Gerçekleşen bu durum karşısında, mahkemece kadının mal rejimi tasfiyesine yönelik davasının tefrikine ilişkin kararı ile herhangi bir hüküm kurulmayan ziynet alacağı davası taraflarca temyize konu edilmeyerek kesinleşmiştir. Öyleyse, mahkemece bu yön dikkate alınmaksızın temyiz kapsamı dışında bırakılarak kesinleşen ziynet alacağı ve mal rejimi tasfiyesine ilişkin talepler bakımından mahkemece yazılı olduğu haliyle yeniden hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mal rejiminden kaynaklanan davalar K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık TMK.nun 194. maddesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin bulunduğuna, mal rejimi tasfiyesine yönelik bir istek olmadığına ve davada zilyetliğe dayanılmadığına göre, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yüksek Yargıtay ( 2.) Hukuk Dairesine ait olmakla gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 28.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2023/3551 KARAR NO : 2023/388 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : ÇEŞME ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2023/485DERDEST DOSYA DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Muvazaa (TBK M.19)) KARAR : Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.09.2023 tarih ve 2023/485 esas sayılı ihtiyati tedbir kararına itirazın reddi ara kararına karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru üzerine, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde; İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalılardan Cumhur arasında boşanma ve mal rejiminin tasfiyesine ilişkin iki ayrı davanın devam ettiğini, davalı Cumhur'un mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davada müvekkili lehine çıkacak katılım alacağını karşılıksız bırakmak için evlilik birliği içinde edinilmiş taşınmazları diğer davalılara muvazaalı olarak devrettiğini belirterek dava konusu...
Ancak; Davacı dilekçesinde, amacının gerçekleştirilmesi imkansız hale gelen vakfın dağıldığının (sona erdiğinin) tespitini istemiş olup, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 116. maddesi vakfın sona ermesini, Tüzüğün 30. maddesi ise vakfın dağılmasını öngördüğü hususu gözetilerek koşullarının gerçekleşmesi durumunda vakfın dağılmasına (sona ermesine) hükmedilmesi gerekirken, uygulamada kargaşa ve duraksama meydana getirecek şekilde kanunda ve tüzükte belirtilmeyen bir kavram kullanılarak vakfın tasfiyesine karar verilmesi ve tasfiyesinden sonra kalan mal ve hakların devredilmesine karar verilmemiş olması doğru değil ise de, bu yanılgıların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, gerekçeli kararın ikinci fıkrasının sonundaki "TASFİYESİNE" sözcüğünün metinden çıkartılarak yerine “sona erdiğinin (dağıldığının) tespitine” ve dördüncü fıkrasındaki "Vakfın Mal Varlığından" ibaresinden sonra gelmek üzere "sona ermesinden sonra" sözcükleri eklenmek suretiyle hükmün düzeltilmesine...
Bu İçtihadı Birleştirme Kararı öteden beri hiç sapma göstermeksizin gerek uygulamada ve gerekse doktrinde mal rejimleri bakımından uygulanmış ve istikrar kazanmıştır. Bu konuda bir duraksama da söz konusu değildir. Kesin hüküm oluşturmuyor ise de, güçlü delil oluşturur denilen ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin kesinleşen kararı az öncede açıklandığı gibi muris muvazaasına dayalı olarak 818 sayılı BK'nun 18. (6098 sayılı TBK'nun 19.) maddesi gereğince açılan bir davadır. Eldeki dava ise mal rejiminden kaynaklanan ve bu rejimin tasfiyesi nedeni ile açılan tapu ipt... ve tescil davasıdır. Yani, derdest davanın dayandığı hukuki sebebi mal rejiminin tasfiyesi oluşturmaktadır. Her iki davanın da hukuki sebebi farklı olduğu değerli çoğunluk tarafından da kabul edilmektedir....
GEREKÇE : Dava mal rejimine dayalı alacak talebinden ibarettir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355 nci maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı ve kamu düzenini ilgilendiren hususlarda re'sen inceleme yapılması gerekir. Tüm dosya kapsamı ile; Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona erer(TMK mad.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 Sayılı TKM mad.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad.202/1). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad.179). Kişisel malın yerine geçen değerler de kişisel maldır(TMK 220/2- 4).Kişisel malın geliri ise aksine sözleşme yapılmadığı sürece edinilmiş maldır(TMK 219/4,221/2)....
A R A R Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde edinilen kooperatif hissesinin davalı eş tarafından mal kaçırma kastı ile diğer davalı ...'a devrettiğini belirterek davalı adına kayıtlı kooperatif hissesinin iptali ile davacı adına kooperatif hissesinin kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili sunduğu 10.05.2012 tarihli dilekçe ile, evlilik birliği içinde edinilen taşınmazın tasfiyesine ve malın edinilmiş mallara katılma ve ilgili mal rejimine göre paylaştırılarak davacının alacak hakkına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı ... Aslaner vekili ve davalı Vasfıye ... vekili, açılan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, taraflar arasındaki boşanma davasının ret ile kesinleştiği, tarafların halen evli olduğu, mal tasfiyesinin gerçekleşemeyeceği, tasfiye edilecek ortak malvarlığı hakkında aile mahkemesince hüküm kurulamayacağından mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
aile konutu niteliğinde olmadığı, aralarındaki edinilmiş mallara katılma rejimi kapsamında bir hak iddiasını içermediği ve mal rejiminin tasfiyesine yönelik bir isteminde mevcut olmadığı, mal kaçırma kastının bulunduğu iddiasıyla muvazaa nedeni ile, paya yönelik tapu iptali ve tescili isteminde bulunulduğundan, Borçlar Kanunu’ndan kaynaklanan uyuşmazlığın genel görevli ... 2.Asliye Hukuk mahkemede görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'nun 21 ve 22.(1086 sayılı HUMK.’nun 25 ve 26.) maddeleri gereğince ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 16.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı karşı davacı vekilinin 30/05/2022 tarihli tedbir ara kararına itirazı duruşmalı olarak değerlendirilmiş ve mahkemenin 28/07/2022 tarihli ara kararı ile "davanın mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak davası olduğu, mahkemenin 30.05.2022 tarihli ara kararı ile davalı adına kayıtlı bir takım taşınmazlara ihtiyati tedbir konulduğu, davalı vekili her ne kadar tedbir kararına itiraz ederek tedbirlerin kaldırılmasını talep etmiş ise de, tarafların hak ve menfaatleri, ölçülülük ve orantılılık ilkeleri gereğince konulan tedbirlerin yerinde olduğu anlaşıldığından tedbire itirazın reddine, konulan tedbirlerin aynen devamına" karar verilmiştir. Dava ve karşı dava eşler arasında mal rejiminin tasfiyesine dayalı alacak istemine ilişkindir....
Vergi Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararıyla, olayda idarece asıl borçlu şirketin iflas masasında mal varlığı olup olmadığı konusunda bir araştırmanın yapılmadığı, iflas masasının kapanmasının beklenmediği ve iflas masasındaki mal varlığının borcun ne kadarını karşıladığının ortaya konulması suretiyle alınacak borç ödemeden aciz belgesi ile kamu alacağının karşılanmayan kısmı için kanuni temsilcinin takibine geçilmediği anlaşıldığından, iflas süreci tamamlanmadan davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir....