit” niteliğinde olup,”böyle bir borcu olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir....
Kamu alacağına ilişkin olarak anılan madde kapsamında öngörülen menfi tespit davası dışında, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümleri cevaz vermemektedir....
İtiraz davası için öngörülen 7 günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.4.2001 gün ve 2002/21-201-297 ve 24.3.2004 gün ve 2004/10164-170 sayılı Kararları). Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle bir itiraz olup sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir, resen gözönünde tutulmalıdır. Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak anılan maddeye dayalı olarak açılacak dava “menfi tespit” niteliğinde olup,”böyle bir borcu olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. Kamu alacağına ilişkin olarak anılan madde kapsamında öngörülen menfi tespit davası dışında, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılmasına anılan kanun hükümleri cevaz vermemektedir....
ın davacı iş yerinde çalıştığı süre ile sınırlı olarak maaşından haczedilen miktarın işveren tarafından ilgili dosyaya ödendiği, davacının, menfi tespit ve ödeme emrinin iptali isteminde bulunarak açtığı davada bilahare zimmetinde sayılan borcun fer'ileri ile birlikte yargılama sürecinde Kuruma ödediğini iddia ederek davasını tamamen ıslah edip talep sonucunu değiştirerek istirdat davasına dönüştürdüğü, kurumdan gelen cevabi yazıda da 28.04.2016 tarihinde 76.350.00 TL’nin davacı tarafından ödendiğinin bildirildiği, her ne kadar 6183 sayılı Kanunda 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 72. maddesindeki "Borçlu, menfi tespit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir." hükmü kapsamında bir düzenleme yok ise de menfi tespit ve ödeme emri iptali kararı sonucunun, istirdat istemini de kapsadığı, davaya istirdat davası olarak devam edilerek davacı tarafından ödenen 76.350.00 TL’nin istirdadına karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle...
aralarındaki karşılıklı itirazın iptali-menfi tespit davası hakkında İstanbul 31.Asliye Ticaret Mahkemesinden verilen 16.11.2011 gün ve 115/66 sayılı hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu. - K A R A R - Heyetçe incelenmesine gerek görülen İstanbul 4.İcra Dairesi tarafından çıkartılan ödeme emrinin ve bu ödeme emrinin davalıya tebliğine ilişkin tebligat parçasının tebligat tarihini de gösterecek şekilde onaylı örneklerinin eklenerek birlikte gönderilmek üzere dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 17.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....