İİK 89. maddesindeki haciz ihbarnamesi üzerine açılan menfi tespit davalarında görevli mahkeme genel mahkemelerdir. Somut olayda, taraflar arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı gibi uyuşmazlık, davalı alacaklı tarafından başlatılan icra takibinde çıkarılan haciz ihbarnameleri nedeniyle borçtan davacının sorumlu olup olmadığının tespitine ilişkindir. 01.10.2011 tarihinden sonra açılan menfi tespit davaları için görevli mahkeme, HMK'nın 2. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesidir. İİK 89. maddesindeki özel düzenleme ile İİK 72. maddesindeki menfi tespit davasına ilişkin genel düzenleme gözetildiğinde genel düzenleme hükmünün İİK 89. maddesini işlevsiz bırakacak biçimde uygulanamayacağı da açıktır....
İtiraz eden borçlu vekili özetle; müvekkili hakkında ihtiyati haciz kararı talep edi- len dayanak ilamın, açılan menfi tespit davası üzerine verilmiş bir ilam olduğu, menfi tespit davası üzerine verilen ilamların kesinleşmeden infazının mümkün olmadığını belirterek; kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece verilen 14/03/2023 tarihli karar ile; 23.500 TL alacak için teminatsız olarak borçlunun menkul, gayrimenkul malları ve üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmiştir. Mahkeme istinafa konu kararında özetle; İİK'nun 72/4-5 maddesine ve yerleşmiş yargı uygulamasına göre, menfi tespite ilişkin hükümlerin kesinleşmedikçe icra takibine konu edilemeyeceği, ihtiyati haciz talebine dayanak ilamın mahkemenin ...E., ......
KARŞI OY YAZISI Davacı banka tarafından davalı borçlu aleyhine başlatılan haciz yoluyla ilamsız icra takibine borçlu itiraz etmiş, itirazın iptali davası açılmadan, borçlu menfi tespit davası açmıştır. İnşai davalarda ve eda davalarında kural olarak hukuki yararın bulunduğu varsayılır. Tespit davaları ve bu arada menfi tespit davasında ise davanın açılmasında bir hukuki yararın varlığı koşulu aranır.Davacı menfi tespit davasında davayı açmakta hukuki yararı bulunduğunu bildirmek, bunu açıklamak ve gerekirse ispat etmek zorundadır. Hukuki yarar menfi tespit davasında bir dava şartıdır. Borçlu maddi hukuk bakımından ödemekle yükümlü olmadığı bir alacak talebiyle karşılaşmışsa hukuki yararın bulunduğu kabul edilir. Davacı borçlunun hukuki durumunun tehlikede olması, tereddüt içinde olması halinde menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Borçlu ödeme emrine itiraz edebileceği dönemde önünde 2 yol vardır....
Açıklanan bu nedenlerle menfi tespit talebi bakımından temyiz talebinin reddi gerekirken onama yönündeki sayın çoğunluk görüşüne katılmıyorum....
Mahkemece, toplanan delillere göre; dava konusu bono bedelinin ödendiği, davalının borç miktarının daha fazla olduğunu ispatlayamadığı, davacının yargılama aşamasında 7.455,96 TL ödemede bulunduğundan davanın istirdat davasına dönüştüğü, dolayısıyla bu bedelin davalıdan tahsiline karar vermek gerektiği, yasa gereği menfi tespit davaları için tazminata hükmedilebileceği, istirdat davalarında tazminata hükmetmenin mümkün olmadığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulü ile taleple bağlı kalınarak 7.455,96 TL alacağın ödeme tarihi olan 10.05.2010'dan itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı yan menfi tespit davası devam ederken borcu ödemek zorunda kalmış, işbu menfi tespit davası kendiliğinden istirdat davasına dönüşmüştür....
Bankasının karar düzeltme istemi asıl davaya (menfi tespit) yöneliktir. İİK.’nun 72. maddesi uyarınca borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında (takipten sonra) borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Açılan bu davada davacı borçlunun borçlu olmadığı miktar saptanarak bu kısım yönünden borçsuzluğunun tespitine karar verilerek masraf ve ücreti vekalet tayini de kabul ve red edilen miktarlar gözetilerek hüküm altına alınır. Mahkemece bu yön gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Öte yandan davalı ... Bankasının her türlü harçta muaf olduğu gözetilmeden aleyhine karar ve ilam harcına hükmedilmesi de isabetsizdir. Yerel mahkemenin menfi tespit davasına yönelik kararının açıklanan nedenlerle bozulması gerekirken, davalı ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Ticaret Mahkemesi İ Taraflar arasındaki ihtiyati tedbir (menfi tespit) davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı ihtiyati tedbirin kaldırılmasına yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde ihtiyati haciz isteyen davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - İhtiyati tedbirin kaldırılmasını isteyen vekili, ihtiyati tedbir isteyenin (davacının) açmış olduğu menfi tespit davası sırasında icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesine dair ihtiyati tedbir kararı verildiğini, davacının açmış olduğu menfi tespit davası reddedildiği halde tedbirin kaldırılmasına karar verilmediğini belirterek ihtiyati tedbirin kaldırılması isteminde bulunmuştur.İhtiyati tedbir isteyen vekili, mahkemenin dosyadan elini çekmesinden sonra tekrar dosyayı ele alarak ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar veremeyeceğini belirterek talebin reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece...
Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde; öncelikle menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılmasına ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır....
Sonuç itibariyle yasa metni ve gerekçe bir bütün olarak değerlendirildiğinde; ''alacak'', ''tazminat'' davalarının tür olarak arabuluculuğa başvurma şartına bağlandığı, menfi tespit davasının ise anılan düzenleme kapsamı dışında tutulduğu sonucuna ulaşılması pek mümkün görülmemiştir. Menfi tespit davasında arabulucuya başvurunun zorunlu olup olmamasının incelenmesinde, ayrıca menfi tespit davasıyla ilgili genel bir açıklama yapılması ve ilgili yasa düzenlemelerin irdelenmesinde de yarar vardır. Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın 72.maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir....
KASKO SİGORTASIMENFİ TESPİT DAVASI"İçtihat Metni" Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi,gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı şirkete kasko sigortalı aracın, müvekkilinin gözetimindeki ineğe çarpması sonucu hasara uğradığını, davalının,sigortalısına ödediği 8.382.00 YTL’nin faiziyle birlikte ödenmesi için müvekkiline rücu yazısı gönderdiğini bildirerek,davalı sigorta şirketine borçlu olmadıklarının tespitini talep etmiştir. Davalı vekili, davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir....