Konut Yapı Kooperatifi ile dava konusu arsalar üzerinde bina yapma karşılığında arsa payının devri konusunda 01/06/1991 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığını ve bu sözleşmeye göre arsa maliki davalı şirket olup kendisine yapılacak inşaatlara karşılık 23 daire ve 13 dükkan verilecek şeklinde anlaştıklarını ve yapılan bu sözleşme ile devri nedeniyle 5 daire ve 1 dükkanı kendisine ilave olarak aldığını belirterek, bağımsız bölüm ad ve numaralı ile hak sahiplerini gösteren A 6 daki tabloda belirtilen ve noter kuraları ile belirlenen paylaştırmanın A 7'deki tabloda belirtildiği şekilde tapuya kayıt edilen kat mülkiyeti ile aynı olduğunun tespitine, yapılan tespitin tapu kayıtları üzerine şerh verilmesine, hatalı tesis edilen kat mülkiyetinin olaya ve yasaya uygun olarak...'deki belirtilen tabloya uygun olarak düzeltilerek yeniden tesisine karar verilmesi istenilmiştir....
/d maddesi hükmü uyarınca, noterlerce gerçekleştirilen devir işlemleri araç mülkiyetinin devri için yeterli olup, işlemin tamamlanması için trafik tesciline alıcı adına tescil işlemi yapılması mutlak koşul değildir.Tescil işlemi idari bir tasarruf olup, yaptırılmaması ayrı bir yaptırıma tabidir ve mülkiyetin devri için kurucu nitelik taşımaz. Bunun sonucu olarak da, trafik kayıtları mülkiyeti gösteren sicillerden olmakla birlikte, bu karine kesin değildir. Ayrıca, noter satışıyla devralan, adına tescil işlemi yaptırmamış olsa dahi aracın maliki sayılır. Somut olayda, kazaya karışan ve davalı ... adına kayıtlı 06 KG 249 plakalı araç,Altındağ ....Noterliği’nin ....07.2007 tarih ve 14065 yevmiye numaralı satış senedi ile ... adına satış görmüş, kaza ise ....07.2010 tarihinde meydana gelmiştir....
Kaldı ki, yapılan devirler vefa sözleşmesi kapsamında olsa bile, taşınmazların mülkiyetinin devri yapılmış olduğundan, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 9.5 maddesine göre mülkiyetinin devri halinde de ödenen bedelin talep edilebileceği kararlaştırıldığından, davacının yapmış olduğu ödemeyi talep edebileceği, davalıya 24/07/2020 tarihli yazı ile ödemeyi geri ödemesi için 30 günlük süre verildiği, bu yazının da davalıya 29/07/2020 tarihinde tebliğ edildiği, tebliğ tarihine 30 günlük süre eklendiğinde davalının 29/08/2020 tarihinde temerrüde düştüğü, bu tarihinden itibaren faize hükmedilebileceği anlaşıldığından, davacının hibe sözleşmesi kapsamında ödediği bedelin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, davanın kabulü ile, 1.165.645,38 TL'nin 29.08.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,..." şeklinde karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekilince yasal süresinde istinafa başvurulmuştur....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı şirket ile dava dışı borçlu ...AŞ arasında ticaret siciline tescil ve ilan ettirilmiş bir işletme devri sözleşmesi bulunmadığı, davalının ... markasını dava dışı borçlu şirketten değil üçüncü kişi konumundaki ... AŞ'den 05.01.2016 tarihli marka devir sözleşmesiyle devraldığı, dava dışı borçlu şirket tarafından finansal kiralama ile kiralanan fabrika işletmesi malvarlığı içinde bulunan taşınmaz makine ve teçhizatların mülkiyetinin ...AŞ'ye ait olduğundan dava dışı borçlu ......
Ayrıca, miras taksim sözleşmelerinde, sözleşme tarihinden sonra tüm mirasçıların ya da sözleşmede hak iddia eden tarafın katılımı ile elbirliği mülkiyetinin, müşterek mülkiyete çevrilmesi durumunda sözleşmeden dönüldüğünün kabulü gereklidir. Bir başka deyişle mirasçılar arasındaki miras payının devri, kural olarak elbirliği şeklinde mülkiyet devam ettiği sürece olanaklıdır. Bir mirasçının, miras payını diğer bir mirasçıya devretmesi halinde, miras payını devralan mirasçı elbirliği şeklindeki mülkiyet devam ederken miras payının devri sözleşmesine dayanarak iptal tescil isteğinde bulunabilir. Elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesinden sonra mirasçılar arasındaki miras payının devri sözleşmesi hükümsüz hale gelir....
