Ancak sonradan yapılan değişiklikle 11. maddenin metninde yer alan «mer’a» kavramı metinden çıkartılmış, 3194 sayılı İmar Kanunu uygulamasıyla imar planı içine alınan meralar mülkiyetinin belediyelere devri işleminin önü kapanmıştır. 3194 sayılı İmar Kanununun 11. maddesindeki değişiklikten öncede olsa evveliyatı mera olan ve bu niteliği kaybeden yerin imar planında özel mülkiyete konu olacak arsa vasfına dönüşmesi halinde de bu nitelikteki arazi malikinin hazine olacağı tabidir. Bu gibi yerler mülkiyetinin belediyeye veya onun satımı sonucu gerçek kişilere geçmesi 4342 sayılı Mera Kanununa 27.05.2004 tarihinde eklenen 5178 sayılı kanunla olanaklı hale gelmiştir. Şu haliyle Hazinenin 18.03.2004 tarihinde açtığı davanın yasal dayanağı bulunmaktadır. Ancak davanın reddedilmesine neden olan yasal düzenlemelerin tarihi davanın açıldığı tarihten sonradır. Yargılama giderleri ve harçları kural olarak, davada haksız çıkan (yani aleyhine hüküm verilen) tarafa yükletilir....
Ancak sonradan yapılan değişiklikle 11. maddenin metninde yer alan «mer’a» kavramı metinden çıkartılmış, 3194 sayılı İmar Kanunu uygulamasıyla imar planı içine alınan meralar mülkiyetinin belediyelere devri işleminin önü kapanmıştır. 3194 sayılı İmar Kanununun 11. maddesindeki değişiklikten öncede olsa evveliyatı mera olan ve bu niteliği kaybeden yerin imar planında özel mülkiyete konu olacak arsa vasfına dönüşmesi halinde de bu nitelikteki arazi malikinin hazine olacağı tabidir. Bu gibi yerler mülkiyetinin belediyeye veya onun satımı sonucu gerçek kişilere geçmesi 4342 sayılı Mera Kanununa 27.05.2004 tarihinde eklenen 5178 sayılı kanunla olanaklı hale gelmiştir. Şu haliyle Hazinenin 18.03.2004 tarihinde açtığı davanın yasal dayanağı bulunmaktadır. Ancak davanın reddedilmesine neden olan yasal düzenlemelerin tarihi davanın açıldığı tarihten sonradır. Yargılama giderleri ve harçları kural olarak, davada haksız çıkan (yani aleyhine hüküm verilen) tarafa yükletilir....
Ancak sonradan yapılan değişiklikle 11. maddenin metninde yer alan «mer’a» kavramı metinden çıkartılmış, 3194 sayılı İmar Kanunu uygulamasıyla imar planı içine alınan meralar mülkiyetinin belediyelere devri işleminin önü kapanmıştır. 3194 sayılı İmar Kanununun 11. maddesindeki değişiklikten öncede olsa evveliyatı mera olan ve bu niteliği kaybeden yerin imar planında özel mülkiyete konu olacak arsa vasfına dönüşmesi halinde de bu nitelikteki arazi malikinin hazine olacağı tabidir. Bu gibi yerler mülkiyetinin belediyeye veya onun satımı sonucu gerçek kişilere geçmesi 4342 sayılı Mera Kanununa 27.05.2004 tarihinde eklenen 5178 sayılı kanunla olanaklı hale gelmiştir. Şu haliyle Hazinenin 18.03.2004 tarihinde açtığı davanın yasal dayanağı bulunmaktadır. Ancak davanın reddedilmesine neden olan yasal düzenlemelerin tarihi davanın açıldığı tarihten sonradır. Yargılama giderleri ve harçları kural olarak, davada haksız çıkan (yani aleyhine hüküm verilen) tarafa yükletilir....
Davalı dava konusu taşınmazda kat irtifakının ve kat mülkiyetinin tesisinden sonra bir satış sözleşmesi ile malik olduğuna göre 26. maddede belirtilen şekilde bir yaptırımın burada uygulanması mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kat irtifakı sahiplerinin borçlarının ifasından kaynaklanan iptal istemine ilişkindir....
Ancak; Sanığın, mirasçı ... vekili Av. .... tarafından diğer mirasçılar ..., ... ve ... aleyhine açılan elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi davasında, vekilliğini üstlendiği ... 23.02.2001 olan dava tarihinden önce 30.01.2001 tarihinde öldüğü halde, ismi geçenin vekili sıfatıyla davayı takip edip davanın kabulünü isteyerek davanın ölü kişi aleyhine sonuçlanmasına neden olduğunun iddia edilmesi, sanığın, ...'nu hiç görmediğini ve tanımadığını, davadan önce öldüğünden haberdar olmadığını, kendisinin sadece ismi geçenin vekili olan Av. ...'yla muhatap olduğunu, bu avukatın kendisine tevkil yetkisi vermesi sonucunda davayı takip ettiğini, yargılama gideri ve avukatlık ücretini de müvekkilinin taşınmazların devri konusunda vekâlet verdiği tanık Nafiz Yılmaz'dan aldığını savunması, tanık ... nun "Sanığa vekâletnameyi ... nun talebi üzerine verdim....
