Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, asıl davanın bonoda sahtelik iddiasına dayalı istirdat istemine ilişkin olduğu, birleşen davanın ise sahtelik iddiasına dayalı menfi tespit davası olduğu, bono takibe konulmamış olmakla istirdat davası koşulları oluşmamış ise de, hukuki nitelendirme hakime ait olduğundan davanın sebepsiz zenginleşmeden doğan alacak davası olarak görüldüğü, bonodaki imzanın davacının eli ürünü olmadığının Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yaptırılan imza incelemesi sonucuna göre sabit olduğu, davacı sahte bono nedeniyle ödeme yapmak zorunda kaldığından banka lehine sebepsiz zenginleşemeye neden olduğu, öte yandan davacı birleşen menfi tespit davasında sahte bono nedeniyle ödediği tutarın icra dosyasına mahsup edilerek ödeme yapılan tutar kadar bankaya borçlu olunmadığının tespitini istemiş ise de, asıl davada haksız ödenen bedelin iadesine karar verildiğinden menfi tespit koşullarının oluşmadığı gerekçeleriyle asıl davanın kabulüne, 12.125 TL 'nin ödeme...
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 01/12/2022 KARAR TARİHİ : 10/05/2023 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/05/2023 Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İDDİA Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Çek İptali ve menfi tespit taleplerine havi dava ve tedbir taleplerinden ve müvekkil tarafından davalı .... Akaryakıt Enerji Nakliyat İnşaat San. Tic Ltd. şirketine keşide edilen; ......
Timuçin Muşul, İcra ve İflas Hukukunda, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, 2014, Ankara, s.404-405) "İİK m.72, VI gereğince istirdat davasına dönüşmüş olan davanın borçlu lehine hükme bağlanması halinde de, m.72, V c.3 ve 4 hükümlerine göre, borçlu lehine tazminata hükmedilmesi gerekir kanısındayım. Çünkü, davanın asıl (kökeni) menfi tespit davasıdır ve menfi tespit davası borçlunun iradesi dışında (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşmüştür. Bu dönüşmenin, borçlunun menfi tespit davasında sahip olduğu tazminat alma hakkını ortadan kaldırmaması gerekir. Kaldı ki, takip konusu borcun ödenmesi (paranın alacaklı tarafından alınması) ile alacaklı kötüniyetini devam ettirmiş ve alacaklının haksız ve kötüniyetle yaptığı takip nedeniyle borçlunun zararı daha artmıştır. Yukarıdaki nedenlerle, m.72, VI gereğince istirdat davasına dönüşmüş olan davayı kazanan borçlu lehine m.72, V c.3 ve 4 hükümlerine göre tazminata da hükmedilmesi gerekir kanısındayım." (Prof. Dr....
a sattığını, 24.09.2004 tarihli kredi kartı başvuru formundaki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerek borçlu olmadığının tespitine, tapu kaydının iptali ile adına tesciline, kabul edilmemesi halinde taşınmazın aynen iadesine, bununda kabul edilmemesi halinde taşınmazın keşifle belirlenecek değerinin davalılardan alınarak tarafına verilmesi isteklerinde bulunmuştur. Davalı ..., iddialar hakkında bilgisinin bulunmadığını, iyiniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı ...Ş.; icra aşamasındaki tüm tebligatların usulüne uygun olarak davacıya yapıldığını, menfi tespit davası açılamayacağını, satış tarihinden itibaren 1 yıl içinde istirdat davası açılması gerektiğini, taşınmazı ...'a sattıklarından tapu iptali ve tescil davasında taraf sıfatlarının bulunmadığını, icra dosyasındaki alacak miktarı üzerinden tazminat istenebileceğini belirterek davanın reddini istemiştir....
