"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ Dava, davalı banka tarafından kullandırılan ticari taksitli krediden kaynaklı menfi tespit istemine ilişkindir. Banka ve finans kuruluşları tarafından kullandırılan genel veya ticari kredi sözleşmelerinden kaynaklanan menfi tespit davalarının sonunda verilen kararların temyiz incelemesi görevi Yargıtay Yüksek 19. Hukuk Dairesine aittir. Ancak, anılan Dairece görevsizlik kararı verilmesi karşısında görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın Yargıtay Yüksek Başkanlar Kuruluna sunulamak üzere Yüksek Birinci Başkanlığına gönderilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Dosyanın görev uyuşmazlığının çözümü için Başkanlar Kurulu'na sunulmak üzere Yargıtay Yüksek Birinci Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 08.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davanın Hukuki Niteliği: Dava, sözleşmeden kaynaklı kesilen faturlardan dolayı borçlu olmadığının tespiti(menfi tespit) davasıdır. Davanın Hukuki Sebebi: Menfi tespit davasını düzenleyen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)'nun 72/1. Maddesindeki " Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir." şeklindeki düzenlemedir. DELİLLER : Celp ve tetkik edilen ---- dosyasında; davacı/takip borçlusu hakkında 06/09/2017 tarihli takip talebi başlatıldığı anlaşılmıştır....
İşletme sahibinin ticari mümessil dışında, duruma göre başka yardımcılardan da yararlanması mümkündür. Bu yardımcılardan, konumu ve yetkileri bakımından, ticari mümessile en çok benzeyeni ticari vekildir. Ticari mümessillik gibi ticari vekâlet de, BK’nun 32 vd. (TBK 40 vd.) maddelerinde düzenlenmiş temsilin ticari hayatın ihtiyaçlarına uydurulmuş bir türüdür. Dolayısıyla ticari vekâlet, ticari mümessillik gibi tek taraflı hukuki işlemle verilen bir temsil yetkisini içerir. BK m. 453/ I ve II'ye göre, “Ticari vekil, ticari mümessil sıfatını haiz olmaksızın bir ticarethane veya fabrika veya ticari şekilde işletilen diğer bir müessese sahibi tarafından müessesenin bütün işleri veya muayyen bazı muameleleri için temsile memur edilen kimsedir. Bu salahiyet, müessesenin mutad olan muamelelerinin cümlesine şamildir. Şu kadar ki ticari vekil kendisine sarih mezuniyet verilmedikçe istikraz edemez ve kambiyo taahhütlerinde ve muhakeme ve murafaada bulunamaz.” hükmünü içermektedir....
Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK'nın 4. maddesinde, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra "Her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır." hükmü ile de nispi ticari davaya ilişkin de düzenleme yapılmış olup, uyuşmazlığın nisbi ticari dava niteliğini kazanabilmesi için tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlık konusu işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir. Davacı tacir olmadığından dava nisbi ticari dava değildir. O halde mahkememizin görevli olabilmesi için eldeki davanın mutlak ticari dava olması gerekir. TTK da düzenlenen işlerden kaynaklı davalar mutlak ticari davadır. Ancak elde ki dava TTK da düzenlenen işlerden kaynaklı değildir. Taraflar arasında TTK da düzenlenen bir sigorta ilişkisi bulunmamaktadır. Ayrıca taraflar arasında yargılanan alacağı doğuran olay dava dışı sigortalı ile meydana gelen trafik kazasıdır....