Bölge Adliye Mahkemesince, taşınmazın devri sağlanmamış ise de idare tarafından dava konusu taşınmazın satış sözleşmesinin yapıldığı ve idarece yapılan satış işlemi de iptal edilmediği gerekçesi ile, Yerel Mahkemece verilen kabul kararı kaldırılarak, davanın usulden reddine karar verilmiş ise de bu görüşe katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, 4721 sayılı TMK'nin 705/1. maddesi; "Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak bu hallerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır." hükmünü amirdir....
Bir an için işyeri devrinin danışıklı olmadığı düşünülse dahi, borçlu ile davacı arasındaki ilişki ticari işletme devri niteliğinde bulunduğundan İİK’nun 44. ve BK’nun 179. Maddelerinin uygulanması gerektiği de açıkça ortadadır. Anılan maddelerde öngörülen koşulların yerine getirildiği iddia ve ispat edilmemiştir. Gerçekten borçlunun devri kayıtlı olduğu ticaret siciline bildirerek ilan ettiği ve mal beyanı verdiğine ilişkin dosyada hiçbir kanıt yoktur. Bu durumda, devir alacaklının haklarını etkilemeyeceği gibi, devralan davacıda B.K’nun 179.maddesi gereği işletmenin borçlarından sorumludur. O halde, açıklanan bu maddi ve hukuki olgulara göre, mahkemece davanın reddine karar vermek gerekirken, dosya içeriği ile uygun düşmeyen bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
Yani tellalık ücreti karşılığında taşınmaz mülkiyeti geçirme vaadi bulunduğundan, karma nitelikli bir sözleşme olup, tellallık sözleşmesinin yazılı yapılması yeterli ise de, taşınmaz mülkiyetinin devri resmi şekle tabii olduğundan,(MK. 634, yeni MK. 706, Borçlar Kanunun 213, Tapu Kanununun 26 ve Noterlik Kanununun 60 maddeleri) dava konusu sözleşme geçersiz sözleşme olup, bu sözleşmede kararlaştırılan cezai şartta geçersizdir. Bu durumda mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. 2008/6049-10616 2-Bozma nedenini göre davacının temyiz itirazların incelenmesine gerek görülmemiştir....
Bütünleyici parça, yerel adetlere göre asıl şeyin temel unsuru olan ve o şey yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak bulunmayan parçadır. 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunun 5 ve devamı maddelerine göre, Kat mülkiyetinin başkasına devri veya miras yolu ile geçmesi halinde, ona bağlı arsa payı da birlikte geçer; arsa payı, kat mülkiyetinden veya kat irtifakından ayrı olarak devredilemiyeceği gibi, miras yolu ile de geçmez ve başka bir hakla kayıtlanamaz. Anagayrimenkulde, kat mülkiyetine bağlanmamış veya lehine kat irtifakı kurulmamış arsa payı bırakılamaz. Kat mülkiyetini kayıtlıyan haklar, kendiliğinden arsa payını da kayıtlar. Kat irtifakına konu olan arsa üzerinde bu hakla bağdaşması mümkün olmayan irtifaklar kurulamaz. Anagayrimenkulde kat mülkiyetinin kurulmasından önce o gayrimenkulun kütükteki sayfasına tescil veya şerhedilmiş olan haklar kat mülkiyetini de, kaide olarak arsa payı oranında, kendiliğinden kayıtlar....
′ın eldeki davadan kaynaklanan 1/3 payına düşecek haklarını 04.01.2018 tarihli alacağın devri sözleşmesi ile Sadık Dönmez′e temlik etmesi gerekçe gösterilip ...hakkında hüküm kurulmak suretiyle yanılgıya düşülmüştür. Hemen belirtilmelidir ki, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 183. ve devamı maddelerinde düzenlenen ″alacağın temliki″ müessesesinde devri mümkün olan hak bir alacağa ilişkindir. Oysa, eldeki davada yapılan temlikin, koşulların gerçekleşmesi halinde mülkiyet hakkından kaynaklanan tapu iptali-tescil ve tazminata yönelik sonuç doğuracağı; başka bir deyişle, mülkiyetin nakline yol açacağı açıktır. Mülkiyetin nakline ilişkin Türk Medeni Kanunu′nun 706., Türk Borçlar Kanunu′nun 237. ve Tapu Kanunu′nun 26. maddeleri dikkate alındığında, taşınmazların mülkiyetinin devrini öngörecek nitelikteki 04.01.2018 tarihli temliknamenin yasal olduğunu ve hukuki sonuç doğuracağını söyleyebilme olanağı yoktur....