Dava tarihinden önce davalıya keşide edilen 19.02.2008 günlü ihtarname taşınmazın mülkiyetinin devri ya da bedelinin ödenmesi talebini içermekte olup belirli bir miktar paranın ödenmesi istemini içermediğinden temerrüde esas alınacak nitelikte değildir. Davacı 17 nolu bağımsız bölümün rayiç değeri olarak 20.000,00 TL talep etmiş, mahkemece yapılan işin rayiç bedeli olarak 17.500,00 TL’ye hükmedilmiştir. Bu miktar yönünden temerrüt davanın açıldığı 17.10.2008 tarihinde oluşmuştur. Yine dava dilekçesinde 17 nolu daireye yapılan iyileştirme bedeli olarak şimdilik 5.000,00 TL talep edilmiş, 06.03.2012 tarihinde yapılan ıslah ile talep miktarı 12.946,00 TL’ye artırılmıştır....
KTK'nun 20. maddesi gereğince noterde resmi şekilde yapılan satış ve zilyetliğin devri ile de araç mülküyetinin devredilebileceği kuşkusuzdur. Motorlu taşıt aracının mülkiyetinin devri ile getirilen bu düzenleme kamu düzenine ilişkin olup, bunun haricindeki yapılan harici satışlar veya bu sonucu doğurabilecek kabullerin hukuken korunması olanaksızdır. Aksi, geçerli ve yasal delillerle kanıtlanmadığı sürece tescil maliki işleten olup, doğan zarardan işleten olarak sorumludur. Yargıtayın sapma göstermeyen inançları da bu yöndedir. (11.HD. 09.03.2004, 2003/7684-2004/2369, 19 HD. 30.05.2003, 8403/5819, 4. HD 05.11.2003, 7797/12793,). Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönecek olursak, davacılar murisinin, trafik sicilinde davalılardan ... adına kayıtlı ve diğer davalının hakimiyetinde seyehat ederken meydana gelen iş kazasında vefat ettiği sabit olup, bu husus mahkemenin de kabulündedir....
Büyükşehir Belediyesi) tarafından 18.03.2003 tarihinde onaylanarak yürürlüğe konulduğu, böylece davalı idarenin taşınmaz malın devir amacına uygun biçimde imar planı değişikliğini ve dolayısıyla 2942 sayılı Yasa'nın 23. maddesindeki işlem yapma yükümlülüğünü gerçekleştirdiği, taşınmaz malın dava tarihinde davalı idarenin mülkiyetinde bulunduğu, başka herhangi bir özel veya kamu tüzel kişisine mülkiyetinin devrinin yapılmadığı, anlaşılmaktadır. Davalı idare ile davacı kurum arasında yapılan 07.06.2002 günlü protokolün 5. maddesinde davalı idarenin hangi amaçla dava konusu taşınmaz mala gereksinim duyduğu ve ne amaçla bu gayrimenkulu kullanacağı açık-lanmıştır. Dava konusu edilen taşınmaz malın devir protokolünden önce imar planındaki durumu hiçbir önem taşımamaktadır. Önemli olan, devri istenen taşınmazın devir protokolüne uygun biçimde imar planı değişikliği yapmaktır....
Borçlar Kanunu’nun 183 üncü ve devam eden maddelerinde öngörülen "alacağın devri" niteliğinde kabul edilemeyeceği, anılan yasal düzenlemelerde öngörülen ve devri mümkün olan hakkın bir alacağa ilişkin olduğu, eldeki davada yapılan devrin koşulların gerçekleşmesi halinde mülkiyetin nakline ilişkin olduğu, taşınmazların mülkiyetinin devrini öngörecek nitelikte yapılan devir sözleşmesinin yasal olduğunu söyleyebilme olanağının olmadığı, davada temlik konusu alacağın mülkiyet hakkından kaynaklandığı, yukarıda anılan maddeler çerçevesinde değerlendirilebilecek bir alacağın devrinin söz konusu olmadığı, gerek 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nda gerekse 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda dava hakkının devrine ilişkin bir düzenleme yer almadığı, dava konusunun devrine ilişkin HUMK'da 186 ncı madde HMK'da ise 125 ... maddenin düzenlendiği, 05.02.2020 havale tarihli sözleşmenin yasanın açık hükmü karşısında ...'...
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de, aracın mülkiyetinin davalı havvaya ait iken harici satış ile davacıya satılıp zilyetliğinin teslim edildiği hususunda anlaşmazlık yoktur. Davacının C.Savcılığında alınan ifadesinde aracı üçüncü kişiye sattığını ifade etmesi ile davalıların aracın bir kaç el değiştirdikten sonra resmi mülkiyeti üzerlerinde olduğundan dolayı devri gerçekleştirdikleri savunması birbirine uygun düşmektedir. Öyle olunca davacı aracın elinden zorla alındığını da kanıtlayamadığına göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan 127.00 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 13.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....