WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Menfi tespit Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı menfi tespit davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, kira ve demirbaş eşya alacağı nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, dava dilekçesinde taraflar arasında düzenlenen kira sözleşmesi gereği aylık 500,00 TL'den beş aylık kira bedeli olan 2.500 TL.'...

    Şti.’nin yapmış olduğu taşımadan kendisi yapmış gibi sorumlu olduğu, dava konusu yurtdışı karayolu taşıma işinde kayıp ihbarının ve dava açma zamanının CMR Konvansiyonuna göre süresi içinde ve usulüne uygun yapıldığı, CMR m.25 atfı ile CMR m.23/3 gereği hesaplanan sorumluluk limitinin talep edilen tazminat miktarının üzerinde kalması nedeni ile, somut olayda sınırlı sorumluluk uygulamasına yer bulunmadığı, fatura içeriği ve ürün satış bedelinin 1.354,50 EURO olduğu, davacının kayıp olan malzemelerin yerine gönderdiği malzemeler için ödediği taşıma ücreti talebinin CMR Konvansiyonunun 23. Maddesi 4. Paragrafına göre uygun olmadığı, davaya konu kayıp olan ürün bedellerinin piyasa rayiç bedellerine göre uygun olduğu tespit edilmiş olup hükme ve denetime elverişli bilirkişi raporu ile ıslah dilekçesi dikkate alınarak davanın kabulüne karar verişmiştir....

      Navlun sözleşmesi, TTK 1138 l/a maddesinde taraflardan birinin (taşıyan), navlun karşılığında deniz yolu ile eşya taşımayı, diğer tarafın (taşıtan) navlun ödemeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmaktadır. Navlun sözleşmesinin tarafları taşıyan ve taşıtandır. Navlun ücreti ile genel olarak navlun teferruatı olarak nitelendirilen masrafların borçlusu TTK 1200. Maddesinde de belirtildiği üzere taşıtandır. TTK.1193 vd. Maddeleri gereğince navlun ücretini talep etme hakkı da taşıyana aittir. Navlun sözleşmelerinde herhangi bir şekil şartı aranmadığı gibi yazılı şekilde yapılmakla birlikte, karşılıklı olarak fax, teleks, mektup, ve elektronik posta yolu ile de gerçekleştirilmektedir. Dava konusu uyuşmazlıkta, dava konusu mahrece iadeden kaynaklı navlun sözleşmesinde davalının taraf olup olmadığı, bu taşımadan kaynaklı ücretten gönderilen sıfatı ile yine davalının sorumlu tutulup tutulamayacağı hususu önem taşımaktadır....

        Şöyle ki; asıl davada davacı şirket, 23.01.2012 tarihli olup kendilerine 08.02.2012 tarihinde tebliğ edilen 176.041,61 TL tutarındaki eksik işçilik bildiriminden kaynaklı borç bildirim yazısındaki miktardan sorumlu olmadıkları gerekçesiyle menfi tespit isteminde bulunmuş, birleşen dava davacısı ise aynı borç sebebiyle düzenlenen ve 09.01.2013 tarihinde kendisine tebliğ edilen ödeme emrinin iptalini talep etmiştir. Uyulan bozma sonrası ise mahkemece asıl davadaki menfi tespit istemi ve birleşen davadaki ödeme emrinin iptaliyle ilgili talebe uygun hüküm kurulması gerekmesine rağmen, her iki davada da menfi tespit yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28.03.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davanın CMR Konvansiyonu hükümleri uyarınca yapılan taşımadan kaynaklı navlun alacağı bedelinin tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, CMR Konvansiyonu'nun 31. maddesinde bu konvansiyon hükümleri uyarınca yapılan taşımalardan kaynaklı davaların açılabileceği mahkemelerin belirtildiği, somut olayda taşıma sözleşmesinin akdedildiği, taşımacının yükü teslim aldığı ve davalı şirketin merkezinin bulunduğu yer itibariyle mahkemenin yetkili bulunmadığı gerekçesiyle dava dilekçesinin yetki yönünden reddine, kararın kesinleşmesi ve talep halinde dosyanın yetkili ve görevli.... Asliye Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, karayoluyla CMR hükümlerine tabi taşımadan kaynaklı navlun bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir....