Mahkemece, takip alacaklısı Boğaziçi Elektrik Dağıtım AŞ (Vergi No:8330030866) iken, aleyhine dava ikame edilen T3 A.Ş (Vergi No:1790617537) olduğu, davalı şirketin takip alacaklısı olmadığı için aleyhine menfi tespit ve istirdat davası açılma yetkisi bulunmadığı gerekçesiyle , davanın HMK 114/1/d ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine karar verilmiştir. Kararı istinaf eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafın cevap dilekçesinde menfi tespit davasındaki davalının kendileri olmadığını ifade ettiğini, mahkemenin davacı tarafa, davalının belirttiği şirketi davaya dahil etmesi için süre vermesi gerekirken, bunu yapmayarak davanın esasına girmeden usulden red yönünde bir karara bağlamasının HMK'nın hakimin davayı aydınlatma görevi yükleyen 31.maddesi, usul ekonomisine uyulmasını hakime bir vecibe olarak yükleyen 30....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Menfi tespit-İstirdat Uyuşmazlık, kambiyo senedinden kaynaklanmakta olup, ticari nitelikte menfi tespit isteğine ilişkindir. Taraflar arasında kiracılık ilişkisi bulunmamaktadır. Bu durumda temyiz incelemesi dairemizin görevi dışında bulunduğundan dosyanın görevli Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine, 13/12/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, toplanan delillere göre, davacı borçlunun ödeme emrine itiraz etmediği, takibin kesinleştiği, davacı borçlunun menfi tespit davası açmasında hukuki yararın olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. İcra takibinin kesinleşmiş olması borçlunun İİK'nun 72.maddesine göre menfi tespit davası açmasına engel değildir. Başka bir anlatımla icra takibine itiraz etmemiş olan borçlunun menfi tespit davası açmasında hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) Taraflar arasındaki menfi tespit ve istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, davalı bankadan aldığı kredi kartına ilişkin borç hakkında davalı bankaya birçok kez dilekçe vermesine rağmen cevap alamadığını, kredi kartı borçlarını davalı bankadan çektiği bireysel kredilerle kapattığını, fazladan 1.352,06 TL ödeme yaptığını, borcu bitmesine rağmen bankanın 8.869,71 TL borç yapılandırması yaptığını, kredi kartının protesto olmaması için yeniden yapılandırma kapsamında toplam 1.110 TL daha ödeme yaptığını, ayrıca kullandığı krediler nedeniyle de kendisinden 261,45 TL de dosya masrafı alındığını belirterek toplam 2.723,51 TL’nin davalıdan istirdadına ve 8.679,71 TL’lik yeniden...
Nasıl ki alacak davasına davalı açısından bu bir menfi tespit talebidir diyemiyorsak; menfi tespit davasında da davalı açısından bu bir alacak davasıdır nitelendirmesi yapamayız. Bir hukuki durumun savunulması ile dava edilmesi birbirinden farklı kavramlardır.Bu nedenle menfi tespit davaları zorunlu arabuluculuğa tabi davalar değildir. Farklı yargı kararlarının oluşması üzereni de Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 13.02.2020 tarih ve 2020/ 85- 454 Karar sayılı kararında menfi tespit davaları özelinde arabuluculuğa tabi olmadığı yönde karar verildiği bilinmektedir. Ancak eldeki davada ödenen paranın istirdadı istemi de bulunmaktadır. Menfi tespit ve istirdat davası birlikte açılmıştır. Talep tek bir hukuki gerekçeye dayalı olmakla tefriki de mümkün olmayan taleplerdir. Zira istem gerekçesi tektir....
Borçlunun bir alacaklının kendisinden bir hak veya alacak talep etmesi üzerine ileri sürülen hak veya alacağın doğmadığını ve doğduktan sonra sona erdiğini tespit ettirmek amacıyla açtığı tespit davasına menfi tespit davası denir. Menfi tespit davası icra takibinden önce açılabildiği gibi icra takibinden sonra da açılabilir. Takipten önce menfi tespit davası açılabilmesi için borçlunun borcu olmadığının hemen tespitinde korunmaya değer bir hukuki yararı bulunmalıdır. (Kuru Baki; İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s 24) Borçlu maddi hukuk bakımından ödemekle yükümlü olmadığı bir alacak talebiyle karşılaşmışsa menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğu kabul edilmelidir....