Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesindeki iddialarının doğru olmadığını, davacı yanın dava dilekçesinde mal rejiminin tasfiyesi ile katılma ve katkı payı alacakları ile değer artış payı alacağının tespitini talep ettiğini, öncelikle belirtmek gerekirse davacının katkı payı alacağı ile değer artış payı alacağını işbu davada aynı anda talep etmesi hukuken mümkün olmayan ve birbirine karıştırılan iki kavram olduğunu, katkı payı alacağı 743 sayılı eski Medeni Kanun döneminde düzenlenen bir mal rejimi kalem türü olduğunu, ancak değer artış payı 4721 sayılı yeni TMK döneminde uygulanan bir mal rejimi alacak türü olduğunu, TMK'daki mal rejimine ilişkin hükümlere bakıldığında '' katkı payı alacağı'' diye bir alacak türünün olmadığı ve bu ifadenin yeni TMK ile değer artış payı olarak değiştirildiğinin görüldüğünü, bu kapsamda davacı yanın mal rejimine ilişkin taleplerinin katılma alacağı ve değer artış payı alacağı yönünden değerlendirilmeye alınması gerektiğini...
Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK 229.m) ve denkleştirmeden (TMK 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK 219.m) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK 231.m) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır(TMK 236/1.m). Katılma alacağı Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur. Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır (TMK 227/1, 228/1, 232 ve 235/1. m). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir....
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; taraflar arasında boşanma davası görülmekte olduğunu, yine müvekkilinin mal rejimine ilişkin açtığı davanın da devam etmekte olduğunu, davalının 09/02/2021 tarihinde müvekkili tarafından kendisine karşı açılan boşanma ve mal rejiminin tasfiyesi davalarının açılmasından hemen sonra 19/02/2021 tarihinde iptali istenen tasarruf olan Mercedes Marka 34 XX 650 plakalı aracı diğer davalıya gerçekte satmadığı halde davayı sonuçsuz bırakmak ve müvekkilinin alacağına ulaşmasını önlemek amacıyla mal kaçırma kastıyla devrettiğini, resmi olarak bir ödeme yapılmadığını, dava konusu aracın davalı Emre tarafından fiilen teslim alınmadığını, halen diğer davalı Fatih'in anne-babasının ikamet ettiği binanın kapalı otoparkında olduğunu, davalının aracı sahibinden.com da satışa çıkardığını, müvekkilinin herhangi bir geliri olmadığından adli yardım talebinde bulunduğunu, mahkemece yapılacak araştırmalar neticesinde bunun...
nin müvekkilden mal kaçırmayı amaçladığını ileri sürerek tapu iptal ve tescil talebinin reddi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur. C....
Mahkemece, davacının eldeki davayı açmakta henüz hukuki yararı olmadığı, hukuki yararın ancak mal rejimine ilişkin olarak açılan İzmir 14. Aile Mahkemesinin 2014/830 esas sayılı dosyasında davacı lehine karar çıkması halinde mevcut olacağı gerekçesiyle davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir. Dava TBK’nın 19. maddesine dayalı muvazaalı takibin iptali istemine ilişkindir. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları zarara uğratılanlar, tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü, danışıklı olan bir hukuki işlem haksız eylem niteliğindedir. Muvazaalı muamele (danışıklı işlem) ile hakkın zarar gördüğünün benimsenebilmesi için danışıklı işlemde bulunandan bir alacağın olması ve bu alacağın ödenmesini önlemek amacıyla danışıklı işlemin yapılması gerekir. İşlemin danışıklı olduğu kanıtlanırsa davacı, işleme konu edilen maldan alacağını almak için yararlanabilecektir....
Bu bölümün ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci ayırımları; sırasıyla “Edinilmiş Mallara Katılma”, “Mal ayrılığı”, "Paylaşmalı Mal Ayrılığı” ve “Mal Ortaklığı” başlıklarını taşımaktadır. Söz konusu bölüm ve ayırımların altında yer alan bir çok kanun maddelerinde de “mal” ya da “malvarlığı” tabiri kullanılmıştır. Nitekim, 219. maddede “Edinilmiş Mallar”, 220. maddede “Kişisel Mallar” ve 222/2. madde de “Paylı Mülkiyete Konu Mallar” hakkında düzenleme getirilmiştir. Başlık ya da kanun maddelerindeki, “mal” tabirinden, eşlerin sahip oldukları mal rejiminin tasfiyesi davalarına konu edilebilecek ve ekonomik değeri bulunan taşınır-taşınmaz varlıkların tamamı anlaşılmaktadır. Başka bir anlatımla, “mal” tabirinden, sayın çoğunluğun bozma gerekçesinde belirttiği gibi, sadece boşanmanın feri niteliğindeki nafaka, maddi-manevi tazminat istekleri ile feri niteliğinde bulunmayan ev ve çeyiz eşyaları anlaşılmamaktadır....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mal rejimine yönelik talebin reddi yönünden kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu olan araç alındıktan kısa bir süre sonra kız kardeşi olan ve davanın ihbar edildiği T5 devir yapıldığını, mahkeme gerekçesinin yerinde olmadığını, davacının araç sebebiyle katılma alacağının olduğunun açık olduğundan red kararının kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....
varsa diğer malvarlığı değerlerinin tespit edilmesine, boşanma davasının zina sebebine dayalı olduğu gözetilerek davalının edinilmiş mal rejiminden doğan alacak hakkının kaldırılmasına, mümkün görülmezse önemli ölçüde azaltılmasına, mal rejiminin tasfiyesine ve malların edinilmiş mallara katılma mal rejimine göre katılma payı ve denkleştirme alacakları hesaplanmak suretiyle paylaştırılmasına, taşınmazların, menkullerin ve şirket hisse değerlerinin bu aşamada belirlenmesinin mümkün olmaması nedeniyle işbu davanın HMK.nun 107. madde belirsiz alacak davası olarak görülmesine, tasfiye sonunda ortaya çıkacak (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile) rayiç değerin karar tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkile verilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir (TMK.nun 225/2). Taraflar sözleşmeyle başka mal rejimini seçmediklerinden evlenme tarihinden, 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM.nin 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabidirler (4722 s.Y.nin 10/1, TMK.nun 202). ...... Tasfiyeye konu 2997 ada 1 parseldeki 8 nolu bağımsız bölüm,......adına kayıtlı iken “alım” denilerek 21.02.2006 tarihinde dava dışı ........ adına, daha sonra aynı tarihte ve aynı açıklamayla davalı adına tescil edilmiştir. 26.12.2012 tarihinde ise satış suretiyle ½'şer paylı olarak .....adlarına tapudan devredilmiştir. Taşınmaz, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli dönemde edinilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptal ve Tescil ile Sebepsiz Zenginleşmeye Dayalı Alacak Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü....