Davacı, 120 ada 1 parsel sayılı taşınmazda davalılar ile paydaş olduklarını, taşınmazın kendilerine toprak reformu kapsamında satıldığını ancak davalıların 1.sınıf tarım arazisi vasfında olan yerleri kullanmasına rağmen kendisinin 3.sınıf tarım arazisi vasfında olan yeri kullandığını ileri sürerek TMK 693/2 maddesi kapsamında taşınmazın kullanımının yer itibariyle hükmen belirlenmesini istemiştir. Davalılar, çekişmeli taşınmazın ... tarafından satışının farklı tarihlerde yapıldığını, davacının kullanacağı yeri bilerek satın aldığını ve reform kuralları gereğince 1.sınıf ile 2.sınıf tarım arazilerinin farklı şekilde dağıtımının yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Davanın idare mahkemelerinin görev alanına girdiği gerekçesiyle verilen görevsizlik kararı Dairece "......
Davalı taraf taraflar arasında ortaklığın giderilmesi davasının görüldüğünü ifade etmiştir. Bu bakımdan da ortaklığın kesin sonuç getiren ortaklığın giderilmesi yolu ile sonlandırılması çözümünün tercih edilmiş olduğu anlaşılmıştır. TMK 693 uyarınca uyuşmazlık halinde kullanma şeklinin belirlenmesi talep edilebileceğinden, somut olayda davacı tarafların taşınmazın kullanımına ilişkin uyuşmazlık yaşamadıkları taşınmazı engelleme olmaksızın kullandıkları anlaşıldığından, eldeki davanın açılmasında HMK 114/1- h bendi uyarınca dava şartı olan hukuki yararın yokluğu nedeniyle" gerekçeleri ile; 1)Davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle HMK 114/1- h, 115 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE, dair karar verilmiştir....
Kişinin bu kullanımı haksız ve kötü niyetli bulunmadığından tazminat ile de sorumlu tutulamaz. 25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay'ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup, bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar. Dava konusu taşınmazın tapu kaydına göre; İstanbul ili, Sarıyer ilçesi, Kireçburnu Mahallesi, 1030 ada 35 parsel sayılı arsa vasıflı taşınmazın 784/1365 hissesinin davacı idareye ait olduğu, davalı şirket yetkilisinin oğlunun ise taşınmazda 35/5460 hisse maliki olduğu, davalının taşınmazda mevcut hissesinin 27,76 m2'ye tekabül ettiği görülmektedir. Bu hali ile davacı ile davalı şirket temsilcisi taşınmazda müşterek mülkiyet hükümlerine göre paydaştırlar....
Davada öne sürülen taşınmaz üzerinden geçen su arkına yapılan müdahale şeklinde ifade edilen talebin esasen TMK'nin 693/2 maddesi kapsamında yorumlanıp bu madde kapsamında değerlendirme yapılması gereklidir.(bknz. Yargıtay 8.H.D. 2018/6813 E. 2020/6688 K. Sayılı ilamı) Mahkemece her ne kadar yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki; öncelikli olarak taraflar arasında fiili kullanmanın tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, uzun zamandan beri süregelen eylemli olarak bir kullanım tarzının oluşup oluşmadığının netlik kazandırılarak krokilendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca TMK 693. Maddesi dahilinde taşınmazın kullanımında hakimin müdahalesinin gerekip gerekmeyeceğinin tespiti noktasında HMK 31. Maddesi uyarınca davacı taraftan taşınmaz üzerinde fiili taksim biçimine göre suyun geçtiği/geçirilmek istendiği yerin davalı paydaşların kullanıma engel olup olmadıklarının açıklattırılması gereklidir....
Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davalılar, taşınmazda Şirketin bir kullanımı bulunmadığını, kullanılan kısımların da dava dışı paydaş ... ... ...'ndan kiralandığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davaya konu taşınmazın keşfen saptanan bölümlerine davalıların hukuken geçerli bir nedene dayanmaksızın müdahalede bulundukları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ... dışındaki davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, elbirliği halinde mülkiyette geçerli bir kira ilişkisinin varlığının kabul edilebilmesi için 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun(TMK) 702 vd. maddeleri uyarınca tüm paydaşların sözleşmeye katılımı zorunludur....
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere; 1- ) Davalıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2- ) Taşınmazın satış bedeli üzerinden istinaf eden davalıların payına düşecek kısımdan alınması gereken binde 11,38 oranında hesaplanacak esastan red harcından, başlangıçta peşin olarak tahsil edilen 54,40 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiyesinin istinaf yoluna başvuran davalılardan tahsili ile Hazineye irad kaydına, 3- ) Davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin bu davalılar üzerinde bırakılmasına, 4- ) Davalılar tarafından istinaf yargılaması bakımından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının, HMK'nun 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi'nin 5. maddesi hükümlerine göre yatırana İADESİNE, 5- ) Kararın kesin olması nedeniyle taraflara tebliği ve gider avansı iadesi işlemlerinin 6100 sayılı HMK md. 302/5 ve 359/3 uyarınca ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, Dair...
inceleme sonunda 6100 sayılı HMK'nın 353/1- a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi....
TMK.’nun 688. maddesinde “Paylı mülkiyette birden çok kimse, maddi olarak bölünmüş olmayan bir şeyin tamamına belli paylarla maliktir. Başka türlü belirlenmedikçe, paylar eşit sayılır. Paydaşlardan her biri kendi payı bakımından malik hak ve yükümlülüklerine sahip olur. Pay devredilebilir, rehnedilebilir ve alacaklılar tarafından haczettirilebilir” hükmü yer almaktadır. Somut olayda gayrimenkulün 15/133 hissesi ihale yolu ile satılmış ve alıcısı adına tescil edilmiş ve üçüncü kişi şikayetçiye İİK’nun 135. maddesi uyarınca tahliye emri gönderilmiştir. Yukarıda anılan madde hükmüne göre paylı mülkiyete konu gayrimenkul payı satışa konu edilebilir ise de, paylı mülkiyette payın gayrimenkulün hangi bölümüne isabet ettiği belli olmayıp, yalnızca gayrimenkuldeki hissenin miktarına işaret ettiği tartışmasız olup bu tür mülkiyetin izaleyi şuyu sonucu oluşacak duruma göre satılması gerekir....
Paylı mülkiyet birliğinde önemli yönetim işlerinde oyçokluğu (TMK m. 691), olağanüstü yönetim işleri ve tasarruflar için ise, oybirliği ile karar alınması gerektiği belirtilmiştir (TMK m. 692). Kanun'un 693. maddesi hükmünce de paydaşlardan her biri diğerlerinin haklarıyla bağdaştığı ölçüde paylı maldan yararlanabilir ve onu kullanabilir. Paylı mülkiyete ilişkin bu kısa açıklamalardan sonra somut olaydaki davalının paydaşı olduğu taşınmazı bina yapmak suretiyle kullanması ve davacıya buradan satış yapmasının paylı mülkiyet birliği açısından sonuçlarına geldiğimizde; Az yukarıda da değindiğimiz gibi, davacının tescil istediği taşınmaz mülkiyet hakkının birden çok kişiye ait olduğu bir taşınmazdır....