            Dava, satış sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için davalı tarafından başlatılan icra takibi nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir. Menfi tespit davasında ispat yükü kural olarak davalı alacaklıya aittir. Davalı alacaklı, davacı borçludan, alacağının bulunduğunu ispat etmekle mükelleftir. Ancak, davacı borçlu aralarındaki hukuki ilişkiyi ve bundan kaynaklanan borcunun olduğunu kabul edip, bu borcun herhangi bir sebep ile son bulduğunu ileri sürer ise, ispat yükü davacı borçluya geçer. Yine menfi tespit davasına konu takip ilamsız icra takibi ise Yargıtayın emsal kararlarında davalı taraf yani alacaklı, hiçbir belgeye dayanmayarak ilamsız icra takibi yaparsa bu durumda borcun varlığını ispatı gereklidir diyerek burada ispat yükünü alacaklı davalıya yüklemiştir. Yani borçlu hakkında kesinleşen ve bir belge olmaksızın yapılan ilamsız icra için açılan menfi tespit davasında borcun varlığını ispat alacaklıya düşmektedir....

            Dosyanın yapılan incelemesinde; icra dosyasının 24.01.2019 tarihli alacaktan kaynaklı olduğunu, davacı tarafın takibe itiraz ederek icra takibini durdurduğu, davacı tarafın menfi tespit davasını açmasında hukuki yararının olduğu, takibe konu alacağa ilişkin hasar dosyasının celp edildiği, uyaptan davacının taşınmaz kaydına ilişkin sorgulama yapıldığı, davacı adına kayıtlı taşınmaz olmadığı, menfi tespit davasında ispat yükünün davalı tarafta olduğu, hasara neden olan dairenin malikinin davacı taraf olduğunun ispatlanamadığı , TBK 69 madde yasal şartları oluşmadığı, davacının menfi tespit talebinin yerinde olduğu, kötüniyet tazminatına ilişkin İİK ‘da düzenlenen yasal şartların oluşmadığı dikkate alınarak aşağıdaki şekilde hüküm kuruldu. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Açılan menfi tespit davasının kabulü ile davacının davalıya Bakırköy ........

              - KARAR - Davacı vekili, davacı arsa sahibi ile davalı yüklenici arasında 09.08.2005 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, davalı yüklenicinin sözleşme uyarınca üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmeyerek davacıya ait bağımsız bölümleri süresinde teslim edememesi nedeniyle sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile müsbet zarar niteliğindeki kira kaybından kaynaklı 65.000,00 TL, müsbet zarar niteliğindeki net kardan kaynaklı 10.000,00 TL, menfi zarar niteliğindeki kira kaybından kaynaklı 44.000,00 TL, menfi zarar niteliğindeki yıkılan bina değerinden kaynaklı 200.000,00 TL ve sözleşme gereği belirlenen cezai şart bedeli olan 25.000,00 TL olmak üzere toplam 344.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir....

                Dava, karayolu ile yurtiçi eşya taşıma sözleşmesinden kaynaklanan sigorta bedelinin rücuen tahsili istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık, davaya konu düvenin taşınması sırasında hasar oluşup oluşmadığı ve varsa hasar sebebiyle davalı taşıyıcının sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktaları üzerinde toplanmaktadır. Davacı vekili, davalının sevk ve idaresindeki araçla sevkiyatını yapmış olduğu, müvekkili tarafından sigorta teminatı altına alınan ... ait damızlık düvenin sevkiyat sırasında bacağında kemik kırığı meydana geldiğini, bu hayvanın mecburi kesime sevk edildiğini, müvekkili sigorta şirketi tarafından sigortalıya ödemede bulunulduğunu ileri sürmüş, mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir. Davalı ile dava dışı taşıtan arasındaki sözleşme karayolu ile yurtiçi eşya taşıma ilişkisinden kaynaklanmaktadır....

                  Davalı vekili, Montreal Konvansiyon’u hükümlerine göre, davalı şirketin taşımadan kaynaklanan sorumluluğunun sınırlı bir sorumluluk olduğunu, davacıya, sınırlı sorumluluk hükümlerine göre belirlenen 1.300 Euro bedeli ödemeyi teklif etmişseler de tekliflerinin kabul görmediğini ve somut olayda manevi tazminat şartlarının oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir....

                    UYAP Entegrasyonu