Davalı vekili, taraflar arasında iki ayrı ticari ilişki bulunduğunu, bunlardan bir tanesinin mümessillik ilişkisi olup, bu ilişki kapsamında müvekkilinin toplam 1.084.166.97 DM.davacıdan alacağı bulunduğunu, diğer ilişkinin de müvekkilinin sözlü siparişleri üzerine davacının üretip, müvekkiline gönderdiği ürünlerden kaynaklanan bir ilişki olduğunu, mümessillik ilişkisinden kaynaklı komisyon alacaklarıyla ilgili takas talep ettiklerini, ayrıca davacının malların teslimini kanıtlaması gerektiğini, müvekkilince yapılan ödemelerin eksik beyan edildiğini, müvekkiline gönderilen mallarda çeşitli ayıplar ve sipariş teminlerine aykırılıklar olup, müvekkilinin büyük miktarlarda zarara uğradığını, davacıya bu konuda reklamasyon faturası düzenlendiğini, bunların da mahsubunu talep ettiklerini bildirerek davanın reddini istemiştir....
- K A R A R - Davacı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişkide davalının 8.000.00 USD mümessillik bedelini ve faturalardan doğan bakiye cari hesap alacağı olan 8.281.44 YTL’yi ödemediğini, alacağın faizi ile tahsili için girişilen icra takibine itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına, %40’tan az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında makina alımı veya mümessillik konusunda anlaşma bulunmadığını, mümessillik bedelini kabul etmediklerini, davacıya cari hesaptan kaynaklanan borcun 8.000 Euro tutarlı Erkan Karcık keşideli senet verilerek ödendiğini,bu kalemden dolayı da borçları bulunmadığını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur....
Bu yardımcılardan, konumu ve yetkileri bakımından, ticari mümessile en çok benzeyeni ticari vekildir Ticari mümessillik gibi ticari vekalet de, BK’nun 32 vd. (TBK 40 vd.) maddelerinde düzenlenmiş temsilin ticari hayatın ihtiyaçlarına uydurulmuş bir türüdür. Dolayısıyla ticari vekalet, ticari mümessillik gibi tek taraflı hukuki işlemle verilen bir temsil yetkisini içerir. BK 453/lve II'ye göre, “Ticari vekil, ticari mümessil sıfatını haiz olmaksızın bir ticarethane veya fabrika veya ticari şekilde işletilen diğer bir müessese sahibi tarafından müessesenin bütün işleri veya muayyen bazı muameleleri için temsile memur edilen kimsedir. Bu salahiyet, müessesenin mutad olan muamelelerinin cümlesine şamildir. Şu kadar ki ticari vekil kendisine sarih mezuniyet verilmedikçe istikraz edemez ve kambiyo taahhütlerinde ve muhakeme ve murafaada bulunamaz.”...
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/570 Esas KARAR NO : 2021/1022 DAVA : İtirazın İptali (Ticari Mümessillik Kaynaklı) DAVA TARİHİ : 03/09/2021 KARAR TARİHİ : 14/12/2021 Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Mümessillik Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA DİLEKÇESİ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirket şirket ile müvekkili şirket arasında süregelen sigorta ilişkisi çerçevesinde sigorta poliçeleri akdedildiğini, primler, poliçe türlerine göre taksitler halinde ödenmekte olduğunu, 2010 yılında başlayan ticari ilişki 2020 yılına kadar devam ettiğini, .ancak, 2020 yılına gelindiğinde edimini yerine getirmeyen sigortalı şirket borçlu durumuna geldiğini ve hakkında icra takibi başlatılması gereği hasıl olduğunu, davalı şirket ile müvekkili şirket arasında var olan sigorta sözleşmesinden kaynaklı ticari ilişki nedeniyle müvekkili şirketten almış olduğu hizmet karşılığı meblağı ödemeyen davalı şirket hakkında 16.02.2021...
Somut olayda; icra takibine konu faturalar kapsamında taraflar arasında ticari ilişki olduğu, davacı tarafından sunulan faturalara davalı tarafından faturalara bir itiraz olmadığı, tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, taraflar arasındaki alışverişin döviz cinsinden olduğu, kur farkından kaynaklı faturaların ve diğer faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.Davacının alacağın tahsili amacıyla başlattığı icra takibinde haklı olduğu, davalının itirazında haksız ve yersiz olduğu, alacağın likit ve belirlenebilir olması nedeniyle icra inkar tazminatı şartlarının oluştuğu sonuç ve vicdani kanaatine varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....