Davalı cevap dilekçesinde bu aracın başka bir şirkete uzun süreli kira sözleşmesi ile kiralandığını kendilerinin işleten olmadığını bu sebeple sorumlu olmayacaklarını öne sürmüş davanın reddini talep etmiştir. Ara buluculuk dava şartının yerine getirildiği görülmüştür. Alınan raporda ödenen bedelin rayice uygun olduğunun bildirildiği görülmüştür. Hekim bilirkişi raporunda kazanın oluşumuna sadece alkolün sebep olduğunu, başkaca bir sebebin rol oynamadığının bildirildiği görülmüştür. Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe Eldeki dava sigorta sözleşmesi kapsamında rücu davasıdır. Davacı vekili sürücünün alkollü olması nedeniyle rücu şartlarının oluştuğunu öne sürmüş davalı ise işleten sıfatının olmadığını iddia etmiştir. Eldeki dava sigorta sözleşmesi ve genel şartlara dayalı rücuan tazminat istemidir. Bu talep taraflar arasındaki sözleşmeye dayalı olup kanuni bir sorumluluk olmadığı, tazminatın sözleşmenin tarafları için hüküm doğurduğu işleten sıfatının olmasının gerekmediği açıktır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; "Dava, davalı hastane ve davalı doktorların özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir....
Davalı, dava konusu ürünün ayıplı olmadığını,her servis işleminin ayıp olduğu anlamına gelmediğini, ürünün iki kez servise girdiğini, ikinci servis kaydında kullanıcı kaynaklı arızalar olduğunun tespit edildiğini,iade şartlarının bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece dava konusu ürünün ayıplı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, davalı tarafından davacıya satışı yapılan bilgisayarın ayıplı olduğu iddiasına dayalı olarak davalıya iadesi ile bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkin olup,4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 4. maddesi hükmü gereğince; tüketici, satın aldığı malın ayıplı olduğunun anlaşılması halinde satıcıdan, ayıpsız misliyle değişim yada verilen bedelin iadesini, ayıp nispetinde bedelin tenzilini, ayıbın giderilmesi için gerekli onarımın yapılmasını isteyebilir....
Dava, hekim hatası iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davanın temeli vekillik sözleşmesi olup, özen borcuna aykırılığa dayandırılmıştır (TBK 502-506 md). Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı iş ve işlemlerin, davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Mesleki iş gören vekil özenle davranma zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur (TBK 400). O nedenle doktor ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları hafifte olsa sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Vekil, hastanın zarar görmemesi için mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumunun gerektirdiği önlemleri eksiksiz bir şekilde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava, iddianın ileri sürülüş şekline göre, huzur evinde kalan davacının huzur evinde çalışan görevli tarafından darp edildiği iddiasına dayalı olarak açılan haksız fiilden kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davanın açıklanan niteliğine göre hükmü temyizen inceleme görevi, yürürlükte bulunan işbölümü uyarınca Yargıtay 4. Hukuk Dairesinindir. Her ne kadar, Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu’nun 03.05.2016 tarih, 2016/25909 Esas, 2016/19556 Karar sayılı ilamı ile dosya Dairemize gönderilmiş ise de, maddi hatanın giderilerek görevli dairenin belirlenmesi için dava dosyasının Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Görevli dairenin belirlenmesi için dava dosyasının Yargıtay Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 26/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
A.Ş.nin envanter kayıtlarında sadece menkullerin adedinin ve miktarlarının yazıldığı, dava konusu menkullerin markalarının, cinslerinin, seri numaralarının ve demirbaş numaralarının yazılmadığı, kesilen faturalarda istihkak iddiasına konu haczedilen malların satılarak devir işleminin ispatlanamadığı, tarafların tacir olduğu, tarafların basiretli hareket etmeleri gerektiği gözönünde bulundurulduğunda üçüncü kişinin iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK'nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir. Dava konusu haciz mahalline ilişkin borçlu ve üçüncü kişi arasında 29.09.2014 tarihli devir sözleşmesi dosyaya sunulmuştur. Sözleşmenin hastane kadrosu, demirbaşlar, ruhsat devrini de kapsadığı anlaşılmaktadır. Devredilen işletmede haciz yapılabilmesi, devrin muvazaalı olduğunun iddia ve ispat edilmesine bağlıdır....
İhtiyari dava arkadaşları olan davacılar lehine manevi tazminat istemleri nedeniyle ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile davacılar lehine manevi tazminat yönünden tek bir vekalet ücreti takdir edilmesi doğru değildir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında arkadaşlık bulunduğunu, davacının araç satış sözleşmesinden kaynaklı borcunu ödemediğini, aracın üzerine davacının borçları nedeniyle haciz konulduğunu, hacizleri kaldırmak için kendisi tarafından ödeme yapıldığını, yine vergi borçlarının ödendiğini, davacıya elden 5.000,00 TL verildiğini, yine aracın değer kaybı ve kullanımı dolayısıyla 12.000,00 TL zarar oluştuğunu, bu bedellere karşılık davacının senet vermeyi taahhüt ettiğini, sonrasında ise senet düzenlemeye gerek olmadığını, önceki senetlerden 6 adet senedi müvekkiline teslim ettiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir. Dava; bedelsizlik iddiasına dayalı takipten sonra açılan menfi tespit davasıdır. 25.05.2016 tarihli araç satış sözleşmesinin incelenmesinde; davacının dava dışı şahsa 19 adet 2.000,00 TL bedelli senet verdiğinin yazılı olduğu tespit edilmiştir....
Davacının kişilik haklarının zarar ördüğü iddiasına dayalı manevi tazminat taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla; Davacının açmış olduğu manevi tazminat davasının reddine, karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir." gerekçesiyle davacının maddi tazminat davasının kabulüyle 20.000,00 TL maddi tazminatın 10.01.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat isteminin reddine, karar vermiştir. Bu karara karşı taraf vekilleri ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunulmuştur....
olarak davalı şirkete yansıtıldığını, buna karşın davalının, yükümlülüklerine aykırı davrandığı gibi, bu faturayı ve içeriğini de kabul etmeyerek iade ettiğini, müvekkili şirketin davalı şirkete cari hesap borcu olmadığını ve davalı şirketin taşeron sözleşmelerini gereği gibi ifa etmemesi, işleri eksik ve ayıplı yapması nedeniyle ana işverenin müvekkili şirkete uyguladığı ceza kesintileri sebebiyle davalı şirketin müvekkile sözleşmeden kaynaklı borçlarının olduğunu belirterek, öncelikle huzurdaki davanın, aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan alacak iddiasına dayalı olarak davalı tarafından müvekkil aleyhine ikame edilen .......