çocuklarına ait bulunan taşınmaz malların ise mal bildiriminin konusu teşkil edeceği, diğer bir ifadeyle "taşınmaz mallar"ın mal bildirimine konu olması için taşınmazın değerinin kamu görevlisinin aylık tutarının beş katından fazla olması şartının aranmadığı açıktır....
Mal bildiriminde bulunmayı sağlayarak rüşvet ve yolsuzluklarla mücadele etmek amacıyla yürürlüğe konulan 3628 sayılı Kanun'da, mal bildiriminde bulunacaklar, bildirimlerin konusu, zamanı, birden fazla mal bildiriminde bulunulması, bildirimin yenilenmesi, bildirimin verileceği merciler ve bildirimlerin gizliliğine ilişkin hususlara yer verilerek, mal bildirimine ilişkin esaslar belirlenmiş ise de, belirtilen sürelerde mal bildiriminde bulunulmaması hali için herhangi bir yaptırım öngörülmemiştir. Anılan Kanun'da; gerçeğe aykırı bildirimde bulunma ve haksız mal edinme gibi, suçun manevi unsurları dikkate alınarak, hürriyeti bağlayıcı ceza öngörülmüş; ayrıca, Kanun'la belirlenen sürelerde mal bildiriminde bulunmayanlara, bildirimde bulunması için ihtar edilmesine rağmen mal bildirimde bulunulmaması halinde de hapis cezası verileceği öngörülmüştür....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ : BURDUR İCRA MAHKEMESİ Gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçundan sanık ...’un beraatine karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde şikayetçi vekili tarafından temyiz edildiğinden, Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle dosya Daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: İİK’nun 74.maddesindeki “Mal beyanı, borçlunun gerek kendisinde ve gerek üçüncü şahıslar yedinde bulunan mal ve alacak ve haklarında borcuna yetecek miktarın nevi ve mahiyet ve vasıflarını ve her türlü kazanç ve gelirlerini ve yaşayış tarzına göre geçim membalarını ve buna nazaran borcunu ne suretle ödeyebileceğini yazı ile veya şifahen icra dairesine bildirmesidir.” şeklindeki düzenleme dikkate alındığında, sanığın 31.12.2007 tarihli mal beyanı dilekçesinde borca yetecek kadar mal bildiriminde bulunması nedeniyle sanığın başka mal, kazanç ve haklarını bildirme zorunluluğu bulunmamaktadır....
Bundan sonra, irat şeklindeki günlük ödeme miktarı, mal rejiminin sona erdiği tarihten sonraki kalan günler ile çarpılarak, bulunacak bu miktarın peşin sermayeye çevrilmiş değeri hesaplanır. Mal rejiminin sona ermesinden sonraki döneme isabet eden ödemenin açıklanan yöntemle hesaplanan peşin sermaye çevrilmiş değeri, emekli olan eşin kişisel malı sayılır. Ödenen toplam emeklilik ikramiyesinden, kişisel mal sayılan bu miktar (mal rejiminin sona ermesinden sonraki döneme isabet eden günlük irat şeklindeki toplam ödemelerin peşin sermayeye çevrilmiş değeri) çıkarıldıktan sonra, kalan miktar edinilmiş mal (artık değer) kabul edilerek tasfiye sırasında göz önünde bulundurulur....
Vakıf tarafından yapılacak ödeme; aidatlar edinilmiş mal grubundan karşılanmışsa edinilmiş mal, kişisel mal grubundan karşılanmışsa da kişisel mal sayılacaktır. Aidatların hangi eş tarafından veya hangi mal grubundan ödendiğinin kanıtlanamaması durumunda ise, az yukarı da açıklanan TMK'nun 222. maddesinin 2 ve 3. fıkraları gözönünde bulundurularak mal rejiminin tasfiyesi gerçekleştirilmelidir....
Eşler Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıl içinde başka bir mal rejimi seçmedikleri takdirde, bu tarihten geçerli olmak üzere yasal mal rejimini seçmiş sayılırlar. Türk Medenî Kanununun yürürlüğe girmesinden önce açılmış olan boşanma veya iptal davaları sonuçlanıncaya kadar eşler arasında tâbi oldukları mal rejimi devam eder. Dava boşanma veya iptal kararıyla sonuçlanırsa, bu mal rejiminin sona ermesine ilişkin hükümler uygulanır. Davanın redle sonuçlanması hâlinde eşler, kararın kesinleşmesini izleyen bir yıl içinde başka bir mal rejimi seçmedikleri takdirde, Kanunun yürürlük tarihinden geçerli olmak üzere yasal mal rejimini seçmiş sayılırlar. Şu kadar ki eşler, yukarıdaki fıkralarda öngörülen bir yıllık süre içinde mal rejimi sözleşmesiyle yasal mal rejiminin evlenme tarihinden geçerli olacağını kabul edebilirler." hükmü düzenlenmiştir....
Oysa Mahkeme içi ikrar niteliğinde olup, kesin delil teşkil eden boşanma davasındaki davacı vekilinin ve davacı asılın imzalı beyanlarında açıkça "mal talepleri" olmadıklarını bildirmişler, davalı tarafın da mutabık kalması üzerine anlaşmalı boşanma gerçekleşmiştir. Davacı yan bu konuda irade fesadına uğratıldıklarını da ileri sürmemiştir. Karara esas teşkil eden "...mal talebim yoktur..." biçimindeki beyanda yer verilen "mal" tabirinin, Türk Medeni Yasası'nın konu ile ilgili başlık ya da Kanun maddelerindeki "mal" kavramını ifade ettiği izahtan varestedir. Ezcümle buradaki "mal" tabiri, eşlerin sahip oldukları mal rejiminin tasfiyesi davalarına konu edilebilecek ve ekonomik değeri bulunan taşınır - taşınmaz varlıkların tamamını kapsamaktadır....
olan sanık ...' nın; 27/05/2009 tarihli mal bildiriminde 10 dönüm çiftlik yeri ile çiftlik ve müştemilatını kendisine ait, 1,5 dönüm yayla yeri ve evini de eşine ait olarak bildirmesine rağmen bu yerleri Denetim Grubuna verdiği 10/11/2009 tarihli mal beyanında bildirmemesi, 22/04/2009 tarihinde edindiği 01 B 5947 plakalı traktörü 27/05/2009 tarihli mal beyanında bildirmemesi, 03/09/2009 tarihinde edindiği ... plakalı traktörü 10/11/2009 tarihli mal beyanında bildirmemesi şeklinde; c) Aynı Kooperatif' in genel müdürü olan sanık ...'...
Mal tabirinin tüm taşınır ve taşınmazları kapsadığını kabul etmek mal rejimi davalarının mantığına ve hakkın özüne aykırı düşer. Mal tabiri oldukça dar bir kavramdır. Bu nedenle bu tabirin katkı payı ya da edinilmiş mallardan kaynaklanan taşınır ya da taşınır niteliğindeki eşyaları da kapsadığının kabulüne olanak bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi gerekirken, “mal” tabirinin tüm eşyaları kapsadığı gerekçesiyle hükmün onanmasına karar verilmesi yönündeki değerli çoğunluğun görüşlerine katılmıyorum....
İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı ve katkı payı alacağı isteğine ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 225. maddesine göre; mal rejimi, eşlerden birinin ölümüyle, başka bir mal rejiminin kabulüyle, mahkemece boşanmaya, evliliğin iptaline veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesiyle sona erer. Yargıtay'ın ve Dairemizin sapmaksızın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler aralarındaki mal rejiminin sona ermesi gerekir. Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur....