Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin yıkama boyama işi yaptığını, ayıplı bir ürün olması durumunda müvekkilinin mümkünse alıp tekrardan boyadığını, değilse ayıplı ürünü satın alarak zararı engellediğini, davacıya boyama hizmeti sonrası ürün teslim edildiğini, teslimden çok sonra davacının ayıp beyanı üzerine kontrol için davacının işyerine gidildiğini, davacının malları sattığını, ancak mallarda ayıp olduğunu, malı gösteremeyeceğini, bunun yerine başka bir malın boyanması talebinin müvekkili tarafından kabul edilmeyince reklamasyon düzenlendiğini, malın ayıplı olduğuna ilişkin hiçbir tespit bulunmadığını, ayıplı da olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. Dava, davacının, faturaya dayalı bakiye cari hesap alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK'nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir. Küçükçekmece .........
İcra Müdürlüğünün 2008/5841 esas sayılı dosyası ile icra takibine konulan bonolar nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine, zarar ve masraf talebi ile manevi tazminat taleplerinin sübut bulmadığından ve şartları oluşmadığından ayrı ayrı reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir. 1-Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’na göre; bir maldaki ayıp; satıcının zikir ve vaat ettiği vasıflarda veya niteliği gereği malda bulunması gereken lüzumlu vasıflarda eksiklik olmak üzere iki türde ortaya çıkabilecektir. Malın ayıplı olması halinde taraflara ait hak ve yükümlülüklerin nelerden ibaret olduğu, dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 194 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş ve ayıbın gizli ya da açık olması halleri için ayrı ihbar süreleri getirilmiş; hatta ayıbın hile ile gizlenmesi halinde sorumluluğu kaldıran her şartın batıl olduğu, açıkça ifade edilmiştir....
İcra Müdürlüğü'nün 2018/19656 Esas sayılı takip dosyasında, "faturadan doğan alacak" sebebine dayalı olarak 57.446,27 TL asıl alacağın tahsili istemiyle 04/06/2018 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur. Davacı tarafça, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)'nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davalı taraf ürünlerin ayıplı olduğunu savunmuştur. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)'nun 23/1- c maddesi; "Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür....
Esas sayılı takip dosyasında, "faturadan doğan alacak" sebebine dayalı olarak 57.446,27 TL asıl alacağın tahsili istemiyle 04/06/2018 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur. Davacı tarafça, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)'nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davalı taraf ürünlerin ayıplı olduğunu savunmuştur. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)'nun 23/1-c maddesi; "Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır." şeklinde düzenlenmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)'nun 223/2....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, satılan malın ayıplı olduğu iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir. Davalı vekili, dava konusu lastiklerin ayıplı olmadığının saptandığını ve satıldıktan uzun bir süre sonra iadesinin kabul edilemeyeceğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece TTK.nun 25/3. maddesindeki öngörülen süreler içerisinde ayıp ihbarında bulunulmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
Davacı dava dilekçesinde her ne kadar manevi tazminat talebinde bulunmuşsa da 6098 sayılı TBK 58/1 maddesine göre manevi tazminat talebinde bulunmak için talepte bulunanın kişilik haklarının saldırıya uğraması gerekmektedir. Somut olayda ayıplı ürün sebebi ile davacının kişilik hakları saldırıya uğramadığından davacının manevi tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. -Davanın REDDİNE ..." şeklinde karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı tarafından yasal süresinde istinafa başvurulmuştur....
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı imalata ilişkin bedel iadesi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. Dava dilekçesinin incelenmesinde; davacıya ait kumaşların boyanmasına ilişkin davalı yüklenici tarafından gerçekleştirilen imalatın ayıplı olması nedeniyle ticari olarak kumaşlardan faydalanmanın imkansız hale gelmesi nedeniyle boyama işlemi yapılan kumaşların bedeli olan 134.626,97 USD'nin davalı yükleniciden tahsili, bir kısım kumaşların düzeltilmesi için dava dışı bir firmaya yeniden boyama yaptırılarak harcanmış olan 6.796,08 USD'nin davalı yükleniciden tahsili ve dava konusu kumaşların ihracat yapılarak yurt dışına gönderilmesi sonucu ayıplı çıkan kumaşlar nedeniyle davacının ticari itibarının zedelenmesi nedeniyle 50.000,00 USD manevi tazminatın davalıdan tahsili yönünde dava açıldığı anlaşılmaktadır....
HD'nin 10/04/2017 gün ve 2015/32121 E.-2017/4204 K. vb. yerleşik uygulamalarında da belirtildiği üzere, malın ayıplı olmasından kaynaklı olarak açılan eldeki dava yönünden manevi tazminatın yasal şartlarının oluşmamasına rağmen, davacı yararına manevi tazminata hükmedilmesinin de usul ve yasaya uygun bulunmadığının belirtilmiş olması sebebiyle yerel mahkemece davalı taraf yararına oluşan usulü kazanılmış haklar gözetilmeden manevi tazminata hükmedilmesi de usul ve yasaya uygun bulunmamıştır....
Ltd.Şti. vekilince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle, satım konusu malın ayıplı olduğunun anlaşılmasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Mahkemece satım konusu malın ayıplı olması nedeniyle akdin feshine ve ödenen bedelin istirdadına karar verilmiş olmasına rağmen, ayıplı malın satıcı davalıya, iade edilmemiş olması doğru görülmemiştir. Öte yandan, davacı dava dilekçesinde ödediği bedelin reeskont faizi ile istirdadını talep etmiş olmasına rağmen, mahkemece paranın avans faizi ile iadesine karar verilmiş olması HUMK.nun 74.maddesine aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... Ltd.Şti vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı ......
Ayıp ihbarı yapılmayan ancak ayıplı olduğu belirlenen emtiadan ötürüdür. Bu nedenlerle maddi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir. Manevi tazminata ilişkin olarak davacının kişilik haklarına ilişkin bir saldırının olmadığı anlaşıldığından manevi tazminat davasının reddine karar verilmiştir. Bu nedenlerle karşı davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....